TR EN

Dil Seçin

Ara

Darwin, Tavus Kuşlarını Neden Sevmezdi?

Darwinistler, canlıların hayatta kalabilmek için değişim geçirdiklerini ileri sürerler. Peki, öyleyse tavus kuşları neden yırtıcı hayvanların birkaç kilometre öteden bile görmesine sebep olan parlak, canlı renklere sahip oldular?

Sülün familyasından olan tavus kuşları, son derece güzel görünümlü ve ihtişamlı kuyruğu ile Allah’ın sanatının en sıra dışı eserlerinden biridi

Tavus kuşunu ilk gördüğümde hayretle ve hayranlıkla izlediğimi hatırlarım. Edalı bir tavırla, sanki kendisine refakat eden maiyeti varmış gibi yürümekteydi. Gözlerimle onu takip ettiğim halde beni umursamaz gibi davranmıştı.

Aslında bu tavır bana özel değildi. Çünkü tavus kuşlarının senelerce onlara yakın olanlara karşı da tutumları değişmez. Eğer elinizde yiyecekle giderseniz lütfen yerler. Eli boş gittiğinizde de adeta onların emrinde bir hizmetçiymişsiniz gibi tavır alırlar.

 

Tavus Kuşunun Üniforması

Tavus kuşu doğduğu zaman pek çirkin görünümlüdür. Yavru kuş, yaz gecelerinde lambanın etrafına toplanan iri pervanelerin rengindedir. Bütün tüylerinin şekillenmesi iki sene sürer. Üçüncü senede de tüyler gereken en olgun görünümü alır. Hayatının geri kalan kısmında kendi güzelliğini korumaktan ve ileri geri oynamaktan başka bir işi olmayacaktır.

Tavus kuşunun aslında her tarafı çekici değildir. Ayakları büyük, bacakları sıskadır. Mavi-siyah bir paltonun altına haki renkte pantolon giymiş gibidir. Gerçek şudur ki, kuyruğu kapalı olduğu zaman bu hayvanı gülünç olmaktan kurtaran tek şey hali ve tavrıdır. Parlak tüylü, en güzel renklerin harmonisine sahip mükemmel kuyruğu açık olduğu zaman ise insana değişik duygular ilham eder. Kuyrukları açıkken 120-130 cm’yi bulur. Tavus kuşunun kuyruğu; sahip olduğu harika renkler ve göze hoş görünen desenler ile Allah’ın Sani isminin en güzel tecellilerinden biridir.

Tavus kuşu kendini şiddetle sallayarak dikkat çekici, muhteşem güzellikteki kuyruğunu yelpaze gibi açar. Ve sonra henüz kimsenin görmesine fırsat vermeden seyircisine arkasını döner. Çoğunlukla seyirci, kuşu önden görmek için etrafında yürümeye başlar; fakat kuş da dönmesine devam eder. Yapılacak şey, kuşun size döneceği turuna kadar beklemektir. İşte o zaman onun etrafında yeşil bronz renkli bir daire şeklinde harika, göz okşayıcı haleler görürsünüz. Üstelik bahar ve yaz aylarında tüylerinin tam olduğu zaman tavus kuşu çok çalımlı yürür.

Freudçular kuşun sadece dişisinin yanında kuyruğunu açtığını iddia ederler. Oysa doğalı bir iki saat olmuş bir yavru tavus bile tırnak büyüklüğündeki kuyruğunu açarak çalımlı hareketler yapar. Kuyruğunu açarken sık sık sesini de yükseltir. Sanki dünyanın merkezinden ayağına bir şok dalgası gelir ve vücudundan dışarı yansır. Ee-oo-ii! Melankolik bir sestir bu. Fakat dişi, bu şekilde feveran etmez. Geceleri bu bağırışlar daha alçak perdedendir. Bahar ve yaz aylarında ise birkaç kilometre öteden bile duyulabilir.

Tavus kuşları kuyruklarını kullanarak düşük frekanslı bir ses çıkarırlar. Tavus kuşlarının kur yapmak için tüylerini titrettiklerinde çıkan düşük frekanslı ‘infrasound’ olarak adlandırılan bu sesi insanlar duyamazlar. Araştırmacılar bu tüy titretme sesini kaydedip dişi tavus kuşuna dinlettiklerinde onun bu sese, duyulabilen tüy titreme sesinden daha duyarlı olduğunu tespit ettiler. Tavus kuşu bu sesi, etraftaki avcılara yerlerini belli etmeden sadece dişisine duyurmak için kullanır.

 

Darwin, Tavus Kuşlarını Neden Sevmezdi?

Darwinistler, canlıların hayatta kalabilmek için değişim geçirdiklerini ileri sürerler. Peki, öyleyse tavus kuşları neden yırtıcı hayvanların birkaç kilometre öteden bile görmesine sebep olan parlak, canlı renklere sahip oldular? Görünümleriyle, hareketleriyle adeta av olmak için yalvaran bu kuşlar, nasıl oldu da hayatta kaldılar? Onun av olmasına sebep olacak büyük, gösterişli, fakat hantal kuyruğunun, hayatta kalması için ne faydası vardır? Demek ki, tavusun bu gösterişli şekli hayatta kalma mücadelesinden daha başka bir amaç içindir. O amaç ise, şuurlu seyircilere Allah’ın sanatını göstermektir.

İşte bu büyük hikmeti bilmeyen Darwin, tüm diğer canlılar gibi tavus kuşunun muhteşem görünümlü, sanat harikası tüylerinin de tesadüfler sonucunda meydana geldiğine inanır. Ancak hiç kimse böylesine ihtişamlı ve mükemmel özelliklere sahip tüylerin tesadüfen oluştuğuna inanmaz.

Bu sebeple Darwin, hayata bakışının ne kadar saçma olduğunu yüzüne vurduğu için, “Bir tavus kuşu gördüğümde midem bulanıyor, çıldıracak gibi oluyorum” demiştir. Yani tavus kuşları sadece kuyruklarını değil, iddiaları çöpe giden Darwin’i de titretirler.

Hiç şüphesiz tavus kuşunun tüylerinde kristal moleküllerini bir araya getirip düzenleyen ve onlardan harika desenler çıkaran Allah’tır. Bu Kuran ayeti ise varlık âlemini tesadüflerin değil, kimin böyle muhteşem ve harika yaptığını açıkça ifade ediyor: “O Allah ki, Yaratan’dır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler Onundur. Göklerde ve yerde olanların tümü Onu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim’dir.” (Haşr Suresi, 24)

Evet, duyuyor musunuz? Bu ayete cevaben her varlık sanatlı yaratılışıyla “Allah elbette doğru söyledi” diyor.