TR EN

Dil Seçin

Ara

Kır Ağasının Rüyası

Bir Ramazan’ı daha uğurladık, Cenâb-ı Hak cümlemizin ibadetlerini kabul etsin. Bu ay, muhakkak ki kıymetli hocalarımızın oruçla ilgili birçok ciddi ve faydalı yazılarını okumuşsunuzdur. Fakat Ramazan kültürümüzde oruçla ve oruçluyla ilgili düşündürücü ve tebessüm ettirici hikâyeler ve fıkralar anlatmak da vardır. Bunlardan birini de Safahat’ında merhum Mehmet Akif anlatır. Bu yazımda ben de okuyucularımıza ve özellikle gençlerimize hem Akif’imizi hem de Safahat’ı hatırlatmak için onun anlattığı hikâyeyi çok az bir değişiklikle naklediyorum.

Şiirden anlaşıldığı kadarıyla eskiden şimdiki jandarmaya benzer, kendilerine Kır Ağası denilen atlı ve silahlı, muhtemelen de üniformalı devlet görevlileri varmış. Bunlar zaman zaman köyleri dolaşır, köylerde izzet ve ikramla karşılanır---elbette sevildiklerinden değil korkudan---ve böylece asayişi temin ederlermiş. Şimdi sözü Mehmet Akif’e bırakalım:

Oruç sıcaklara gelmiş, kır ağası bakmış ki,

Sabahlar akşam olur şey değil, bu tiryaki

Bütün gün esnemeden, hiddet etmeden bıkmış

Al atla bağdaşarak “yâ sefer” demiş çıkmış.

Takım rahat, pala uygun, gazâ mübarek ola

Tavuklu, hindili köylerde haftalarca mola

Refiki arpayı bulmuş, keser ferih-ü fahur,

Bu dört öğün yiyip ister sonunda bir de sahur!

Bedava sofraya düştün mü hoş geçer Ramazan,

Misafirim diye insan mukim olur bazen.

Nasılsa bir gece bir düş görür bizim yolcu.

Sabahı bekleyemez, yok ya hainin orucu,

Uyandırır ne kadar köylü varsa, der “çabucak,

Gidin bulun bana şöyle bir zorlu düş yoracak.”

Çarıkçı Emmi’yi sâlık verir cemaat de,

“Fakat sahurda yatar, kalkamaz bu saatte.

Biraz sabırlı olun…”

“Şimdi isterim, gelecek!

Ben öyle bekleyemem, kalkamaz demek ne demek?”

Çarıkçı Emmi gelen halkı uğratır, kapıdan.

İkinci defa gelirler; “ocağına düştük aman,

Herif lâf anlamıyor, gel de sonra yat, haydi.”

“Sabah sabah bu ne düştür be? Görmez olsaydı!

Henüz yatağıma uzandım, bakın şu aksiliğe, gebermedi ya!”

“Sen git de söz geçir deliye,

Ne söylesen kızıyor… Hak şaşırtmasın kulunu.”

…           

Adamcağız çıkar evden, tutar köyün yolunu,

Ki uyku sersemliği tak eder zavallının canına

Düşer gelince nihayet Kır Ağasının yanına.

“Aman be emmi!”

“Ne var?”

“Düş yorar mısın?”

“Be adam, biraz nefesleneyim, dur ki yorgunum…”

“Duramam.”

“Neden? Fenama gider beklemek de…”

“Vah! vah! vah!”

“Bilir misin ki ne gördüm?”

“Hayırdır inşallah!”

“Yemek yiyip yatıverdim, tamam yarıydı gece,

Bir öyle hayvana bindim ki seçemedim iyice.”

“Peki, o bindiğin at mıydı, anlasak, neydi?”

“Bilir miyim? Yalnız dört ayaklı bir şeydi…

Katır mı desem, eşek mi desem?

Öküz mü desem, inek mi desem?

Fil mi desem, idiş mi desem?

Koyun mu desem, çebiş mi desem?”

“Güzel…”

“Biraz yürüdük…”

“Geçtiğin nasıl yerdi?”

“Nasıl mı yerdi?.. Unuttum, görür müsün derdi?

Yokuş mu desem? İniş mi desem?

Uzun mu desem? Geniş mi desem?

Çorak mı desem? Çayır mı desem?

Sulak mı desem? Bayır mı desem?”

“Tamam! İlerde ne gördün?”

“İlerde bir kocaman karaltı vardı.”

“Peki ismi yok mu?”

“Bilmem aman!

Ağaç mı desem? Kütük mü desem?

Duvar mı desem? Höyük mü desem?

Ağıl mı desem? Hamam mı desem?

Yıkık mı desem? Tamam mı desem?”

“Ya sonra?”

“Karşıma baktım dikildi…”

“Kim?”

“Bir adam…”

“Tanıştınız mı?”

“O bilmem tanır mı, ben tanımam.

Babam mı desem? Kızım mı desem?

Hasım mı desem? Hısım mı desem?

Çıfıt mı desem? Gâvur mu desem?

Şudur mu desem? Budur mu desem?”

...

“Uzatma, sen buluyorsun belânı Allah’tan..

Bu, elde bir; yalnız pek seçilmiyor ne zaman...

Bugün mü desem? Yarın mı desem?

Uzak mı desem? Yakın mı desem?

Yazın mı desem? Güzün mü desem?

Güzün mü desem? Yazın mı desem?”

Hikâye bize toplumun içinden bir karakter çiziyor. Bu; gittiği yolu bilmeyen, baktığı şeyi görmeyen, duyduğu şeyi işitmeyen, mümkün olduğu kadar başkalarının sırtından günü birlik yaşayan bir tipin karakteri. Gençlerimizi ve insanlarımızı “böyle olmayınız” diye ikaz ediyor.

Şiirin yazıldığı yıllarda toplumda bu tip insanlar herhalde daha çoktu. İnsanlarımız uyandıkça, şuurlandıkça bu tipler de azalmış ve inşaallah daha azalacaktır.