TR EN

Dil Seçin

Ara

Satır Arası

Satır Arası

Schopenhauer’in dikkat çektiği ‘diken’ ne kadar çok gülü eskitti, ne kadar çok gülümsemeyi erteletti:

“Endişelerimizin ve kaygılarımızın yarısı başkalarının bizim hakkımızda düşündüklerinden kaynaklanır; bu dikeni tenimizden çıkarmalıyız.”

***

 

Lale Müldür’ün baktığı yerden bakınca, göz kapaklarının altında uçurumlar sakladığını anlıyor insan:

“Gözler terk edilen şeylerle doludur.”

 

***

 

Joseph Kessel’in roman sayfaları arasında kalmış tasviri ibadette aradığımız huşûnun çerçevesi olarak okunsa güzel olur: “…her gün[ün baş köşelerinde] geçirdiği [bir] saat, günün öbür saatlerinden ayrı, kendi içine gömülü bir süre oluşturuyordu. O demlerde kendi kendisini bile unutuyordu. Kısa bir süre için açılıp el dokunulmamış hallerine hemen dönüveren o garip çiçekler gibi, [ruhu] kendi sırrıyla baş başa kalıyordu o zaman.”

***

 

İhsan Oktay Anar, gerçek karşısındaki sorumluluğumuzun altını çiziyor. Susabilmek. taşımaktır gerçeği:

“Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.”

***

 

Otto Rank, Kur’ân’ın çoğaltma tutkusu diye haber verdiği yakıcı gerçeği dillendiriyor:

“Zenginlik deniz suyu gibidir; içtikçe susuzluğumuz artar. Sonunda biz mallara değil, onlar bize sahip olur.”