TR EN

Dil Seçin

Ara

Paşa Dedem / Bir Hatıra

Paşa Dedem / Bir Hatıra

Köyümüz Artvin’in sevimli fakat hayat şartları zor bir köyüydü. Babaannemin babası paşa dedem köyün ileri geleni, ağası, varlıklı, akıllı, çalışkan, söz erbabı ve sözü dinlenen bir büyüğümüzdü.

Dedem; bayramlarda, mübarek gün ve gecelerde aranan, hal ve hatırı sorulan ve hürmet edilen bir büyüğüydü köyün. Başı sıkışan, unu, yiyeceği biten herkes Paşa dedemin kapısını çalardı. O da gelen insanların isteğini gücü nispetinde karşılar, karşılayamadıklarına güzel sözlerle nasihat eder, çıkış yolları gösterirdi.

Hatta köyümüz çok fakir olduğu için, köye gelen misafirler de genelde Paşa dedenin evinde ağırlanırdı.

Dinledim ki; bir gün Artvin vilayetinden vali ve üst seviyede bürokratlardan oluşan on kadar misafir gelmiş. O zamanın ulaşım şartları nedeniyle, bir gece kalmaları gerekiyormuş.

Paşa dedem, misafirlerini karşılamış, odasına davet etmiş. Aç olurlar diye hemen hafif bir kahvaltı ikram etmiş. Öte yandan akşam yemeği için ziyafet hazırlığı başlamış.

Hemen semizlerinden bir kuzu kestirmiş. Yeter yetmez endişesi ile beş on tane de piliç kestirmiş. Anlayacağınız bütün ev halkı misafirlerini iyi ağırlayabilmek için seferber olmuş. Sütlü, tatlı derken bir akşam yemeği hazırlanmış ki, bir kuş sütü eksik... Gaz lambası yakılmış, sofralar kurulmuş ve ziyafet başlamış.

Bizim oralarda da hanımlar misafir yanına girmezler. Yemekleri odanın kapısına getiriyorlar, Paşa dedem çıkıp bunları alıyor, misafirlerin önüne koyuyor.

Fakat Paşa dedemin her dışarı çıkışında, misafirler gaz lambasının ışığı az geldiği için, oda daha çok aydınlansın diye fitilini yukarı veriyorlarmış. Elbette bu şekilde gazyağı da çok gidiyor. Paşa dedem içeri girince bunu görüp hemen lambanın fitilini aşağı alıp ışığı kısıyormuş. Misafirler yemeklerini yerken bir yandan da bu olay üç dört kez tekrarlanmış. Ardından biraz hoş beş ve ardından yatmışlar.

Sabah olunca, kahvaltıdan sonra misafirlerinden biri dayanamayıp sormuş:

“Paşa ağa, bize kuzu kestin, tavuk kestin, pişi pişirdin, lokma döktürdün, katmer ketesi yaptırdın velhasıl hiçbir şeyimiz eksik değildi ama gaz lambasını hep kısık yaktın. Odayı gerektiği gibi aydınlatmadın. Bunun sebebi nedir?”

Paşa dedem bu soruya tebessüm ederek cevap vermiş:

“Ağalar, beyler! Kuzu, paşa ağanın sürüsünden kesilir. Tavuk, paşa ağanın kümesinden kesilir. Katmermiş, keteymiş, balmış, kaymakmış bunlar benim evimde üretilir ve tüketilir. Ama sıra lambaya gelince bu iş değişir. «ünkü lambanın gazı Urustan* gelir. O gaz ülkenin bütçesindeki parayla alınır. O para benim vatanımın parasıdır. Bu paranın daha az gitmesi için elimden ne gelirse onu yaparım. Bir damlayı dahi ziyan etmem.”

 

*Urus: Yöresel dilde Rusya