TR EN

Dil Seçin

Ara

İsraf, Bereketi Öldürür

İsraf, Bereketi Öldürür

İsraf, Kur'an-ı Kerîm’in temel kavramlarından biridir ve haddi aşmak, sınırı geçmek demektir.

İsraf, Kur'an-ı Kerîm’in temel kavramlarından biridir ve haddi aşmak, sınırı geçmek demektir.

Kur'an-ı Kerîm’de israf anlamında bir de tebzîr kavramı vardır. İsraf bir değeri gereğinden fazla harcamadır. Tebzîr ise hiç gereği yokken harcamadır. Onun için Kur'an-ı Kerîm’de; “Allah’ın seçkin kulları infak ettiklerinde israf etmezler.” denirken, “Tebzîr yapanlar şeytanlarla kardeştirler.” buyrulur. Yani tebzîr israftan da öte bir israftır; Türkçe’ye ‘saçıp savurma’ diye çevrilir.

Aslında haddi aşmanın her türlüsü israftır. Zevku sefada, yemede içmede, cinsellikte, gezip tozmada, uyumada, konuşmada ve daha pek çok alanda haddi aşmak israftır.

İsrafı; Allah’ın verdiği her türlü değeri, dünyaya da ahirete de yaramayacak şekilde tüketme diye tanımlayabiliriz. Her türlü değeri; malı mülkü, parayı, zamanı, sağlığı, bedeni, bilgiyi… Bu aslında Efendimizin (asm) bir şerefli sözünün ifadesi olur:

“Kıyamet günü Rabbinin huzurunda şu beş şeyden hesaba çekilmeden kul olduğu yerden kıpırdayamaz: Ömrünü nerede tükettin, gençliğini nerede eskittin, malını nereden kazandın, nereye harcadın, bilginle ne yaptın?”

 

İSRAF KÜLTÜRÜ

Yıllar önce ekonomi sözlüklerinde israf maddesini bulamadığıma şaşırmıştım. Yenilerde yayımlanan birisi israfı üç beş satırla tanımlamış, buna da şaşırdım, yanlışlık yapmış, kapitalizmde israf mı olur? Onun kendisi israftır.

Kapitalizm insanın ihtiyaçlarını karşılamayı değil, ihtiyaç üretip mal satmayı hedefler. Bunun için üretimin sürekli artırılması esastır. Modern mabetler olan AVM’lere ihtiyaç karşılamak için gidilmez. Yeni çıkanlar alınır, eskiler atılır. ‘Kullan ve at’ bu anlayışın en temel özelliğidir.

İşin ilginç yanı, Müslümanların da bugün inanç açısından Müslümanım deseler de hayat tarzı olarak kapitalist olmalarıdır. Bu nereye kadar gidebilir? İki adım sonra “inandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanırsınız” meşhur sözü gereği, kapitalistçe yaşayan Müslümanlar inanç açısından da kapitalist olmak zorunda kalacaklardır. Kapitalist, kapitale sahip olan değil, kapital için yaşayandır.

Bir mümin için Allah’ın şu sözleri aslında meseleyi anlatmaya yeter: “İsraf edenleri Allah sevmez.”, “Müsrifler cehennemin yârânıdırlar.” Böyle olduğuna inanan bir insan israf yapabilir mi?

Bilginin tabiatı açısından bakıldığında, hem buna inandığını söyleyip hem de israfa devam edenler aslında buna tam olarak inanmamaktadırlar. İsrafları ölçüsünde imanları eksiktir.

İsraftan kaçınma, Allah’ın insana verdiği her türlü değeri O’nun sevmediği yolda zayi etmeme bilincidir. O halde şöyle denebilir: İnsan ne kadar israf ediyorsa aslında o kadar nefsine tapmaktadır.

 

BEREKET VE İSRAF

Bereket de bir İslam kavramıdır. Yüceliği, bolluğu ve hayrı anlatır.

Bir şeyde Allah’ın ilave katkısı varsa onda bereket var demektir. Yani o şey mübarektir. Tıpkı, ‘bir alana, yanında bir adet bedava’ dendiği gibi.

Allah için tebarekâllah deriz, O’nun yüceliğini ve hesaba gelmeyen bereketin kaynağı olduğunu anlatmak için.

Bazı şeyler özellikle bereketle yaratılmıştır. Allah; Mekke’yi, Mescidi Aksa’yı, suyu, selamı, zeytin ağacını, Kadir Gecesi’ni ve bizzat Kuranı Kerîm’i mübarek kıldığını söyler. Yani bunlarda Allah’ın bol bereketi var demektir.

Lanet ise, rahmetten soyutlanmakla bereketin gitmesi anlamındadır. Allah’ın bir şeye lanet etmesi, onu kendi katkısından, rahmetinden, bereketinden uzak tutması, kendi haline bırakmasıdır. Bereketsizliğe lanetlik de denebilir. Allah’ın sevmediği her şey böyledir. O halde müsrifleri Allah sevmiyorsa, yaptıkları israf bir bakıma lanet alanındadır, yani bereketten uzaktır. Ya da israf lanetliktir, bereketsizliktir.

Bundan dolayı İslam iktisat anlayışında bereket unsuru denen bir şey vardır ki, bunu başkaları anlamaz. Yani siz israf sayılan tüketimden, Allah’ın sevmediği bir şey olduğu inancıyla, mesela on birim kurtarırsanız, elinizdeki sadece on birim artmış olmaz, ona bir de sizin niyetiniz oranında Allah’ın katkısı, yani bereketi eklenir. Malınız, ömrünüz, zamanınız bereketlenir. Bereketi sayısal fazlalık olarak görmemek lazım. İşe yarar olma, faydalı olma, hayrını görme berekettir.

 

İSRAF BEREKETİ ÖLDÜRÜR

Modern toplum aynı zamanda bir israf toplumudur. Ne yazık ki Müslümanlar da bu anlamda modernleşmektedirler.

Tabak kırarak, dökerek, akıtarak, yakarak, havaya uçurarak zevk alma, aptalca bir hedonizm/zevkperestlik.. şeklindeki eğlenmeler israf kültürüdür. “Siz hiç hevasını/arzularını ilah edinenleri görmüyor musunuz?” anlamındaki ayet bunu anlatmıyor mu?

Elimize kalem kâğıt alıp banyomuzdan başlamak üzere gereksiz ve bulunmasa da bir eksiklik oluşturmayan eşyamızın çetelesini tutarsak ne kadar da müsrif olduğumuzu görebiliriz.

Odalarımızı hangara çeviren mobilyalarımız, kat kat perdelerimiz, yemek yerken üst üste koyduğumuz tabaklarımız, vitrinlerimiz, biblolarımız, çorbaya ayrı, tatlıya ayrı kaşık ve çatallarımız hepsi gösteriş istihlakidir, israftır.

Televizyonlarda en çok izlenen programlar yemek tarifleri. Böyle bir programın yapılması israf, izlemesi israf, tarif ederken birinden öbürüne boşaltılan kaplarda bırakılanlar israf, soyulan patatesin kalın bırakılan kabuğu, atılan fazlalıklar, boşuna akıtılan su israf… İzleyen kadınlar da bütün bu israfları aynen kendi mutfaklarında uyguluyorlar. İsraf normalleşiyor.

Şu haber düşündürücü ve de utandırıcı değil mi? “İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de halen 600 bin kişi açlık sınırında yaşarken günlük üretilen 205 milyon adet ekmekten 10 milyonu çöpe atılıyor. Atılan ekmeğin maddi karşılığı 7 milyon TL’yi geçiyor.” Bu rakam yıllık 2,5 milyar TL demek ve sadece ekmekteki israfı gösterir. Aslında atmayıp yediklerimizin de yarısı israftır. Gösteriş amaçlı ziyafetlerimiz, bu ziyafetlerden artıp atılanlar, sevap alma düşüncesiyle verdiğimiz şaşaalı iftarlar, marka merakımız… hepsi israf içerir.

Dört başı mamur Müslümanlarımızın bile sofralarından atılan kırıntılar, tabaklarımızda kalanlar, beğenmeyip döktüğümüz yemekler hep bu modern kültürün içimize sızmış israf virüsleridir. Demek ki, israfın kadınlarımızın bilgi, bilinç ve becerisiyle de çok büyük ilişkisi vardır.

İsraf Allah’ın lanetini gerektiren bir günah olduğu gibi, israftan kaçınma da her iki dünya için kârlı bir ibadettir. “Yok mu düşünenleriniz, ey akıl sahipleri!”