Kur’an’ın nazil oluşunun 1400 yılını kutlarken hiç şüphesiz en önemli bir meselemiz, Kur’an’ın getirdiği mesajları hayatımıza nasıl taşıyacağımızdır. Elbette rahmeti ve hikmetiyle Kur’an’ı elçisi vasıtasıyla bize gönderen Rabbimiz, yine rahmeti ve hikmetiyle Kur’an’ı hayatımıza taşımanın en güzel şeklini, bizzat en güzel kulunun ve en yüce elçisinin hayatıyla ve sözleriyle bizlere göstermiştir.
Bu yazımızda Kur’an ve Peygamber Efendimiz arasındaki o kopmaz bağları inceleyen, mercek altına alan bir kitaba değineceğiz. Bu çalışma, Kur’an’ın hedeflediği insan modelini ortaya koyarken, Efendimizin hayatında da bu amacın nasıl uygulanarak gösterildiğine dikkat çekiyor. Ve böylece bizlere, Peygamber Efendimizi anlamayı, daha iyi tanımayı, söz ve hareketlerinin ardındaki manaları daha iyi kavramayı sağlıyor.
Ayrıca Kur’an’ı yaşama azminde olanlara yeni bir heyecan yaşatıyor.
…
Yerlerin ve göklerin beklediği vakit gelmişti. Güneşin şahit olmayı arzuladığı güne, kamerin aydınlatmayı arzu ettiği geceye erişmişti dünya. Hz. Peygamber’in (sav) Yüce Allah tarafından elçi olarak gönderileceği ve ilahi rahmetin kullara onunla ihsan olunacağı gün gelmişti.
‘Ramazan Ayı’nın onbeşini, onaltısına bağlayan geceydi. Allah’ın son Peygamberi, Hira Dağı’nda mağaradaydı. Cebrail’i gördü, Melek Cebrail, Allah’ın dört büyük meleğinden birisiydi ve vahiy meleğiydi.
Cebrail, atlastan bir kap içinde bir kitapla gelmişti Peygamber Efendimize ve:
“Oku!” dedi.
Peygamber aleyhisselam:
“Ben okuma bilmem!” diye cevap verdi. Melek Cebrail, Peygamber aleyhisselama sarılıp nefesi kesilinceye kadar sıktı. Öyle ki, Resulullah bir an için öleceğini sandı. Sonra bıraktı ve tekrar:
“Oku!” dedi.
Peygamber aleyhisselam yine:
“Ben, okuma bilmem!” dedi.
Melek, Peygamber aleyhisselama tekrar sarılarak sıktı. Resulullah’ın nefesi kesildi. Sonra yine bıraktı ve bir daha:
“Oku!” dedi.
Peygamber aleyhisselam bu sefer: “Neyi okuyayım!” diye sordu.
Bu soru üzerine Melek Cebrail, Kur’an’ın şu ayetlerini vahyetti:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O Rabbin ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Çünkü Rabbinin lütuf ve cömertliği sonsuzdur. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediklerini öğreten O’dur.” (Alâk Suresi, 1-5)
Ve vahiy meleği Cebrail ayrılıp gitti. Peygamber aleyhisselama vahyedilen ayetler, kalbine yazılmıştı adeta. Mağaradan ayrılıp Hira Dağı’nın ortasına geldiği zaman, gökten bir ses işitti:
“Yâ Muhammed! Sen, Allah’ın Resulüsün! Ben, Cebrail’im!”
Peygamber aleyhisselam, başını kaldırıp bakınca, Cebrail’i, ayaklarını göğün ufkuna basmış bir insan suretinde gördü!
“Yâ Muhammed! Sen, Allah’ın Resulüsün! Ben, Cebrail’im!” diyordu tekrar.
Peygamber aleyhisselam, durdu. Ne bir adım ilerleyebiliyor, ne de gerileyebiliyordu.
Yüzünü göğün ufuklarından başka taraflara çevirdi. Fakat ne tarafa baksa onu görüyordu.
Onun sesi, Peygamber aleyhisselama kâh gökten, kâh ağaçtan, kâh dağdan geliyordu.
...
Bu sesi, ömrünün kalan 23 senesinde de duyacaktı Yüce Peygamber. Çünkü O (sav) Allah’ın elçisi olarak seçtiği temiz, seçkin ve şerefli peygamberiydi.
Allah’ın her yarattığında olduğu gibi, insanları yaratmasında da hikmeti vardı. İşte bu hikmeti gerçekleştirmek için görevlendirilen en son ve en büyük peygamber Hz. Muhammed (sav) Efendimizdi.
Bu, ağırlığı kadar şerefli olan görev zordu. Fakat yâri ve yardımcısı Allah olan için zor yoktu. Yaşadığı zamandan kıyamete kadar gelecek bütün insanlara rehberlik etmek, örneklik etmek, hayatın her anında ve alanında en doğruyu, Allah’ın razı olduğunu göstermek gibi büyük bir vazife idi bu. İnsanları başıboşluktan, sahipsizlikten, hamisizlikten, küfür karanlıklarından kurtarmak için; imanın nurunu, aydınlığını, insanın ve kainatın yaratıcısını ve anlamını bildirmek için; “güzel ahlakı tamamlamak” için seçilen dosdoğru, şaşmaz, korkmaz, gayretli ve şefkat dolu bir elçiydi O (asm). Bu görevler büyüktü, çok büyük ve zordu. Fakat yol göstereni Allah olan için zor yoktu.
İşte bu yüzden Efendimiz, daima Allah’ın gözetiminde idi. Efendimizin kendi mübarek lisanıyla buyurduğu gibi:
“Rabbim beni edeplendirdi. Beni güzelce terbiye etti.” (İbni Teymiye, Mecmuu’I-Fetava, c. 18, s.375)
Bu terbiye bir yönüyle bütün insanlık içindi. Allah (cc) bütün kulları için, bütün işlerinde örnek alacakları bir model, bir örnek olarak Peygamberimizi terbiye etti. O benzersiz, sonsuz rahmetini böylece göstermeyi dilemişti. O eşsiz kelamını, o yetişilmez yücelikteki Elçisine bir hayat programı olarak bildirdi.
...
Rabbimiz, Kur’an-ı Hâkim’inde “...Allah’ın Elçisinde size güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 21) buyurarak, dikkatimizi Efendimizin hayatına, yaşadıklarına çekmiştir. Ne güzel ki, Efendimizin o seçkin dostları ve sonra gelen dikkatli âlimler, Onun hayatını en ince ayrıntısına kaydetmiş ve muhafaza etmiştir. Hatta insanlık tarihinde başka hiçbir insanın hayatı, bu kadar incelenip muhafaza edilmemiştir.
En aşikâr bir gerçektir ki, Peygamber Efendimiz, Allah’ın en güzel kulu ve elçisidir. Allah nazarında en sevgili kulu da, Efendimize en çok benzeyendir. Bizler, yaşayışımızla Efendimize benzedikçe, Rabbimizin rahmetine yaklaşıyoruz. Onun sünneti dünya cennetidir. O cennete dünyada giren, ahretini de kurtarır.
Evet, Cenab-ı Hakk’a iman eden, elbette Ona itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, şüphesiz, Allah’ın Habibi’nin gösterdiği ve takip ettiği yoldur. Elbette O en güzel örnek olan Elçiye benzemek, Ona ittiba etmek için Onu tanımak şarttır.
Bu amaçla pek çok güzel eserler yazılmıştır. Bunlardan birisi de Ağustos 2010’da “Hazreti Peygamberin Düşünce Davranış Konuşma Atlası, 114 Kod” ismiyle yayınlandı. Efendimizi tanıma yolunda büyük kolaylık sağlayacak bu orijinal çalışma Prof. Dr. Ali Akyüz tarafından hazırlandı. 20 yıllık uzun ve sabırlı bir gayretin mahsulü olan bu çalışma, Efendimizin söz ve davranışlarının geri planını bizlere gösteriyor. Bu çalışmada, Kur’an’ın nazil olmaya başlamasından, son ayetinin inzaline kadar gelen ayetlerde, Âlemlerin Rabbinin, görevlendirdiği elçisine her an, her yerde, hayatın her alanıyla ilgili verdiği emirler, nehiyler ve bildirmesi için vahyedilen kelimeler tek tek ele alınmış.
Bu emir ve nehiy (yasaklama) kelimeleri, aynı zamanda O Şanlı Elçinin, sözlerinin, davranışlarının ve düşüncelerinin de geri planını oluşturmaktadır. Bir anlamda bu kelimeler hem Allah’ın Elçisini anlamak, hem de Onun gibi olmak için birer “kod” şeklinde ele alınmış bu eserde.
Şöyle diyor Prof. Dr. Ali Akyüz:
“Günlük hayatta yaklaşık 500-600 kelimeyle konuşan günümüz insanının bilgi ve kabiliyetine mukabil (Hz. Peygambere nispet edilen dinî literatür; kitap ve sünnet verilerinin kelimeleri sayıldığında) binlerce kelimeyle konuşan ve yazdıran Nebi’nin (as) zeka, kabiliyet ve bilgi birikimi hayret vericidir. Aynı ölçekte hayret verici olan bir başka mesele de, “...onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık!” ifadelerine uygun olarak, Onun getirdiği dini ve öğretileri öğrenmek, iddia edilenin ve vakıanın aksine çok kolaydır... Zira Hz. Peygamberin bu engin öğretisinin, davranış ve sözlerine yansıyan kelimelerini 100 küsur kelimeyle kodlamak mümkündür. Bunun anlamı şudur; günlük dilde 500-600 kelimeyle konuşan herkes, bu 100 küsur kelimeyi pekâlâ çok kolay öğrenebilir... Bazen bir çocuk bile bu kadar kelime dağarcığına sahip olabilir... Öyleyse bu kelimeleri belledikten sonra, kişinin, Hz. Peygamberin öğretisini zihni melekelerine nakşetmesi ve Onun gibi olması, Onu örneklemesi ve bütün sistemi kavraması mümkündür...” (a.g.e. s. 9)
…
Evet, bu kainatı bu derece nimetleriyle dolduran Zât-ı Kerîm-i Zülcelâl, insanlardan o nimetlere karşı şükür istemesi zaruri ve bedihidir. Hem bu kainatı bu kadar sanat mucizeleriyle süsleyen o Zât-ı Hakîm-i Zülcelâl, elbette, yarattıkları içinde en mümtaz birisini Kendine muhatap ve tercüman ve kullarına örnek ve imam yapacaktır.
Elbette “bilinmeyi sevip”, bu varlık âlemini yaratan ve sonsuz ilmini, kudretini ve sanatını gösteren O Zât-ı Cemîl-i Zülkemal, kendine muhatap olacakları da yaratacaktır. Ve Rablerini tanımak ve Ona muhatap olmak isteyen kulları için, Kendisinin cemal, kemal ve esmasına en mükemmel ayna olan bir elçisini yaratacaktır. Ona da en güzel bir kulluk vaziyetini verip, Onun güzel hallerini diğer kullarına örnek yapacaktır. Ta ki, bütün o güzellikler diğer kullarda da görünsün.
İşte bu elçinin el kitabı Kur’an’dır. Kur’an ve Efendimizin Sünneti ile, Rabbimizin razı olacağı bir hayatı yaşamak, dünyadaki en öncelikli ve değerli işimizdir. Şimdi Yüce Kitabımız Kur’an’a yönelip, Efendimiz gibi bütün varlığımızla Kur’an’ın hakikatlerini hayatımıza taşıma vaktidir. Kur’an’ı doğru anlamanın en emin yolunun da onu, Hz. Peygamberin izinde, Onun tecrübesiyle okumaktır.
“Kur’an’ı doğru okuma rehberi ve kılavuzu Sünnettir... Hadis ya da Sünnet İlahi hitapların arka planıdır ve onların derlenip toplanıp bize sunulmuş bilgi birikimleridir. Hadis ya da Sünnetin arka planı da ilahi hitaplardır. Onlar iç içedir. Ayırmak, ayrı düşünmek ve anlamak imkânsızdır.
“Yaratıcı tarafından övülmüş güzel meziyetlere sahip olan, güven veren ve beşeri standardın en üst noktasına hedef olan Hz. Peygamber, ‘örneklik’ konumundadır. Hiçbir beşer Onun kadar muhtevalı olmadı ve Onun kadar güzel davranışlar sergilemedi. Hiçbir beşer Onun kadar güzel ve veciz sözler söylemedi. Zira O, ilahi terbiyenin yetiştirdiği, yapılmasını istediği işleri yaptırdığı, söylenmesini istediği sözleri söylettiği özel ve güzel bir beşerdi. O ilahi kelamı anlattı ve yaşadı. O ilahi kelamı konuştu ve söyledi.” (a. g.e. s. 14)
Kur’an güzeldir. Öyleyse onun anlaşılmasına hizmet eden de güzeldir. 114 Kod ismiyle hazırlanan eserde, Peygamber Efendimizin davranış ve sözlerine mesnet teşkil eden ayetler nüzul sırasına göre tertip edilmiş. “Böyle bir üslubun seçilmesindeki en önemli amil, okuyucunun, Hz. Peygamberin eğitilmesindeki öncelik ve kronolojik seyrin farkına varması ve onunla birlikte yaşamış gibi kendi erdemlerini, Onun örnekliğinde teşekkül ettirmesidir. Kitap ve Sünneti zihninde güncellemesi ve onunla birlikte güncellenmesidir.” (a.g.e. s.15)
...
“Hz. Peygamberi fiilî ve sözel anlamda yönlendiren ayetler, aynı zamanda onun şahsiyetini, ulaştığı yüce ahlakî seviyeyi de nitelemekte ve onu tavsif etmektedir. Yani Kur’an, Hz. Peygambere önce nasıl olması gerektiğini söylemekte, sonra da nasıl olduğunu açıklayıp tavsifini yapmaktadır. Tespit etmeye gayret ettiğimiz ölçüler, Hz. Peygamberi bir abide şahsiyet olarak şekillendirip yoğuran ölçülerdir. Bu ölçülerin, Onun tarafından ne kadar başarılı biçimde uygulandığını tespit etmesi bakımından da yine Kur’an’ın, peygamberi tavsif ve onayı fevkalade önemlidir. Zira bu onay, Hz. Peygamberin örnek kişiliğinin gerçek referansını teşkil etmektedir.
“Şöyle ki: İyiliği emreden, kötülükten men eden, iyi/temiz şeyleri helal, kötü/pis şeyleri ha ram eden, insanlara kitabı, erdem ve hikmetleri öğreterek tertemiz yapan zarif bir peygamberdir.
“Korkusuz, cesur, insanlığın boynundaki pranga ve engelleri kaldıran, esaret zincirlerini kıran hür, cesur ve mert bir peygamberdir.
“Sözünün eri, doğru, dürüst, insanlara karşı duyarlı, güvenilir ve müşfik bir peygamberdir.
“İnsanlara canlarından daha yakın, daha düşkün, şahit, müjdeci, kötü sondan onları korumaya çalışan, uyaran, aydınlık davetçisi, nur saçan kandil ve münevver bir peygamberdir.
“Allah ve melekleri onun değer ve kıymetini söylerler, siz de bunu anlayın bilin ki O, muhterem bir peygamberdir.
“O örnek insanda asla bir delilik yoktur. Rabbinin en büyük ayetlerini gören, neler gördüğünü onunla tartışamayacağınız kadar gerçek, gözü yanılmayan, haddi aşmayan, ölçülü, dengeli bir peygamberdir. Yüce bir ahlakın sahibi, insanları doğru yola çağıran örnek bir peygamberdir.
“Apaçık hakikat üzere olan diğer peygamberler gibi o da en güzel arkadaş ve dost bir peygamberdir! Şanlı bir zaferin kahramanı mansur ve muzaffer bir peygamberdir.
“Yalnızlığın sıkıntılarını yaşayarak öğrenen yetim bir peygamberdir. Yalnızları, kimsesizleri ve yetimleri himaye eden hamiyetperver bir peygamberdir.
“Yüce Allah’ın izzet ve ikramına ermiş kutlu, mutlu insan ve son peygamberdir. Övgülere layık, salât ve selâma muhatap şanı yüce bir peygamberdir.” (a.g.e. s. 362)
Hz. Aişe annemizin Efendimiz’i sorduklarında söylediği gibi:
“O (sav) canlı bir Kur’an’dır.”
Efendimiz (sav) Kur’an’la ders aldı; Kur’an’la ders verdi ve veriyor. Şimdi Kur’an’ın önüne diz çöküp ders alma vaktidir. Biz o yolu tutalım, Rabbimiz de hayatlarımızı Kur’an’la hayatlandırsın, onun düsturlarını her işimizde yaşayabilmeyi nasip eylesin...
***
KUR’AN-I KERİM’DE HZ. PEYGAMBERE YAPMASI EMREDİLEN FİİLLER
İslam literatüründe Hz. Peygambere nispet edilen davranış, söz ve takrirler, hadis ya da sünnet olarak tanımlanmıştır. Aşağıda zikredilen ayetler onun davranışlarının—aynı zamanda düşünce ve sözlerinin—referansıdır. Hz. Peygamberin, davranışlarını şekillendiren ve Ona yön veren ayetler, hiçbir açıklama ve yorum yapılmadan, nüzul sıralaması esas alınarak verilmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygambere ana hatlarıyla:
• “Rabbinin adıyla oku.” (Alâk; 1)
• “Dimdik dur.” (Müddessir; 2)
• “İnsanları uyar.” (Müddessir; 2)
• “Allah’ı yücelt.” (Müddessir; 3)
• “Vizyon sahibi ol.” (Müddessir; 4)
• “Kötülüklerden kaçın.” (Müddessir; 5)
• “Tüzel kişiliğin gücünü menfaat devşirme aracı yapma.” (Müddessir; 6)
• “Sabret.” (Müddessir; 7)
• “Peygamberi yalanlayan, doğru yoldan yüz çeviren yalancı ve günahkâr adamlara boyun eğme.” (Alâk; 19)
• “Allah’a secde et.” (Alâk; 19)
• “Kur’an’ı anlamını duyarak oku.” (Müzzemmil; 4)
• “Bütün Peygamberlere ve dostlarına vefalı ol.” (Müzzemmil; 8)
• “Kendini Allah’a ada.” (Müzzemmil; 8)
• “Allah’ın himayesine sığın.” (Müzzemmil; 9)
• “Onlara biraz mühlet ver.” (Müzzemmil; 16)
• “Kur’an’la öğüt ver”. (Kaf; 45)
• “Yetimi sakın ezme.” (Duha; 9)
• “Muhtaçları gözet.” (Duha; 10)
• “Rabbinin nimetlerini minnet ve şükranla an.” (Duha; 11)
• “Dik dur.” (İnşirah; 7)
• “Namaz kıl, Rabbine kulluk et.” (İnşirah; 8)
• “Kurban kes.” (Kevser; 2)
• “Affedici ol.” (A’raf; 199)
• “İyiliği emret.” (A’raf; 199)
• “Cahillerin kusuruna bakma.” (A’raf; 199)
• “Allah’a sığın.” (A’raf; 200)
• “Müjdeci ol.” (Yâsin; 11)
• “Dünya hayatının çekiciliğine ve dünya malına göz dikme.” (Tâhâ; 131)
• “Müminlere kol kanat ger.” (Şuarâ; 215)
• “Müşriklerin kurdukları tuzaklardan ötürü tasalanma.” (Neml; 70)
• “Sakın kâfirlere arka çıkma, hainlerden taraf olma.” (Kasas; 86)
• “Herkese hakkını ver.” (İsra; 26)
• “Sana vahyolunana uy.” (Yunus; 109)
• “Şimdilik onlara güzel muamele et.” (Hicr; 85)
• “Müminlere alçakgönüllü ol.” (Hicr; 88)
• “Zalimlerle oturup kalkma.” (En’am ; 68)
• “Onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl; 125)
• “İnanmayanlar, sakın seni gevşekliğe sevk etmesin.” (Rum; 60)
• “Namaz kıl.” (Ankebut; 45)
• “Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de yanaş.” (Enfal; 61)
• “Müminleri savaşa teşvik et.” (Enfal; 65)
• “Hıyanet edenleri savunma.” (Nisa; 105)
• “Küfür içinde koşuşan Yahudilerin haline üzülme.” (Maide; 41)
• “Adaletle hükmet.” (Maide; 42)
• “Münafıkların mal ve çocuklarına imrenme.” (Tevbe; 85) emirleri verilmiş, o da bu doğrultuda tavır, davranış ve sözlerini şekillendirmiştir.
Takdir ve sorumluluk, idraki olanlarındır.
***
KUR’AN-I KERİM’DE HZ. PEYGAMBERE SÖYLEMESİ EMREDİLEN SÖZLER
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygambere ana hatlarıyla şu sözleri söylemesi emredilmiş, o da bu doğrultuda söz, tavır ve davranışlarını şekillendirmiştir:
• “Allah birdir, Ondan başka ilah yoktur.” (İhlâs; 1)
• “Şerlerden Allah’a sığınırım.” (Felâk; 1-5)
• “Kötülüklerden ve kötülerden Sana sığınırım.” (Nâs; 1-6)
• “Kimseden bir menfaat beklemiyorum.” (Sâd; 86)
• “Allah kötülüğü, şirki asla emretmez.” (A’ raf; 28)
• “Rabbim adaleti emretti.” (A’raf; 29)
• “Allah kötülükleri haram kılmıştır.” (A’raf; 33)
• “Ben hepinizin peygamberiyim.” (A’raf; 158)
• “Kıyametin vaktini Allah bilir.” (A’raf; 187)
• “Ben gaybı bilmem, beşerüstü bir güce sahip değilim, sadece beşer bir peygamberim.” (A’raf; 188)
• “Allah her şeyi diriltecektir.” (Yâsîn; 79)
• “Değerler sistemi daha doğru bir Kitap var mı? Getirin bakalım!” (Kasas; 49)
• “Ana-babaya çok saygılı olun.” (İsra; 23-24)
• “Kullarım sözün en güzelini söylesinler.” (İsra; 53)
• “Putlar derdinize çare olamazlar.” (İsra; 56)
• “Her zaman ve zeminde dürüstlük.” (İsra; 80-81)
• “Kainatı yaratıp tedvir eden Allah’a isyan etmekten sakının.” (Yunus; 31)
• “Gök ve yerdekilerden ibret alın.” (Yunus; 101)
• “Elinizden geleni ardınıza koymayın.” (Hud; 121)
• “Ben ne bir meleğim, ne de gaybı bilirim.” (En’am; 50)
• “Ben sizden herhangi bir menfaat beklemiyorum.” (En’am; 90)
• “Herkes kendi suçundan sorumludur.” (Sebe; 25)
• “Hiç, bilenle bilmeyen bir olur mu?” (Zümer; 9)
• “Ad ve Semûd’un başına gelenleri unutmayın.” (Fussilet; 13)
• “Kur’an’ı Allah katından yol gösterici olarak, Cebrail indirdi. Onu kimse uydurmadı.” (Nahl; 101-104)
• “Ey müşrikler! İstediğiniz gibi yaşayın, döneceğiniz yer ateştir.” (İbrahim; 30)
• “Müminler namazını dosdoğru kılsınlar ve Allah yolunda harcama yapsınlar.” (İbrahim; 31)
• “Allah’ım! Beni zalimler arasında bulundurma.” (Mü’minun; 93-94)
• “Allah’ım! Şeytanların yanımda bulunmasından ve kışkırtmasından Sana sığınırım.” (Mü’minun; 97-98)
• “Toza-toprağa karıştıktan sonra tekrar dirileceksiniz.” (Secde; 10-11)
• “Yeryüzünde gezin, dolaşın! Müşriklerin akıbetini görün!” (Rum; 41-42)
• “Allah birdir, şeriki yoktur. Her şeyi yaratan Odur; putlarınızın hiç bir gücü yoktur.” (Ra’d; 16-17)
• “Sadece Ehl-i Kitabın Cennete gireceği iddiası, mesnetsiz bir kuruntudur.” (Bakara; 111)
• “Ehl-i Kitabın arzularına uyarsan, Allah’ın yardımı ve dostluğunu kaybedersin.” (Bakara; 120)
• “Herkes kendi yaptığından sorumludur.” (Bakara; 139)
• “Yaptığınız hayırları Allah bilir.” (Bakara; 215)
• “İçki de kumar da büyük günahtır.” (Bakara; 219)
• “Yetimleri iyi yetiştirmek, yüzüstü bırakmaktan daha hayırlıdır.” (Bakara; 220)
• “Ey Ehl-i Kitap! Gelin! Allah’tan başkasına tapmayalım.” (Âl-i İmran; 64-71)
• “Biz, bütün peygamberlere iman ettik. Onları birbirinden ayırt etmeyiz.” (Al-i İmran; 84)
• “Dünya menfaati önemsizdir, ahiret daha hayırlıdır.” (Nisa; 77)
• “Peygambere itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz.” (Nur; 54)
• “Siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz?” (Hucurat; 16)
• “Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın!” (Hucurat; 17)
• “Mutlaka dirileceksiniz.” (Teğabun; 7)
• “Bütün iyi ve temiz şeyler size helal kılınmıştır. Yiyin! Besmele çekin!” (Maide; 4)
• “ ‘Meryem Oğlu Mesih, tanrıdır’ diyenler, kafir olmuşlardır.” (Maide; 17)
• “Ey müminler! Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resulüdür, iman edenlerdir.” (Maide; 54-59)
• “Ey Kitap Ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın!” (Maide; 77)
• “Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir.” (Maide; 100)
• “Bekleyin bakalım! Göreceksiniz!” (Tevbe; 52)
• “Peygamberi incitenlere alçaltıcı bir azap vardır.” (Tevbe; 61)
• “Siz alay edin! Göreceksiniz!” (Tevbe; 64)
• “Allah ile ayetleriyle ve peygamberle alay ediyorsunuz, öyle mi?” (Tevbe; 65)
• “Allah bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ben sadece Ona güvenirim.” (Tevbe; 123-129)