TR EN

Dil Seçin

Ara

Farmakodinamik / İlaçlar Vücutta Ne Yapar?

Farmakodinamik / İlaçlar Vücutta Ne Yapar?

İlaçlar vücuda çeşitli yollardan verilebilmektedir. Sonuçta ilaçlar kana karışıp kanda belli bir konsantrasyona ulaşır ve vücudumuzdaki tüm hücrelere nüfuz ederler. İlaçların vücutta ne gibi etkilere sebep olduğu, farmakoloji bilimiyle uğraşan doktorlar tarafından “farmakodinamik” başlığı altında incelenir.

 

İlaçlar Ve Bedenimiz

Fakat yanlış anlaşılmasın her ilaç, vücudun her yerine gitmez. Beyin ve omurilik, “araknoid” denilen bir zarla kaplıdır ve bu zarın içindeki beyin, “beyin omurilik sıvısı”nın (BOS) içinde yüzer. Her ilaç bu zardan geçip BOS’a ulaşamaz. 

İlaç deyince aklımıza genellikle şurup ya da tabletler gelir. Bunlar sindirim sistemi yoluyla alınan ilaçlardır. Kana karışması zaman alır.

Kan damarına yerleştirilen bir kateterle ilaçları doğrudan kana verebiliriz. Ancak bu ilaçların kanın yapısıyla uyumlu olması ve damarlara zarar vermemesi gerekir.

Ayrıca ilacı kasların içine iğne ile verdiğimizde, oradan emilerek yavaş yavaş kana karışır.

İlaçlar, ciltten ve vücudun iç organlarının zarı olan “mukoza”dan da emilebilir ve bu yollarla da verilebilir. Sindirim sistemi tam gelişmemiş bebeklerde makattan uygulanan fitiller buna örnektir. Ağrılı hastaların ve kalp hastalarının kullandığı, cilde yapıştırılan bantlar da ciltten emilen ilaçlara örnek verilebilir.

Bunlardan başka akciğerlere de ilaç verilebilir.

Astımlıların kullandığı bronşları genişleten ilaçlar damlacık ya da toz şeklinde, nefes yoluyla akciğerlere çekilerek alınır. 

Bazen de vücudumuzun sadece bir bölgesine ilaç verilir. Mesela omuriliğin etrafındaki ince bir boşluk olan “epidural” alana lokal anestezik ilaçlar vererek bu bölgedeki sinirler uyuşturulur ve ameliyatların yapılması sağlanır.

Tüm bunlardan anladığımız, Rabbimiz vücudumuzu ilaçlarla müdahale edilebilecek bir yapıda ve sistemde yaratıp, ilaçların verilebilmesi için çok çeşitli yollar var etmiştir. İnsana verdiği akıl, ihtiyaç, merak gibi duygularla da tıp ilminin ilerlemesine yol açmış ve bunlarla hastalara şifa verip Şâfi olduğunu göstermiştir.

 

Peki Bu İlaçlar Kana Karıştıktan Sonra Neler Oluyor?

İlaçlar bitkilerden elde edilen ya da sentetik kimyasal maddelerdir.

Bunlar vücuda girdikten sonra birkaç yolla etki gösterirler. Bir kısmı vücuttaki kimyasal reaksiyonlara katılır ya da enzimler üzerinde etkiye sebep olurlar. Mesela aspirin, vücuttaki “prostoglandin sentetaz” enzimini durdurmaya, vücuttaki aşırı savunma reaksiyonunu yavaşlatmaya sebep olur.

Bazı ilaçlar ise hücrelerdeki “reseptör” denilen algılayıcılara bağlanarak etki gösterirler. Bu reseptörler protein yapısındadırlar. Hücrenin zarında ya da içinde bulunurlar. Bunlara molekülleri ve ilaçları tanıma ve bağlanma özelliği verilmiştir. İlaç bu reseptöre bağlanınca kapının kilidinin açılması gibi çeşitli kimyasal olaylar tetiklenir. Bazı ilaçlar da bu reseptörlere bağlanarak adeta zincirleme reaksiyonları kilitler ve bu reaksiyonların yavaşlamasına ve engellenmesine sebep olurlar.

Yüksek tansiyon hastalarının kullandığı bazı ilaçlar vücuttaki beta reseptörlerine bağlanarak kilitleme görevi yaparlar. Bazı tansiyon ilaçları ise kalsiyum kanalı denilen yolu kapatarak fayda sağlamış olurlar.

Evet vücudumuzda sayısız reseptör yaratılmış ve çalıştırılır. Vücudumuzu tanıdıkça, bilim insanları önce bu reseptörleri keşfettiler. Sonra da bu reseptörleri etkileyen ilaçları keşfederek tedavi yöntemleri buldular. Günümüzde ise teknik imkânların artmasıyla bu keşifler daha da hızlandı.

Bir de antibiyotikler vardır. Bunlar vücuda giren yabancı mikroorganizmaların öldürülmesi ve çoğalmasını önleme görevi görürler.

 

Ya İstenmeyen Yan Etkiler?

Aslında ilaçlar düşük dozda verilen birer zehirdirler. Bunun için mutlaka kontrollü verilmesi gerekir. Yüksek dozlarda verildiğinde ise ciddi hastalıklara ve hatta ölüme yol açarlar. İlaçlar, dozunda verilmiş olsa dahi bazen istenmeyen yan etkileri görülebilir. Yani ilaçların vücutta başlattığı reaksiyonlar, bizim istediğimiz etkiyi yapması yanında istenmeyen reaksiyonlara da sebep olabilir.

Mesela kuvvetli ağrı kesici olarak kullanılan morfinin, sinir sisteminde mü, kappa, delta olarak adlandırılan ve morfini tanıyan özel reseptörleri vardır. Morfin verildiğinde bu reseptörlerin hepsine bağlanır. Mü reseptörü ağrı kesici etkiyi başlatır. Diğer reseptörler ise morfinin solunumu yavaşlatma, uyku verme gibi istenmeyen etkilerine sebep olur.

Evet, bize maddelerin reaksiyonlarıyla çalışan bir vücut veren Allah (cc.), bu bedenin işleyişini anlayacak, maddeleri tanıyıp kullanacak akıl da vermiş. Hem bu aklı vermiş ki, hastalandığımızda tedavi olalım, ilaç kullanalım ama şifayı cansız, şuursuz maddelerden değil Allah’tan bilelim. Ve İbrahim Peygamber gibi “Hastalandığımda da O bana şifa verir” diyebilelim…

 

Kaynaklar:

1. ashp.org/Introduction to Pharmacokinetics and Pharmacodynamics

2. Chantal Csajka, Davide Verotta. Pharmacokinetic–Pharmacodynamic Modelling: History and Perspectives. Journal of Pharmacokinetics and Pharmacodynamics

3. Ferrante FM. Principles of opioid pharmacotherapy: practical implications of basic mechanisms. J Pain Symptom Management

 

 

spot

“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, bana yediren ve içirendir. Hastalandığımda da O bana şifa verir. O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır. O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.” (Şuarâ Suresi, 78-82)