Bir gezgin dünyanın uzak çöllerinde yolunu kaybetmişti. İki gün boyu yiyecek içecek bir şey bulamadı. Ölmek üzereydi. Nihayet gölgeli bir ağaca ve serin bir kaynağa ulaştı. Ağaç meyvesizdi. Kaynağın yanında küçük bir torba buldu.
“Hele şükür!” dedi. “Belki içinde yiyecek vardır. Böylelikle açlıktan ölmekten kurtulurum.”
Keseyi açtı, sonra da acı şekilde haykırdı:
“Allahım, bunlar sadece inciymiş!”
Zavallı adam bir servet değerinde olan incilerin yanında açlıktan ölmek üzereydi. Allah’a yalvarıp yakardı.
Ansızın, devesine binmiş bir Arabın kendisine doğru hızla gelmekte olduğunu gördü.
Arap, incileri suyun başında unutmuştu.
Bulunca çok sevindi. Açlıktan yarı ölü duruma gelmiş adamı kucaklayıp yerden kaldırdı. Ona ekmek ve yemiş verdi. Sonra da devesine bindirdi.
“Bak,” dedi Arap, “Allah her şeyi ne güzel düzenliyor. İncilerimin kaybolmasını bir talihsizlik saymıştım. Ama benim talihsizliğim senin için bir mutluluk sebebiymiş. Allah bu işi öyle düzenlemiş ki, incilerimi aramak için buraya gelmem ve böylelikle senin hayatını kurtarmam gerekiyormuş.”
— M. Yüzbaşıoğlu