TR EN

Dil Seçin

Ara

Yanardağların patlaması ile yeryüzünü lavların,

gökyüzünü kül bulutlarının kaplaması

ilk bakışta hayatı olumsuz etkileyen şeyler olarak görülür.

Ancak işin aslı hiç de göründüğü gibi değildir.

 

İzlanda’da oranın diline göre “ada dağ buzulu” anlamına gelen Eyjafyallajokull yanardağının geçen ay patlaması sonucu başta Avrupa olmak üzere ülkemiz dahil bir çok ülke etkilendi. Hava trafiğinin günlerce kapalı kalmasına sebep olan ve insanları karayoluna mahkum eden kül bulutları sayesinde aynı gemide seyahat ettiğimizi hatırladık. İnsanoğlu olarak uzaya gidip oraları keşfedecek kadar teknolojide ileri gitmemize rağmen bu tür durumlarda ne kadar aciz olduğumuzu anladık.

Bu olay ilk değil belki son da olmayacaktır. İzlanda’daki bu yanardağın geçmişte de üç kez patladığı ve en son 1823 yılında püskürdüğü bilinmektedir. Geçmişte bu tür felaketlerle karşılaşılmıştır. Tarihte Sodom ve Gomore halkının gökyüzünden yağan kükürt ve ateşle helak edildikleri, Pompei şehrinin Vezüv yanardağının püskürmesi sonucu yerle bir edildiği bilinmektedir. Yüce Yaratan yanardağ patlaması, deprem ve sel gibi felaketlerle bizleri silkeliyor, acizliğimizi ve dünyanın faniliğini hatırlatıyor... 

Dünyanın en gelişmiş şehirlerini vuracak şiddetli bir deprem, bir göktaşı, bir tsunami veya bir sel felaketi ile o ülkenin ekonomik ve siyasi gücünün zayıflaması ve dünyadaki güç dengelerinin bir anda değişmesi ihtimalden uzak değildir. Her an her şey olabilir.

Dünya üzerinde çok sayıda yanardağ bulunmaktadır. Bunların bir kısmı aktif olup zaman zaman patlayarak lav ve kül püskürtmektedir. Bazıları ise sönmüştür. Ancak bunlara sönmüş yerine uykuda demek daha doğrudur. Çünkü bunlar da her an takdir-i ilahi ile patlayabilir. Ülkemizde de bu tip sönmüş dağlar vardır. Dünyamızdaki yanardağların çoğu denizlerin tabanındadır. Bunlar sürekli fokurdayarak püskürtülmekte ve buradaki suyu ısıtarak denizlerde sıcak su akıntılarının meydana gelmesini sağlamaktadırlar.

Olayların bize bakan yönüyle durum böyle. Ancak Cenâb-ı Hakk’a bakan yönüyle onun isimlerinin tecellisi söz konusudur. Bir yanardağın patlaması ve püskürmesi onun Celâl ismini gösterirken, ardından nice güzelliklerin ortaya çıkması da Cemâl ismini gösterir. Nasıl mı?

 

Yanardağ Püskürmesinin Zararları Yanında Birçok Faydaları da Vardır

Dünyanın neresinde olursa olsun insanın besinlerinin üretildiği toprak fabrikası başlı başına paha biçilmez bir nimettir. Ancak toprağın en verimli olan üst tabakası sürekli ya rüzgâr ya da su erozyonuyla denizlere taşınmaktadır. Kaybolan bu tabaka yerine konmazsa bir süre sonra toprağın besleyicilik özelliği kalmaz.

Bir yanardağdan püskürme basıncıyla fırlatılan kül bulutları 12.000 m kadar yükseklere çıkarak rüzgârla dünyanın her tarafına ulaşmakta ve sonra yere çökerek toprağa karışmaktadır. Bu külün tamamı çeşitli besin elementlerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla bitkiler için bu külden daha zengin bir besin kaynağı yoktur. Bu bedava gübre sayesinde hem erozyonla ortaya çıkan kayıp telafi edilir, hem de toprak bereketlendiği için bitki örtüsü daha gür çıkar ve daha çok mahsul alınır. Zahiren kötü görünen bir olay, neticesi itibariyle nice güzelliklerin ortaya çıkmasına sebep yapılmaktadır. 

 

Volkan Patlamalarının Faydaları

Diğer taraftan, volkan bacasından çıkan azotlu ve kükürtlü gazlar ile çok küçük toz zerrecikleri yükseklerde bulutlar seviyesine savrulursa burada yağmur damlası oluşumunda çekirdek görevi yaparlar. Bu yüzden yanardağ püskürmelerinden sonra bol yağmurlar yağar. Bunların bir kısmı çamur şeklindedir. Çamur yağmurlarıyla adeta bereket yağar. Çünkü bu yağmurlar çok besleyici özelliklere sahiptir.

Yine üzerinde yaşadığımız yer küre büyük bir buharlı gemiye benzemektedir. Yerin kalbi hükmündeki merkezinde madenlerin erimesiyle meydana gelen sıvı bir ateş bulunmaktadır ki, bilim dilinde mağma denilen buraya, küçük cehennem de denilmektedir. Çünkü öbür âlemdeki büyük cehennemin birçok vazifelerini bu âlemde görmektedir.

Buradaki sıcaklığın 6000 derece olduğu tahmin edilmektedir. Bu yüksek sıcaklıkla birlikte burada yüksek bir basınç da ortaya çıkar. Bu yönüyle dünya bir düdüklü tencereye benzer. Basıncın bir taraftan tahliye edilmesi gerekir. Yanardağlar bu tencerenin tahliye sübaplarıdır. Aksi halde dünya gemisi bir bomba gibi infilak ederek paramparça olur.

İşte yanardağ bacalarından çıkan gazlar, küller ve lav akıntılarıyla dünya nefes almakta ve üzerindeki yolcular güneşin etrafında salimen seyahat ettirilmektedir. Bizi bu kadar tehlikeli bir gemide rahat yaşatan Yüce Allah’ımıza ne kadar şükretsek azdır.