TR EN

Dil Seçin

Ara

Semadaki Şifa Vesilesi: Ay / Kitaplık

İslâm Medeniyeti’nin ayla yakın bir ilişkisi vardır. Medeniyetimizin dokusu âdeta aydır.

Ay yüzlü güzelderiz. Bundan mülhem, selâmete çıktığımızda gözün aydınderiz. Divan şairi, sevgilisini aya benzetir; çünkü ay, ışığını güneşten alır. Sevgilinin güzelliği bir yansımadır güneşten; sevgiliye Sanii hesabına bakar şair.

Med cezir ve ay. Ruhların med ve cezir hâlleri. Bir kuş tüyüne benzeyen ve hayat rüzgârlarıyla oradan oraya savrulan insan kalbi.

Aya benzeyen insan kalbi. Bazen dopdolu, dolunay hâli. Bazen hilâl gibi narin ve nahif. İlk dördün ve son dördün hâlleri.

Aya muhatap olduğunda Ay’ı gördüm Allah / Amentü billah / Ay mübarek / Elhamdülillah” diyen aydınlık diller, aydın gönüller, günü aydın eden huzurlu insanlar.

Mustafa Ulusoyun Ay Terapisi’ni okuduğumda aydınlık duygular uyandı içimde; bunları düşündüm. Biz bir ay medeniyetinin çocuklarıyız. Evrenin gönlünde ay var, her şey ışığını başka bir yerden, sonsuz güneşten alıyor.

Ay Terapisi, ruhumuzun elinden tutup bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Kendi yörüngesinde kimseyi kıskanmadan, kimseye haset etmeden akıp giden aya yönlendiriyor insanımızı. Muhteşem bir medeniyete, sonsuza işaret eden yollara çağırıyor.

Yıldızlar arasında dolaştırıyor bizi, semada: Süreyya, Yıldız, Burcu, Merih, Zühre, Zuhal... Hepsini tanıyoruz onların, içimizde ve dışımızda çok rastladık onlara. Yürekleri yaralı. Yıldızların ürkünç hüzünlere, yani fakdülahbap karanlıklarına düşmesini istemiyor Ulusoy; onları güleç hüzünlere, yani mahbubane hüzünlere çağırıyor. Bir çığlık, bir ses, bir dua Ay Terapisi.

Benlik, enaniyet, ırkçılık, haset, kıskançlık, ölüm... Bu konulara cesaretle giriyor Ulusoy. Biçeminin düzeyini düşürmeden; ama herkesin anlayabileceği bir tarzda...

Âdeta sehl-i mümteni Ay Terapisi.

Enformatik cehalet” içinde bocalayan insanlara bir evren armağanı.

Bir derinliğin adı Ay Terapisi. Bir buluşmanın adı. İnancı, kimliği, mesleği ne olursa olsun herkesi ay’ın altında buluşmaya çağırıyor bizi. Aya baktığımızda O, herkesin.diye düşünüyoruz. Böyle bir düşünceyi içselleştirdiğimizde haseti, kıskançlığı unutuyoruz. Dünyadaki kederlerimize teselli buluyoruz. Teselliciye kulak veriyoruz. Ölen çocuklarımız için Onu kaybettik.demiyoruz. Ağaçları ve çiçekleri de mutlu etmeye çalışıyoruz. İnadına yaşamak istiyoruz. Futbol ve eğlence çılgınlığından vazgeçiyoruz.

Ay, kendisine çizilen yolu kabullenmiştir. Ayın kendi kaderine itirazı yoktur. Bu yüzden ay mutludur ve huzur içindedir.”

Ay Terapisini okudukça biz de çizilen yol konusunda derinleşmeye çalışıyoruz. Mutluluğun ve huzurun anahtarının itirazsızlıkta olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Gökteki ayın da, yerdeki Kamerin de, Burcu’nun da, Yıldız’ın da, hatta kedilerimizin de bir ömrü, bir yolu var.

Ay Terapisinin en belirgin çizgisi herkese, ama herkese seslenmesi. O da Sadık Yalsızuçanlar gibi Gönlümün gözü içinde seni insan yazıyor.” diyor ve insan yalnızlığına, insan hüznüne, insan çaresizliğine göndermeler yapıyor.

Eserin kurgulanması ise okumayı kolaylaştırıyor. Böyle bir teknik ayrıntı, okuyucuyu rahatlatıyor. Dr. Mavinin ölüm terapisi ve kendini sorgulaması ise harika. Bir doktorun yaşayabileceği duyguları cesaretle irdeleyen Ulusoy, her şeyin her şeyle ilgili olduğunu öykü formatı içinde anlatıyor. Anlatmaktan ziyade terennüm ediyor, ders vermekten ziyade paylaşıyor.

Bir şarkı gibi bitiyor Ay Terapisi. Bir insan teki olarak anlıyoruz ki kâinattaki güzelliklerin yüreğinde ay iklimi vardır. Işığını güneşten alır ay; güzellikler de bir yansımanın pırıltısını taşır. Aşklar da takılıverir güzelliklerin peşine; bazen gerçek güzelliğin farkına varır, bazen de aya benzediğini bilir. En iyisi, gerçek güzelliğin farkına varmak.