Kulluğun bir amacı da davranışlardaki kaliteyi yakalamak değil mi? Ruh dünyamızın kalitesinin davranışlarımıza yansıması nasıl tezahür eder?
Kalite; satın aldığımız bir eşyanın ya da hizmetin, nasıl faydalı olduğu ile ilgili bildiklerimizle hükmettiğimiz bir olgudur. Yaşantımızın her yönüyle ilgili olduğunu pek fark etmeyiz aslında. İnsan unsurunun var olduğu tüm işlerde ve işlevsellikte kalitenin yer aldığını önemsemeyiz pek, ama her şeyde kaliteyi ve onun faydalarını görmek mümkündür.
Arkadaşımla, Karaköy’de salaş bir restoranda balık ziyafeti esnasında, sistemsizliğin kendinde ve iç dünyasında boşluk oluşturduğunu, yaptığı işten keyif almadığını tartşırken, bir çözümün gerektiğini konuşuyorduk. Sistemsizliğin getirmiş olduğu bıkkınlığın çaresi olarak okuduğu bir eserden etkilendiğini ifade etti. Ben de işin yapılması esnasında insanın keyif alması gerektiğini söyledim. Bana Bediüzzaman’ın yazmış olduğu İhlâs Risalesindeki dört prensibin, sanki bu sistemsizliğin çıkış kapısı olabileceğinden bahsedince, kitabın yanında olup olmadığını sordum. Kitabı çıkarıp okumaya başladık. Daha birinci prensibin başlığını okuması ile (Amelinizde rıza-yı ilahi olmalı.) ikimizin de düşünce dünyasında bazı açılımlar oluştu. Nasıl mı? Kalite ile rıza-yı ilahi arasındaki ve kulluk arasındaki bağı düşündük.
Nasıl bir ilişki olduğu hakkında düşüncelerim birbiri ardına gelmeye başladı. O yüzden ana tema, ‘kalite’ ve ‘rıza-yı İlahi’ olarak kafamızda belirdi. Dünyevi ve uhrevi tüm işlerimizde ne kadar önem arz ettiğini bir anda fark etmiş olduk. Hepimizin yabana atmaması gereken, ama çoğu zaman önemsemediğimiz konulardan birisidir ‘kalite yönetimi.’
Amerika ve Avrupa kıta topluluğu kendi içlerinde bu konuda inanılmaz çalışma içindeler. Konu ile ilgili olarak biraz internet sayfalarını karıştırdığınızda hemen konunun önemini anlarsınız. İnternet ortamında ve ilmi yayınlarda ciddi çalışmalar var. Ayrıca dergi, kitap ve broşür gibi muhtelif tarzda basın yayın dokümanlarına ulaşmak ise çok kolay. Tüm çalışmalar ortak bir dil geliştirmeye yönelik.
Tüm dünyanın kabul ettiği Kalite Yönetim Sistemlerinden birkaçı ise; ISO 200, JCI, EFQM, MALCOLM BALDRIDGE’tir. Aslında bu sistemler, insan odaklı bir yaklaşım içindeler. Kantiteyi kalitatif hale sokmak için çaba gösteriyorlar. Tüm odaklanma bunun üzerine. Özellikle eğitimde, sağlıkta, imalatta, üretimde ve bir çok alanda karşımıza çıkmakta.
EFQM (Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı), Avrupa odaklı mükemmellik modelidir. Başarı, sürekli olarak “değer üretebilmektir.” Başarı, hem “Doğru işin yapılması” (strateji), hem de “İşin doğru yapılması” (Toplam Kalite Yönetimi) ile mükemmelliğe ulaşır. Buradan da anlaşılacağı gibi, devamlı ve sürekli başarılı olmak için standartlara uymak gerekiyor. Kantitatif verilerle kalitatif bir anlayış için gerekli. Tüm bunlar ‘kaliteyi nasıl yakalarız ve devam ettiririz’ noktasında geliştirilmiş ana yönetim sistemleri. Peki, bunların beklentisi veya kuralları, ya da ortak diller var mı?
Evet var: -Performans, -Güvenilirlik, -Uygunluk, -Dayanıklılık, -Nitelikli özellikler, -Estetik, -Devamlılık, -Takip edilebilirlik, -Etkinlik, -Verimlilik gibi. Bunlar artırılabilir belki, ama temel olarak bu kavramlara herkesin katılımını sağlamak, sürekli iyileştirme yolu ile uygun fayda elde etme, esas olgudur. Bunun için standartlaşmaya gidilmesi ana prensiptir. Buradan yola çıkarak kalitenin, inancın ve kulluğun temellerinden biri olduğunu anlatmak istiyorum.
İhlâs Risalesinin ilk cümlelerini birlikte okuyalım: “Bu dünyada, hususen uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevi, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlâstır. Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.”1
Risaleyi, uhrevi anlamda, yani mana âlemi ya da bilinmeyen âlemin gözü ile okuduğunuzda bu pencerenin size açılması zor. Dünyevi anlamda, bilinen ve şahit olunan âlemlerin gözü ile okumaya başladığınızda pencereler açılmaya başlıyor. Neden böyle tasvir ediyorum; aslında her iki âlem de aynı mühür ve kanunlarla işliyor ve aynı anahtarlar ile açılıyor.
“Amelimizde rıza-yı ilahi olmalı.” yani ihlâs olmalı. Peki, ihlâs bizi nereye taşıyor? Allah’ın rızasını almaya. Peki, onun rızasını nasıl almamız gerekiyor? İşte burada Allah’ın memnun olduğu ölçüler devreye giriyor. Yani her şeyde olduğu gibi Allah’ın da memnun olacağı fiiller. Onun isim ve sıfatlarında gizlenmiş, insanın ruhunda, kalbinde, aklında, düşüncelerinde, hayallerinde ve bedeninde açığa çıkmasını istediği ölçüler. Peki, bu ölçüler, modern anlamda ya da dünyevi anlamda benimsenen standartlarla örtüşür mü? Bizce evet.
Standart dediğiniz şey ise kalitenin birinci noktası ya da çıkış noktası değil midir zaten?
Herkesin katılımını sağlamak, sürekli iyileştirme yolunu benimsemek, uygun değer fayda sağlamak. Bundan daha açık bir kalite anlayışı yoktur sanırım. İhlâs Risalesinden yaptığımız alıntıyı yeniden bu gözle okumaya devam edelim:
İhlâs=Allahın rızası=ölçüler=standartlar=kalite.
1. Mühim bir esas: Dünyevi meşgalelerde üzerinde durulması gereken temel prensipler, asıl yöntemler, herkesin aynı standardı uygulamasındaki eşit kurallar.
2. Makbul bir şefaatçi: Yaptığınız işlerde kaliteyi yakaladığınızda önemli bir referans, size kol kanat geren geçmişiniz.
3. Makbul bir dua: Yaptığınız işlerde ameli ya da fiili başarı.
4. Safi bir ubudiyet: Sonuçta kaliteyi yakaladığınız için saf ve cüruftan uzaklaştırılmış bir kulluk.
5. En kuvvetli bir dayanak noktası: Hata yapıldığında ölçülebilir, tartılabilir, konumlandırılabilir bilgi ve becerilere sahip olma, data havuzunun oluşması.
6. Büyük bir kuvvet: Hata unsuru taşıyanlara önlem alınması ‘önlenebilir kusur’
haline getirme, doğruları göstermede ya da benimsetmede eldeki var olan ortak kriterler,
7. En kerametli bir vesile-i makasıd: Özellikle maddi ve manevi âlemde başarılı olmak ve bir seviyeye ulaşmadaki hedef tayini, maksat.
8. En yüksek bir haslet: Bu standartlara ve bu kaliteye uyanlardaki en güzel hal ve tavırlar; örnek: Efendimiz (asm.).
9. En kısa tariki hakikat: Ulaşmamız gereken maddi ve manevi âlemlerde ya da işlerde en kısa yol.
İhlâs’ın temel taşı, her şeyi Allah rızası için ve Onun beğendiği şekilde yapmak. Tüm sıfat ve isimlerinde gizli olan ihlas ölçülerini açığa çıkararak, belli bir sıralamada ve standartta yapmak, yani modern deyimle belli bir kalitede yapmak. Ve o kalitenin sürdürülebilir olmasını, takip edilebilir olmasını ve sistematiği içinde herkese yönelik olmasını da sağlamak.
Anlatmak istediğim ve kendi nefsime de aynı şeyleri telkin ettiğim hadise şu: kalite olgusu aslında bizim temel inancımızda da var. Maddi âlemin bakış tarzı ile bakıldığında kalite olarak önümüze konan kriterler, Allah’ın rızasına ulaşmadaki yolun kriterlerini bir nebze olsun bize göstermiş oluyorlar. Bunları uygulamak ana hedefimiz olmalı. Hem davranışlarınızda kalitatif olacaksınız, yakalayacaksınız, hem de her yaptığınız işte rıza-yı İlahi adına yapma niyetinde olduğunuzdan, uhrevi açıdan da kazanımda olacaksınız. Bu çok güzel bir şey.
Kaynak:
1. Risale-i Nur, İhlâs Risalesi