TR EN

Dil Seçin

Ara

Evladım Bu Kuşu Kim Boyadı?

“Evladım bu kuşu kim boyadı?” sorusu kâinatın yaratıcısını hatırlatan, kâinat kitabının yazanını tanımaya götüren bir sorudur.

 

İngiltere’de sosyoloji doktorası yapmış Ali Mermer ağabeyimiz var. Şu an ABD’de hizmetine devam ediyor. Kendisinden şöyle bir hadise dinlemiştim:

Ali Bey bir gün İstanbul’da belediye otobüsünde gidiyormuş. Bir durakta baba ve oğlu otobüse binmişler. Çocuk 12-13 yaşlarındaymış ve elinde de kafes içerisinde bir muhabbet kuşu varmış. Ali Bey çocuğa bir soru sormak istemiş ve “Sen ressam mısın?” diye sormuş. 

Çocuk: “Hayır değilim” cevabını vermiş.

Bu arada çocuğun babası ise huysuzlanıp araya girerek “benim oğlum okuyor; ne ressamlığı..” gibi sözlerle konuyu kapatmak istemiş…

Fakat Ali Bey aldırış etmeden sormaya devam etmiş ve çocuğa “Ressam değilsin; peki bu kuşu böyle kim boyadı?” diye sormuş. Hiç düşünmediği, belki de düşündürülmediği bu soru karşısında çocuk şaşkına dönmüş ve cevap verememiş.

Çocuğun babası ise çocuğu alıp alelacele çekeleye çekeleye ilk durakta otobüsten indirmiş. Bu soruyu anlama gayretine hiç girmeden çocuğu alıp gitmiş. Böylece çocuğu kendi dünya görüşüne hapsedip onu özgür(!) yetiştirme konusunda görevini çok iyi yapmış.

Eğer Ali Bey öylesine malayani sorular sorsaydı “Bu kuşun cinsi ne? Bu kuş ne yer? Bu kuş kaç lira?..” deseydi, belki o baba çocuğunu çekiştirip götürmek bir yana, çocuğunu cevap vermeye teşvik edecekti.

Oysa, “Evladım bu kuşu kim boyadı?” sorusu kâinatın yaratıcısını hatırlatan, kâinat kitabının yazanını tanımaya götüren bir soru olduğu için o güzel yavrumuz bu haksız engellemeye maruz kaldı.

Şimdi hayal edelim ki, önümüzde bir tablo var. Tabloda bir ev, onun yanında ağaçlar var ve şirin bir derecik akıyor… Bize bu tablodaki herşey, malzemeleri hakkındaki herşey anlatılıyor. O malzemelerin bütün fiziksel, kimyasal yapısı, nerede ve nasıl üretildiği, hammaddeleri vs anlatılıyor. Fakat o tablonun mahir bir ressam tarafından yapıldığı es geçiliyor; o sanatkârın tanınması istenilmiyor ve o sanatkâr yok farzediliyor.

İşte bütün eğitim hayatımız boyunca bize bu öğretilir. Sormamızı istedikleri sorularla hayata bakmamız belletilir. Batı etkisindeki bütün eğitim sistemlerinin temeli budur. Fakat bir medeniyetin üzerine bina edildiği bu fikirler o kadar zayıf ve temelsizdir ki, onu yerlebir etmeye bir soru yeter:

“Bu kuşu kim boyadı?”

Ne dersiniz, o baba yıkılan dünya görüşünün altında kalmamak için mi öyle alel acele kaçtı acaba?