TR EN

Dil Seçin

Ara

"Ezan Sesi Eksik Olmasın!"

Duvarların içersinde yer alan büyük bir demir kapının önüne vardık. Rehberimiz kapıyı vurarak türbedarı çağırdı. Kapılar açıldı...

Suriye’ye savaş öncesi unutulmaz bir seyahat yapmıştık. Başta Halep, Hama, Humus, olmak üzere Şam, Busra ve Malula’yı da ziyaret ettik. 

Şam programımızda, normalde ziyaretçilere kapalı olan ancak bizim ziyaret etmek istediğimiz Sultan Vahdettin’in türbesi de vardı. Şam’a gidince öğrendik ki, tadilatta olan cami ve türbeler sadece Türkiye’den gelenler için açılıp ziyaretlerine izin veriliyormuş. Buna sevindik… 

Ziyaretimiz bir cuma günü sabahıydı. Duvarların içersinde yer alan büyük bir demir kapının önüne vardık. Rehberimiz kapıyı vurarak türbedarı çağırdı. Kapılar açıldı. Biz de başta Sultan Vahdettin’in kabri olmak üzere diğer kabirleri dualarla ziyaret ettik; gözyaşlarıyla Kur’an okuduk. 

Oradan ayrılmadan önce bir arkadaşımız, bir köşede bizi dinleyen türbedara yanaştı ve Sultan Vahdettin’in kabrini kastederek “Dedemize iyi bak…” dedi. 

İşte o zaman olanlar oldu…

Türbedar başladı anlatmaya…

Kendisi aslen Cezayirli imiş. Memleketindeyken duymuş ki, Sultan Vahdettin vefatına yakın “Beni Çan seslerinin değil, ezanın okuduğu bir toprağa gömün. Beş vakit başucumda ezanlar okunsun.” diye vasiyet etmiş. Fakat malum İtalya’da vefat etmiş. Uzun süre orada kalmış defnedilememiş daha sonra Suriyeli bir grup hayırseverin borçlarını ödemesinin ardından Şam’a getirilip defnedilmiş. Fakat bir camiinin yanında medfun olduğu halde, burası uzun yıllar bakımda olduğundan ezan okunmuyormuş. İşte bu durumu öğrenen türbedar, çoluk çocuğunu da almış tâ Cezayirden gelmiş; caminin müştemilatında küçük bir yere yerleşmiş ve türbedarlığını yapmaya başlamış.

Bu vefakâr, yüce gönüllü insan bize bunları anlattıktan sonra, “Dedemize iyi bak” diyen arkadaşımıza dönerek öyle bir şey söyledi ki, hepimiz can evimizden vurulduk, lal kesildik:

“Ben Cezayirliyim; vatanımı terk ettim buraya yerleştim,” dedi. “Çünkü, Sultanımız çan seslerinin değil, beş vakit ezanın okunduğu yere defnedilmeyi vasiyet ettiği halde bu cami kapalı ve etrafta da cami olmadığı için ezan sesi de yok… Sultanımız mübarekin vasiyeti yerine gelsin diye ben her gün beş vakit başucunda ezan okuyorum… Acaba burada yatan Sultan senin deden mi, benim dedem mi?..”