Evrimcilerin kullandığı argümanlardan birisi de, kör barsak olarak da nitelendirilen apandisin evrim sürecinde gerilemiş ve lüzumsuz bir organ parçası olduğu fikridir. İlk insanların sadece yaprak yediğini sanan Darwin, apandisin o dönemlerde daha büyük ve faydalı bir organ olduğunu ve insan evrimleşince bunun küçüldüğünü ve faydasız bir çıkıntı olarak kaldığını iddia etmişti.
Son yıllardaki bazı araştırmalar, hem insanlarda hem de başka bazı hayvanlarda bulunan apandisin aslında çok kritik görevleri olduğunu ortaya çıkardı. ABD’de Duke Üniversitesi araştırmacı cerrahlarından Bill Parker, apandisin vücudumuzdaki faydalı bakteriler için depo görevi yaptığını ortaya çıkardı.
İnsan vücudunda yaklaşık 10 trilyon hücre vardır. Ancak bunun yaklaşık 10 katı mikroorganizma da vücudumuzda bulunur. Yani bu faydalı mikroplarla aramızda simbiyotik, karşılıklı faydalanma esasına dayanan, bir ilişki bir mevcuttur. Bu mikroplar, bizim enerjimizin bir kısmını kullanır, ama bunun karşılığında patojenik, yani zararlı mikropların ortamda çoğalmasına engel olur ve sağlığımız için faydalı bazı vitamin ve hormonları da üretirler. Yani kısacası bu faydalı mikroplar, bizim için çok önemli ihtiyaçlarımızı karşılamak için var edilmişlerdir.
İşte bu tür faydalı bakterilerin depolanma yeri olan apandis sadece insanlarda değil bazı hayvanlarda da bulunur.
Aralıklı olarak bu faydalı mikroplar apandisten salınırlar. Böylece zararlı mikropların ortama hâkim olmasına engel olunur. Bu bulgular son yıllarda ortaya çıkan ve ilk kez 2007 de Dr. Parker tarafından dile getirilen iddialardır. Daha sonraki araştırmacılar da Dr. Parker’ın, apandisin görevi ile ilgili çıkarımlarında haklı olduğunu gösteriyor.
Çok tehlikeli barsak enfeksiyonlarına yol açan C. difficile mikrobu ile barsak hastalığına yakalananlarda yapılan çalışmalar gösterdi ki, bu hastalar arasında apandisi olmayanların, yani ameliyatla apandisleri çıkarılmış olanların durumu, apandisi olanlara göre daha kötü oluyor. Bunlarda tedaviye rağmen C. difficile enfeksiyonunda tekrarlar 2 kat daha sık görülüyor. Çünkü apandisleri olan hastalar, buradan salınan faydalı mikropların faaliyeti ile daha iyi korunmuş oluyorlar. Görüldüğü gibi hiçbir şey boşuna yaratılmıyor.
Apandisin diğer önemli bir görevi de özellikle doğumdan hemen sonraki dönemde lenf organı, yani bağışıklık sistemi organı olarak işlev görmesidir. Bu minik bağırsak parçası, B lenfositlerinin ve bazı antikorların yapımında rol alır. Bağışıklık sistemine olan bu destek, gençlik ve erişkin yaşlardan itibaren gittikçe azalır.
Dolayısıyla bu bulgular apandisin faydasız bir evrim kalıntısı olmak bir yana, çok önemli vazifeleri olan bir organ parçası olduğunu gösteriyor.
Lüzumlu bir organ parçası olmasına rağmen apandisi iltihabi hastalık nedeni ile acilen alınması gereken hastaların da buna itiraz etmemeleri gerekiyor, çünkü apandisit de tehlikeli bir hastalık olduğundan öldürücü olabiliyor.
Fizikçilerin paralel evrenlerin muhtemel varlığını ve big bang’ten yola çıkarak bir yaratıcı olmasının şart olduğunu konuştukları bir devirde, anlaşılan o ki evrimci biyologların da biraz çağ atlamaları ve eski saplantılarından kurtulmaları gerekiyor.
20 . yüzyılın başlarında evrim safsatalarını destekleyebilmek için bazı biyologların insan vücudunda faydasız organ parçası bulma çabaları elbette sonuç vermedi. O zamanlar paratiroid bezinin bile faydasız olduğunu iddia eden bu zihniyettekiler, o zamanlar paratiroid hormonundan ve onun çok faydalı işlevlerinden henüz habersizdi. Anlaşılan o ki küçücük boyuyla apandis de evrimci biyologları hüsrana uğratmış durumda...