TR EN

Dil Seçin

Ara

Zulüm, Kısmak İstediği Sesi Nârâ Yapar

Ortadoğu, yüzyıllardır çetin sınavların yaşandığı hareketli ve bereketli bir yer... Şimdilerde hepten öyle.

 

Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar.

         - M. Selâhaddin Şimşek (1954-1994)

 

Ortadoğu, yüzyıllardır çetin sınavların yaşandığı hareketli ve bereketli bir yer... Şimdilerde hepten öyle.

İlk medeniyetin mimarları olan peygamberlerin çıktığı bu mübarek topraklar, rahat değil, fokur fokur kaynıyor. Bir doğum öncesinin sancıları yaşanıyor sanki. Osmanlı’nın terk ettiği topraklar hiç kimseye yar olmuyor. Ama orada olanlar oluyor, analar babalar kan ağlıyor. Kalbimiz ağlıyor.

Kalp nasılsa, vücut da öyledir. Buraları bütün bir insanlığın kalbi. Kalbimiz hasta, hem de çok hasta. Biz de hastayız ve de yastayız.

Hergün ama hergün karşımızda hiç bitmeyen bir insanlık faciası yaşanıyor. Kardeşlerimiz katlediliyor. Susalım mı? Bir mü’min yüreğinin duâsı da yok mu? Olmasın mı? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil mi? Susalım mı?..

Ne desin daha gençliğini yaşayamayan, çocukluğunu hiç yaşayamayan bu insanlar daha ne desin, ne söylesinler...

Filistinli şair; “Çatışma ortamında, çocuklar adam doğar” diyor. O çocukların çocukluğuna yazık…

Anlık fotoğraflar, anlık haberler, vahşetin boyutlarını anlatmakta yetersiz. Bir ânı dondurup gösteriyor o kadar. Oysa acı çok derin. Ateş düştüğü yeri fotoğraftaki gibi yakmıyor…

Bazıları için, ölenlerin durumu sadece haberlerdeki rakamlardan ibaret. Halbuki bir insan, bir kâinat demek. Şehit düşenlerin içinde, bir yakınımız, bir sevdiğimiz ya da kendi öz evlâdımız olsaydı, tepkimiz böyle mi kalırdı? Duâlar bu kadar isteksiz mi olurdu? Oysa onlar bizim mü’min kardeşlerimiz değil mi? Onlarla bizi sımsıkı bağlayan bağlarımız var: Rabbimiz bir, Kitabımız bir, Peygamberimiz, tarihimiz bir… Kardeş kardeşe uzak olur mu?

Kameralar, bir babanın kucağında evlâdının cesedini taşırken yüzündeki acıyı gösterdiğinde, insaniyeti ölmemiş hangi yürekten bir çığlık yükselmez ki? Çığlık, çığlığa eklenmez mi?

Mü’min kalplerden yükselen her çığlık, bir çığ olup akacak oralara, hedefine ulaşacak İnşaallah. Gözyaşlarımız dua ve gayret olup akacak, bir sel olup çağlayacak. O kurak topraklara, zalimlerin taşlaşmış yüreklerine de çarpacak inşaallah.

Ey Filistin, ey Kudüs, ey Gazze! Hz. Peygamberimin (asm.) ayak bastığı ve oradan Mirac’a yükseldiği mübarek belde...

Şimdi orada insanlık öldüyse mezarı Filistin olsun. Kudüs de mezar taşı…

Biz duâya devam edeceğiz, tâ ki o duânın vakti kaza oluncaya kadar.

Birlikte duâlar edelim. Biz bir ve berabersek, et ve tırnak gibiysek eğer, Rabbimizin rızası da rahmeti de bizimledir... Netice bize ait değil... Rabbimiz! Gazzeli, Filistinli ve dünyanın her yerindeki Müslüman kardeşlerimizi muhafaza ve muzaffer eyle. Sızlayan ve inleyen gönüllerin, gözyaşı döken gözlerin duâsını ve çalışmalarını bereketlendir. Rabbimiz! Düşmanlarımızı kahruperişan eyle. İslâm’ı ve Müslümanları her yerde Azîz isminle izzetlendir. Baştaki başlara akıl ve kalplere iman nasip et. Âmin.

Bütün bu yaşadıklarımızın bir güzel tarafı da yok değil. Bütün Müslümanların aynı duygularda, aynı gaye ve duâlarda birleşmesi çok önemli… İnşaallah imandaki, tevhiddeki, kıbledeki, duâlardaki, duygulardaki bu birliktelik, aradaki mesafeleri ve engelleri yok edip, hasretini çektiğimiz bütün Müslümanların yekvücut olduğu günleri yakın edecek. Umudumuz ve duâmız bu. Allah (cc.) her şeye kâdir.