Darwinciler bilindiği gibi; insanın maymundan “evrimleştiğini” yani tesadüfler ve mutasyonlar sonucu ortaya çıktığını ileri sürerler. Hâlbuki insan ve maymun arasında her bakımdan uçurum vardır. Sözgelimi; yetişkin bir erkek şempanzenin beyni 400, gorilin 540 gramdır. Diğer maymun türlerinin beyni daha da küçüktür, ama onların bedenleri de ufaktır. Yetişkin erkek insanın beyni 1400 gramken; bedeni, erkek gorilinkinden daha küçüktür.
Beyin fonksiyonuyla ilgili olan korteksin (kabuk kısmı) insanda daha kıvrımlı (büklümlü) olduğu dikkat çekicidir. Düzleştirildiğinde şempanzeninki standart bir dosya kâğıdı boyutlarındayken, insan beyninin korteksi dört kat daha büyüktür. Beyin kabuğunun tüm yüzey alanı, içeriye doğru giren kıvrımlar dâhil, açılıp düzenlenirse 2.000 santimetre kareden fazla yer kaplamaktadır.
Demek ki, daha ufak bedene sahip olmasına rağmen insan beyni kütle olarak maymununkinden üç kat, korteks alanı olarak dört kat daha büyüktür. Sadece bu dış katmandaki nöronlar arasındaki bağlantıları, saniyede bir bağlantı olarak saymaya çalışsak, bu işlem 32 milyon yıl sürecektir.
Dünyaca ünlü beyin cerrahımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil TÜBA’da verdiği konferansta, “İnsan beyni ile maymun beyninin hiçbir alakası yok.” demiştir.
İlginç olan bir başka husus ise; maymunla insan arasında sadece beyin yapısında bu kadar uçurum varken ve iddia edildiği gibi evrim yavaş ve aşamalı ilerleyen bir süreç ise ikisinin arasında binlerce canlı türünün olması gerekir. Beklenen bu türlerden bir tane bile olmadığı gibi fosilleri de bulunamamıştır.
…
Evrimciler; insanla maymun arasındaki en önemli fark olan bilinci de reddedince yani insanla maymun arasında iddia ettikleri gibi çok bir fark yoksa, son yıllarda maymunların da aynı insan gibi yasal haklara sahip olmaları gerektiğini ileri sürmeye başladılar.
Biyoetik profesörü, yaşayan en etkili filozof kabul edilen evrimci Peter Singer, bu akımın öncülerindendir. Bu konulardaki ‘Hayvan Kurtuluşu’ adlı kitabı 500 binden fazla satmıştır. Akademi ve medya çevrelerinde etkili olan Singer’a göre ‘insan’ ve ‘hayvan’ arasında ayırım yapan aynen ırkçılık suçunu işlemiş gibidir. Ona göre nasıl siyahların, sonra kadınların, daha sonra sömürgelerin ‘kurtuluşu’ gerçek olduysa şimdi sıra hayvanlardadır. Diğerleri ırkçılığın kurbanı oldukları gibi hayvanlar da türcülüğün kurbanı olmakta, eşitlik ilkesi ihlâl edilmektedir.
Evrimci Prof. Singer bu yüzden, “insana en çok benzeyen büyük maymunlara insanlarla aynı temel hakları vermekle işe başlanmalı” fikrindedir. Paola Cavalieri ile birlikte açıkladığı “Büyük Maymun Projesi” ile “şempanze, goril ve orangutanların temel insani hakların aynısını elde etmeleri adına uluslararası bir çaba” çağrısında bulunmuştur. Bu projeye Richard Dawkins, Jane Goodall, Jared Diamond ve Gary Francione gibi evrimci ünlü filozof, bilim adamı ve hukukçular katkıda bulunmuştur. Kitabın ilk cümlesi şöyledir: “İnsanız ve aynı zamanda büyük maymunuz.” Dolayısıyla hayvanlar insanlarla eşittirler ve ortak kimlik çerçevesinde aynı haklardan yararlanmadırlar.
Kitapta, “Maymunların zihinsel yeteneğe ve bizimkiyle neredeyse aynı olan duygusal hayata sahip olmalarından dolayı ırkları, cinsiyetleri ve türlerine bakılmaksızın yaşamlarını, özgürlük haklarını ve işkenceye karşı korunmalarını güvence altına almaktan kaçınmamalıyız” denilmektedir.
Maymunların kendi haklarını talep etme yetenekleri olmadığı yönündeki itirazları ise şöyle cevaplamaktadırlar: “Nasıl çocuklara, bunaklara, zihnen yetersiz olanlara vasi tayin ediliyorsa, onlar da yetişkin insanlarca temsil edilebilirler. Onlarla nasıl ilgileniliyorsa sağlıklı büyük maymunlarla da meşgul olunmalıdır.”
Hatta bu evrimciler, “Irk ayırımcılığı gibi insanların hayvan türlerine uygulayabildikleri ayrımcılık da kınanmalı ve cezalandırılmalıdır.” diyor ve daha da ileri gidiyorlar: “Bazı hayvanlar, kimi insanlarda bile olmayan tipik insani özelliklere sahiptirler.”
Kendisini “Darwin’in sadık bir kızı” ve militan feminist olarak tanıtan akademisyen Dr. Donna Haraway daha ileri gitmekte ve “Evrim teorisinin insanla hayvan arasında hiçbir fark olmadığını kanıtladığını” iddia etmektedir.
…
İngiliz yazar, tıp doktoru Raymond Tallis ise bu tür düşünceleri mizahi bir şekilde ‘İnsanı Maymuna Dönüştürmek’ adlı kitabında eleştirmektedir. Sevgi, din, ahlâk, müzik, felsefe, düşünce, akıl, ruh, dil, kültür, tarih vb. gibi yüksek insan davranışlarının Darwin teorisiyle açıklanamayacağını söylemekte; yapılan izahları akla ve mantığa aykırı bulmaktadır.
Ancak evrim teorisini din gibi algılayanlar; hayvanlardaki bazı davranışları çarpıtarak ve işlerine geldiği gibi yorumlayarak insana benzetmekte, önemsiz uç bir benzerlikten yola çıkarak insanın hayvanlardan farkı olmadığı mantık dışı sonucunu bilimsellik gibi sunmaktadırlar. Hâlbuki Rabbimizin bizlere sunduğu kâinat; çeşitlilik ve renklilik üzerine kurulmuştur. Türlerin orijinalliklerini silerek sıçandan bir insan veya bir bitkiden başka canlı yapmak saçmalıktır ve güzelliklere saygısızlıktır.
Görülüyor ki evrim teorisi yıllar geçtikçe evrim geçirmekte ve daha bir tuhaf ve saçmalık halini almaktadır.
Kaynak: Bu yazı hazırlanırken Jean-François Braunstein’ın ‘Felsefe Çıldırdı’ adıyla dilimize çevrilen eserinden yararlanılmıştır (Raskolnikov Kitap, 2021).