TR EN

Dil Seçin

Ara

Eğitim Sistemimizde Eksik Olan Nedir?

Birçoğumuz, gözümüz önünde her an gerçekleşip, tazelenen bazı hadiselerin çoğu zaman farkında bile olmuyoruz. Çünkü, okullarda okuduğumuz kitapların hiç birisinde bu farkındalığa dikkat çekilmemektedir.

Pek çoğumuz, ömrümüzün bir kesitinde resim sergisi, el sanatları sergisi, hat sergisi vb. gibi bir sergiye veya otomobil ya da bilgisayar teknolojileri fuarları gibi teşhir salonlarına gitmişizdir. Burada sergilenen resim, sanat eseri veya teknolojik gelişmeleri hayranlıkla izlemişizdir. Müdakkik olan her bir fert, söz konusu eserleri inceledikten sonra; “Bu eser ne kadar güzel yapılmış, böylesine güzel bir eseri acaba kim yapmış? Nasıl yapmış?..” gibi soruları düşünmeden yapamaz. 

Oysa ki, başta kendi vücudumuz olmak üzere çevremizde bulunan cansız ve canlı varlıkların her biri mükemmel bir sanat eseri olup, basit ve cansız maddelerden yaratılmışlardır.

Mesela bir avuç toprağa nöbetle atılan karışık tohumlar, birbiri ile karışmadan ve şaşırmadan, oksijen, su, karbon, hidrojen ve oksijen gibi basit ve cansız atomlar ve moleküllerden yapılarak vakti zamanı geldiğinde neşvünema bulup, harika bir sanat eseri olarak karşımıza çıkmaktadırlar. 

Birçoğumuz, gözümüz önünde her an gerçekleşip, tazelenen bu hadiselerin çoğu zaman farkında bile olmuyoruz. Çünkü, okullarda okuduğumuz kitapların hiç birisinde bu farkındalığa dikkat çekilmemektedir.

Bir başka ifade ile ilim tahsil ettiğimiz kitaplarımızda sanat eserleri anlatılmakta, ancak bu eserleri yapan sanatkâr ve ustadan hiç söz edilmemektedir. Hâl böyle olunca, pek çok öğrenci kendilerine sunulan bilgilerin pek çoğunu sorgulamadan olduğu gibi kabullenmektedir. Sorgulama yetenekleri zamanla dumura uğramaktadır. 

Ayrıca, en hayatî maddeler en ucuz ve en bol miktarda ve de ücretsiz olarak bizlere sunulduğu halde, bu nimetlerin kıymetini takdir edemeyen müsrif nesiller yetişmektedir. Bu nesiller tabiatı, canlıları ve çevreyi acımasızca, hoyratça yok edebilmektedirler. 

 

Tabiattaki varlıklara bakış açısı nasıl olmalıdır?

İnsan dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Söz konusu imtihan sırrınca, kâinatta bulunan canlı ve cansız her bir varlıkta gerçekleşen olaylar, belli mizan ve ölçüler ile sebepler dâhilinde gerçekleşmektedir. Ancak, bu sebeplerin arka planında asıl iş gören kudret sahibinin bu mahlûkatı yaratan zatın olduğunu vicdanında sorgulayan herkes görebilir. Bu ise kâinata, dünyaya, tabiata ve içindeki canlı-cansız varlıklara “mana-yı harfi” nazarı ile bakıldığı zaman mümkün olabilir.

Okullarda okutulan fenlerden her bir fen aslında kendi lisan-ı halleriyle Allah’tan bahsetmektedir. Onlar dinlenilmelidir. Daha doğrusu, o fenlerin dillerinin nasıl dinleneceği öğrencilere verilmelidir. Bu konuda aklın ve mantığın kabul edeceği çeşitli misallerle, sorgulayıcı eğitimle çok güzel örnekler sunulabilir.

 

Bugünkü eğitim materyalist felsefeye dayanmaktadır

Bugünkü fenler kâinata “mana-yı ismiyle,” yani, madde ve tabiat hesabına bakmaktadır. Güneşin, ayın, yıldızların, galaksilerin hareketleri ve bunlarda cereyan eden hadiseler tamamen tabiata havale edilmekte veya kendi kendine teşekkül ettiği nazara verilmektedir. Böyle bir eğitim tamamen materyalist felsefeye dayalı bir eğitim sistemidir.

Hâlbuki koca kürelerdeki sanat ve intizam, hikmet ve mizanın arkasında bunları yaratan sonsuz ilim ve kudret sahibi zatın bulunduğunu ifade ederek hadiselere ve varlıklara “mana-yı harfi” ile bakmak gerekmektedir. O zaman sanat eserine bakınca sanatkârı hatırlanır ve görülür. 

Bediüzzaman Hazretlerinin “Tabiat Risalesi,” “Hüve Nüktesi” gibi eserleri başta olmak üzere birçok eserinde, kâinata ve mahlûkata “mana-yı harfi” nazarıyla bakmamızı gerektiren, aklımızı ve mantığımızı ikna eden çok sayıda deliller sunularak kâinatı ve içindekileri yaratan sanatkâra dikkat çekilmekte, hadiselerin arka planında bir yaratıcının olduğunu anlamamızı sağlayan sorgulayıcı cümleler ve misaller ile bu konuda farkındalık oluşturulmaktadır.

 

Tabiat sahipsiz ve başıboş değil

Tabiatta bulunan; bitkilerin, hayvanların, bağların, dağların, denizlerin ve nehirlerin hiçbirisini biz yapmadık. Bizim istifademize sunulan canlı veya cansız her bir varlık, bize bu nimetleri veren zatın kıymettar birer hediyesidir.

İşte kâinattaki varlıklara bu nazarla bakmayı öğrenen bir genç, tabiattaki mahlûkları hunharca katledebilir mi? Bize tabiatta sunulan nimetleri hoyratça tüketip, israf edebilir mi? Tabiatı ve içindekileri kirletip, tahrip edebilir mi?

Eğitim sistemimizde hazırlanmış olan ders programları ve hazırlanacak kitapların her birinin, “mana-yı harfi” nazarı ile tekrar ele alınmasına ihtiyaç vardır. 

Ayrıca, helal gıda tüketimi konusundaki eğitime de önem verilmelidir. Sorgulayan, araştıran, hadiseler karşısında manevî ve millî mihenge vurup, doğru olan bilgileri zihnine yerleştiren nesiller yetiştirmek için çaba sarfetmek ve irade ortaya koymak gelecek nesillere olan borcumuz ve millî bir vecibemiz olduğu kanaatindeyim.

Bilim ve teknoloji üreten ve dünyaya yön verebilen ülkeler geçmişte bunu yaptı, geleceğe yön vermek isteyenler de bunu yapmak mecburiyetindedirler.