TR EN

Dil Seçin

Ara

Dedem ve Kır Atı / Bir Hatıra

Dedemin bir kır atı vardı. Dedemle ikisi kardeş desem yavan kalır; arkadaş, yoldaş, dost, bu kelimeler az gelir anlatmaya. Böyle bir yakınlık… 

Yolculuğa çıktığında sırtına az binerdi, ama yanından da ayırmazdı. Ahırda yeri ayrı, bakımı özel idi. Dedem kır atın yanına gitmese huysuzlanır kişnerdi. Her gün illa görüşecekler…

Yıllar birbirini kovaladı; kır at da ihtiyarladı, dedem de. 

Dedem, artık güç bela yürüyebiliyor, namazını bile zar zor kılıyordu. 

Böyle olunca kır atla ilgilenemeyen babam atı sattı.

Dedem buna da çok üzüldü; daha beter hastalandı, yatağa düştü, konuşmaz oldu, neredeyse yemeden içmeden kesildi. Gözünü kapıya diker, belki saatlerce bakardı. 

Bir gün arkadaşı Mahmut emmi dedemi ziyaretine gelmiş. Ondan, kır atı gidip görmesini ve haber getirmesini istemiş.

Mahmut emmi de atı alan adama gitmiş, atı sormuş. Adam yakınmış; “Al götür, bıktık.” demiş, “ne yanına vardırıyor, ne de bindiriyor…”

Mahmut emmi de kır atı alıp yola koyulmuş.

Derken kır atın kişneme seslerini duyduk… Atının sesini duyan dedem, aylar sonra yerinden fırlayıp dışarı koştu…

İki dost birbirine kavuşmuştu. Kenara çekilip saatlerce dertleştiler. Dedem anlatıyor, kır at derinden ses veriyordu.

Ve dedem iyileşti, ayağa kalktı, gezmeye dolaşmaya bile başladı. Bu olaydan sonra birkaç yıl daha yaşadı. Allah rahmet eylesin.