TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Diyar Olsa Gerek

Kafesin içindeki kuş ne ise, bedenin içinde de ruh öyle. Biz ise beden kafesine takılıp kalmışız. Bir gün bir el açacaksa bu kapıyı, biz de ormanlardaki ağaçlara gideceksek, kuşlar gibi uçacaksak, işte hayat budur. Bizi bekleyen varsa, oraya gitmek gerek, çünkü kalan yok burada.

Bırakın ötelere gideyim. Ruhumuzu seyretmek bir manzarayı seyretmekten daha önemli değil mi? Bu ruhun senin olduğunu görmek bu dünyada mümkün olmayacak mı?

Bir an olsa gerek, kapıda beliren bir melek olsa gerek. Beden dehlizinde kaybolmamıza fırsat tanımayacak bir melek... Bu meleği de sevmek gerek. Üzerine titrediğimiz ruhumuzu, tek sermayemizi bu dünyada bırakmayacak olan şefaatçimiz, yardımcımız olan melek. İzinsiz hiçbir şey yapamayacağına inanmamız gerek... Görmediğimiz, bilmediğimiz ruhumuzu ona emanet etmek gerek... Allah’ım ne olur bu emaneti meleğine verirken, onun eline teslim ederken, aldığımız günkü gibi bir safiyeti, temizliği lûtfet.

Binlerce sene yaşasam da bu dünyada, Sana olan sevgiyi, merhameti keşfedemediysem, o günüm ölüdür, o günüm yoktur Rabbim. Kolayın kolayı varken, zorun zoruna tutunmak istemiyorum. Şu anda, sevginle Sen geldin ruhuma misafir oldun, ruhumu uyandırdın ey Rabbim. Sen ki, varlığını fark etmem için bir mucize gerekti, onu da verdin, ilhamını lûtfettin. Allah’ım hayatımdan başka hiçbir şeyim yok. Onu da Sana feda ediyorum, Senin verdiğini Sana veriyorum desem, kimin hayatını kime feda ediyorsun diye bir soruyla karşılaşmaktan korkuyorum. Baharı, dirilişi taşlar duysun da nefsim duymasın, olur iş değil... Rabbim ben Senin yolunda öleyim de, ne olursam olayım. Dilimde bir şair duası olsun şu demde:

   “Bizi ister bir toz yap savur mahşer yelinde

   İster sürü çöp gibi tufanların selinde...

   Sonunda bir varlığa ulaştır da Allah’ım

   Bırakma tabiatın merhametsiz elinde”

Gecelerin adına, gecelerin nuruna, bizi bu dünya zindanında bırakma. Ruhun silindiği bu dünyada yaşamaktansa ötelere geçmek gerek, ölmek gerek. Ölmek ve yeniden dirilmek. Allah’ım günlerimin sayılı olduğunu hiç durmadan bana hatırlatıyorsun, sonu gelmez bir dünyada yaşadığım zannına kapılmama izin verme lütfen. İçinde uyuyan mutluluğu uyandıramayanlar adına, dışarıdan bir elin gelip de kendilerini ayağa kaldırmasını bekleyen bu sonsuz uykudakiler adına, uyandır ki beni uyandırayım uyuyanları, bu mutluluğu çok görme Allah’ım. Sen ki bana tüm yarattıklarını sevme gibi bir nimeti bahşetmişsin... Bundan daha büyük bir nimet ne olabilir ki, ne isteyebilirim ki Senden...

Gururun fırtınaları, şöhretin sarhoşlukları, makamın baş döndürmesi karşısında arada sırada kefene giren bedenimi, bu hayal karesini açar mısın âlemimde? Ölmeden önce ölmenin sırrını nefsimde yaşatır mısın? Hırs gözlerimi kör etmeden, nefsim yanlış şeylerin peşine düşmeden bana yardım et... Beni nefsimin eline bırakma Allah’ım.

Allah’ım beni, bizi, hepimizi affet. Bütün sevdiklerimizi, seni ömründe bir defa dahi olsun hayalinden kim geçirmişse onları da affet. Sen ki affetmek için bahaneler ararsın, biliyorum... Ruhuma öyle bir zenginlik, nimetlerine karşı sonsuz bir şükür hazzı nasip et ki, en küçük bir kareden, bir manzaradan, bir sesten haz alayım ve Sana sonsuz hamd edebileyim...

Bir zaman gençliğime güvendimdi, o da gitti elimden şimdi. En uzun ömrüm bugün... Belki bu an kadar bile değil. En uzun ömrümün sonu bile yarından daha yakınsa, sana kavuşmak için gaflete dalmaya can atan, günaha girmeye istek duyan nefsimi sana şikâyet ediyorum, onu terbiye etmekten âcizim. Başıma iş açacak dertlere sürüklenmekten kurtar beni. Tükeniyorum. Bitiyorum. Dakikalarım kum saatindeki taneler gibi dökülüyor. Şu an yaşadığımdan bir lezzet aldığımı da bilmiyorum, sadece aldığını sanıyor nefsim. Senden hayırlı, ebedî ve cennetlerin firdevslerinde bitmez bir ömür istiyorum... Buna sahip olmak için ne gerekiyorsa, her şeyimi vermeye hazırım. Madde mi, para mı, şöhret mi, sevgi mi? Senin adına olmayan ne varsa her şeyi. Hangisi, ruhumun isteklerinin yerini tutabilir ki? Bir gün gelip tükenecekler. Ah ruhum, sevgili ruhum... Seni Allah’ıma emanet ediyorum... Meleğime emanet ediyorum...

Bir diyar olsa gerek... Oraya bir melekle çıkılsa gerek. Azrail ki, asıl adı melek. Bekliyorum, bekliyorum bir bahar olsa gerek... Bu dünyanın tüm güzellikleri ondan haberci olsa gerek...

Vitrinlerle aldatma, yanlışlarla kandırma beni, ötelere yücelere çıkar ruhumu. Karanlıklarda boğdurma, nuruna al... Sevgilinin, lâyıksam eğer, onun, habibinin yanına al, yanıbaşına al. Sevdiklerinin ve sevdiklerimin yanı başına...

Adına, şânına, Rahman ve Rahim olan isimlerin adına affet. Ey bizi nimetleriyle donatan sultanımız. Mübarek günler, geceler ve aylar hürmetine... Ramazanlar ve bayramlar hürmetine... Sevdiklerin hürmetine affet... Ruhum, Sana ait olmanın, Seni bir bilmenin, nefsimin esaretinden kurtuluşunun bayramını yapsın bu demde. Benim dualarım bitti, bitiyor, bu kadarcık... Ama Senin affın bu kadarcık değil... Sonsuz rahmetinle... Affet ve bizlere ebedî bir Cennet lûtfet...