“Duvar dinleyen biri, kendi ayıbını duyar!” diye bir söz vardır. Hattâ bazen, “Duvara yazı yazan kendi ayıbını yazar.” şeklinde de söylenir. Württenberg şehrinde meclis başkanı olan Hans Kurz’un başına gelenler, buna güzel bir örnek olsa gerektir.
Hans Kurz, günün birinde eline bir tebeşir alıp meclis kapısına:
“Burada işler şaşılacak biçimde yürür!” cümlesini yazdı.
Biraz sonra bu satırları gören biri, bir tebeşir bulup altına şöyle yazdı:
“Hans Kurz’un da yardımıyla!”
Meclis başkanı, bu satırları görünce, hemen tebeşiri alıp ikinci satırın altına şöyle yazdı: “Bunu yazan pis bir eldir!”
Etkiyi güçlendirmek için de altına:
“Hans Kurz” diye adını yazmayı ihmal etmedi.
Öteki adam, meclis başkanının yazdıklarını okuyunca:
“Hele bekle bakalım Kurz efendi, son söz senin olacak!” diye aklından geçirdi ve parmağıyla kendi yazdığı ikinci cümleyi sildi. Şimdi geriye sadece meclis başkanının el yazısıyla:
“Bunu yazan pis bir eldir!” sözleri kalmıştı.
Daha sonra, bu değişikliği farkeden meclis başkanı da parmağıyla kendi yazdığı satırları bir güzel silmek zorunda kaldı. Sonradan kimse kimseyle, sen yazdın ben yazdım tartışmasına girmedi. Meclis başkanının bir daha bir yerlere böyle şeyler yazdığı da görülmedi, duyulmadı...