TR EN

Dil Seçin

Ara

Testinin İçinde Ne Varsa, Dışarıya O Sızar

“Testinin içinde ne varsa, dışarıya o sızar.” demiş Hz. Mevlana. İçinde kirli su bulunan bir testinin temiz su sızdırması beklenemez o halde. Yine içinde olan şey aynı kaldığı müddetçe bir testinin renginin, boyutunun veya kulp yerinin değiştirilmesi gibi görüntüye dair değişiklikler bu testiden dışarıya sızanı değiştirmeyecektir.

Testi metaforundan yola çıkarak insan için de benzer şeyleri söylememiz mümkün aslında. İnsanın söz ve davranışları, iç dünyasını oluşturan değerlerin bir yansıması değil midir?

İnsanın varlık içinde müstesna bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Bu da onun vahye muhatap olmasından, başıboş bırakılmayıp vahiy rehberliğinde terbiye ediliyor olmasından kaynaklamaktadır. Ki insan kim olduğunu ve yaratılış amacını öğrensin, iç dünyasını bu kadim değerlerle donatsın, böylece ondan insana yakışan söz ve davranışlar sadır olabilsin. Bu değerlerin içselleştirilmiş olması ayrıca önemli. Çünkü aile ve diğer toplumsal kurumlar eliyle veya hukuki düzenlemelerle birtakım değerlerin benimsetilmeye ve korunmaya çalışılması bir yere kadar işlev görecektir. Oysa insan iman nokta-i nazarından hayata bakabildiği ölçüde sorumluluğunu idrak edecek bir varlıktır.

Günümüzde ise hemen her fırsatta kendini gerçekleştirme hedefine koşan özgür birey vurgusu yapılmak suretiyle insanın sorumluluk duygusu törpülenmektedir. Diğer yandan da insanın sorumsuzca davranmasından kaynaklanan onca sorunla boğuşulmaktadır. Bireysel plandaki psikolojik sorunlardan, aile ölçeğinde yaşanan şiddet, boşanmalardaki artış ve cinayet vakalarına; ülkelerin siyasi ve ekonomik sorunlarından, küreselleşen dünyamızda yüzleşmek durumunda kaldığımız çevre sorunları, savaşlar, mülteci krizlerine kadar birbirinden bağımsız görünen problem alanları aslında dönüp dolaşıp “sorumluluğunu unutan veya unutturulan insan sorunu”na dayanıyor.

Heva, heves, bencillik ve menfaatperestlikle inşa olmuş iç dünyalarından huzur, kardeşlik, esenlik, barış duygularının sadır olması ve insani değerler üzerinde yükselen bir toplum yapısının kurulması imkânı var mıdır?

O halde ihtiyacımız olan şey, insana daha bütüncül bir bakış açısıyla bakılması ve fıtrat üzere/sorumluluğunun bilincinde olan bir insan profilinin hayata geçirilmesidir. Çünkü savunulan değerler ne kadar güzel ve ulvi olursa olsun hayata geçirilmedikçe, güzel bir temsille hayatın içinde ve ilişkilerde yaşatılmadıkça kendilerinden beklenen güzel neticeyi vermeyeceklerdir.

“Testinin içinde ne varsa, dışarıya o sızar.” demiştik. Bizim söz ve davranış olarak sızdırdıklarımız bize dair ne söylüyor? Hangi değerlerin temsilciliğini yapıyoruz? Mesela iman nazarından baktığımızda insanı üstün kılan tek değerin takva olduğunu söylerken, iletişim aracı olarak bize hizmet etmesi gereken cep telefonun markası veya bir üst model olması ile başkalarına karşı müstağni tavırlara girmenin izahı var mıdır?

Kendisini tanımayan bedevinin “Bu kavmin efendisi kimdir?” sorusuna “Bu kavmin efendisi onlara hizmet edendir.” diyerek cevap veren bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu söylerken, mevki makam emanetini yüklenir yüklenmez kendisine hizmet hürmet gösterilmesi, bundan böyle ayrıcalıklı davranılması gibi beklentilere girilmesine ne demeli?

Yine “Allah’ı tanıyan ve itaat eden, zindanda da olsa bahtiyardır… O’nu unutan sarayda da olsa, zindandandır, bedbahttır.” gibi sözler bir şekilde yüreğimize dokunmuşken, bugünün bilmem kaç metre kare evlerinde aile fertlerinin, hayatı birbirlerine zindan etmesinden mustarip olmamız zihinsel bir savruluş halinin göstergesi değil midir?

Netice-i kelam; kendi gerçeklerimizle yüzleşmemiz gereği var ve bunun yolu kendimize dönmek ve sorgulamaktan geçiyor. Modern paradigma ile formatlanmış zihin dünyamızın yeniden kadim medeniyet kodlarımızla inşa edilmesi atılacak ilk adım olabilir mesela. O zaman dış dünyadaki zorlama değişimler değil, iç dinamiklerin harekete geçirilmesiyle sağlam bir zihniyet inşasının asıl dönüşüm demek olduğunu daha iyi anlayacağız. Birlik, beraberlik, kardeşlik, barış, adalet, esenlik ve selâmeti esas alan bir tasavvura sahip olan fertlerin inşa ettikleri dünyanın, bu evrensel değerlerin vücut bulduğu bir dünya olması çok daha imkân dâhilindedir. Çünkü en başta ifade etmiştik: “Testinin içinde ne varsa, dışarıya o sızar.”