TR EN

Dil Seçin

Ara

Varlıklardaki Eşsiz Uyum Ne Kadar Mükemmel Tıpkı Bir Şiir Gibi…

Penceremin müsaade ettiği kadar bir akasya ağacını seyrediyorum oturduğum yerden. Baştan ayağa çiçeğe durmuş üç dört metre boyundaki ağaç. Beyazlar içinde... Kırık beyaz rengindeki çiçeklerin mest edici kokusu burnuma kadar geliyor. Gözümü kapatıp içine çekiyorum bu tabii, güzel kokuyu.

Penceremin müsaade ettiği kadar bir akasya ağacını seyrediyorum oturduğum yerden. Baştan ayağa çiçeğe durmuş üç dört metre boyundaki ağaç. Beyazlar içinde... Kırık beyaz rengindeki çiçeklerin mest edici kokusu burnuma kadar geliyor. Gözümü kapatıp içine çekiyorum bu tabii, güzel kokuyu.

Ağacın yaprakları dalların kaldırabileceği büyüklükte. Yapraklar yeşil. Başka bir renkte de olabilirdi. Tüm yapraklar siyah olsaydı dünyada manzara nasıl olurdu acaba? Kimse ormana girmeye cesaret etmezdi, etrafı seyretmek, kırlarda gezinmek ıstırap verirdi belki de. Yaprağın rengi, yüzlerce renk tonları arasından seçilmiş. Seçilen renk, ruhu dinlendiriyor, teskin ediyor. Dirilişin anısını, yaşama hevesini canlı tutuyor. Bir irade bu rengi eskilerin deyişiyle kasd-ı mahsusa ile, yani kasıtlı olarak seçmiştir.

Ağacın üstünde türünü bilmediğim kuşlar uçuşuyor. Bazen alçalıp ağaca konuyorlar. Dallar arasında bir telaş, bir kıpırdanma… Kuş cıvıltıları yaprak hışıltılarına karışıyor. Tabiî, kulağı tırmalamayan nağmeler odayı dolduruyor. Bu ahenkli musiki günlerce sürsün istiyorum. Bu hışıltılar, kuş ötüşü olmasaydı kâinatın sessizliği bizi sağır ederdi. Kulaklarımız sesleri unuturdu. Ağaçla yaprak, yaprakla renk, renkle çiçek, çiçekle kuş, kuşla cıvıltı arasındaki uyum ne kadar da mükemmel. Tıpkı bir şiir gibi…

Bu akasya ağacı herhangi bir mevsimde değil baharda çiçek açmış, kuşlar baharda çıkıp gelmiş. Ağaçlar yaprak dökünce bunca kuş nereye gider acaba? Ağaç avuç kadar kuşa sığınak olmuş.

Ağacın üstünde gökyüzü... Direksiz, masmavi ve ferah... Basık ve boğucu değil. Rengi iç açıcı ve derin… Bu derinlik yıldızlarla, gezegenlerle süslenmiş. Yıldızların ışıltısı gecenin sükûnetini bozmuyor, dinlendirici olma vasfına halel getirmiyor.

Gökyüzü gündüzleri de koyu bir renk tonunda olsaydı dışarısı, evlerin içi hep loş olurdu. Gökyüzünde bulutlar pamuk şekeri gibi dağılmış. Sessizce, rahatsızlık vermeden akıp gidiyorlar.

Ağaçla yaprak, yaprakla renk, renkle çiçek, çiçekle kuş, kuşla cıvıltı, gökyüzü ile bulut, gece ile yıldız arasındaki uyum ne kadar da eşsiz. Tıpkı bir şiir gibi… Bir şiir, bir mısra şairsiz olabilir mi? Elbette ağaç, kuş, cıvıltı ile gökyüzü, bulut, gece arasındaki şiirsel uyum da bu uyumu kurup devam ettireni gösteriyor ve tanıtıyor.