Satır Arkası
‘Anne’lik formüle edilemez Modern tıp, her sınıf insanın erişebileceği kolaylıkta kadın doğum…
Baharla gelenler...
Bahar, yaşadığımız şehirlere de geldi, farkında mıyız? Yaşamayı bir telaşa dönüştürmüş günümüz insanı, baharın gelişini belki de vitrin camlarına yapıştırılmış “bahar indirimi” ilanlarıyla anlayabiliyor. Halbuki her yerde, yeniden dirilişin mucizevî numuneleri cömertçe sergileniyor. Çoktandır yitirdiğimizi düşündüğümüz yaşama sevinci, yeryüzüne çiçeklerin binbir rengiyle yayılıyor. Meyveler yine büyüyor ağaçlarda. Tohumlar çatlıyor, toprağın kemikleri çatırdıyor. İçine gömüldüğümüz sorunların, telaşla kovaladığımız işlerin dışında, bir dünya yeniden inşa ediliyor. Farkında mıyız?
…
Bu sayımızda, Ümit Şimşek, “Dünyaların Savaşı”nı taşıyor sayfalarımıza. Bugünün dünyası ile Kur’an âyetlerinin ve hadislerin işaret ettiği dünyanın hakikatleri arasındaki uyumsuzluğu düşünmeye ve anlamaya çağırıyor. Zamanımızın, dünya hayatını tartışılamayacak kutsal bir değer statüsüne yükseltmesinin arka plânında neler yatıyor ve böyle bir dünyada insanın konumu nedir? Kur’an, bu dünyayı nasıl vasıflandırıyor; Kur’an’ın dünyasından uzak düşmekle insan neleri kaybetti? Ümit Şimşek, güçlü kalemiyle, kimsenin dışında olmadığı bir savaşın analizini okuyucuların ilgisine sunuyor. Mutlaka okuyunuz.
Metin Karabaşoğlu, “Anneler Günü” vesilesiyle bir “babalar” yazısı yazdı bu ay. “Cennet annelerin ayakları altındadır; buyuran Hz. Peygamber, babaların hakkını ve hatırı unutmuş değil elbette.” diyen yazarımız, “incelikler”de, yine ince bir konuyu taşıyor dünyalarımıza.
Sami Uslu, ekonominin kendine özgü karmaşık ve bir parça da kibirli dilini hizaya getirdiği yazılarını sürdürüyor. Bu sayımızda da, pratik hayatta karşılaştığımız faiz sorunlarına yönelik sunduğu çözümleri okuma imkânı bulacaksınız.
Leylekleri kim sevmez ki? Onlar biraz da çocukluk kuşlarımızın padişahları değil midirler? Selim Gündüzalp, bu defa kalemini kanatlandırıyor ve okuyucuyu, leyleklerin peşinde edebî bir yolculuğa çıkarıyor.
Mücahit Bilici, günümüzün en çok ismi duyulan ve en “sabıkalı” esir kampı olan Guantanamo’daki uygulamaların, Amerika ve dünya açısından nereye ve nasıl bir geçişin habercisi olduğunu teşhis ediyor.
Tarık Süha, hayatı ve ölümü sorguladığı, Murat Başaran ‘İstanbul’a dair nefis yazısıyla dergimizi zenginleştiriyorlar.
İLK BASKISI TÜKENMİŞTİR!
Mehmet Kırkıncı hocamızın “Hayatım-Hatıralarım” adlı kıymetli eseri okuyucudan hakettiği alâkayı gördü ve ilk baskısı kısa sürede tükendi. Henüz kitabı edinememiş okuyucularımıza ikinci baskının yapıldığını duyurmuş olalım.
Selam ve sevgi ile...
