Parke taş döşeli bir ıssız sokağında,
Bana yağmur yağan bir İstanbul verin...
Ortancası ben olayım;
Duvar diplerinde,
Unutulmuş...
Acı bir kahvenin özlemiyle, aşkında kıvamını bulmuş!
Hatırası bir ömür...
Bana bir İstanbul verin;
Susuz çeşmelerine güneş vurmuş...
Yıksın surlarımı birbirine karışan ezanlar, Fatihim olsun!
Bana yağmur yağan bir İstanbul verin;
Gökkubbesi şadırvan,
Kalbimi sevdaya kurmuş.
Ben! Yitik bir İstanbul’un aşıkı...
Gönlümün sağ yanı; güvercinler;
Yenicami merdivenlerinde kıyama durmuş!
Öbür yanı üç-beş erguvan;
Yağmurunu arayan...
Ben! İstanbul’un yitik bir aşıkı...
Bulduğu, bulunduğu, kaybolduğu yerde...
Kendini arayan...
Bana bir İstanbul verin!