TR EN

Dil Seçin

Ara

Kardeş Kavgaları

İki ve daha fazla çocuğun olduğu ailelerde kardeş kavgaları ve çatışmaları kaçınılmaz hale gelir. Çocuklar aynı anneyi, aynı babayı, aynı evi, aynı eşyayı ve aynı odayı paylaştıkları ve birlikte oldukları sürece tartışmak, bağrışmak ve kavga etmek için bir bahane bulacaklardır.

Aslında kardeş kavgaları sosyalleşmenin bir göstergesidir. Çocuklar duygu ve davranışlarını yetişkinler kadar kontrol etmeyi ve doğru yönetmeyi beceremezler. Sebep ve sonuçlarını düşünmeden anlık hareket ederler. İyi geçinmeyi öğrenmeleri için uzun bir süre anne babanın rehberliğine ihtiyaçları vardır. Oyun sırasında tartışan ve işi kavgaya götürmek üzere olan iki çocuğa “iyi geçinin, uslu durun, gürültü yapmadan oynayın, kavga etmeyin...” demeniz fazla işe yaramaz.

Çocuklara iyi geçinmeleri konusunda nasihat etmek yerine onlara geçim konusunda iyi örnek olmak daha önemlidir. Araştırmalar, birbirine karşı saygılı olan, anlaşmazlıkları konuşarak çözen, birbirini dinleyen ailelerde çocukların da iyi geçindiğini, fazla kavga etmediklerini göstermektedir. Küçük yaştan itibaren arkadaş edinen, sokağa çıkan, grup oyunlarına katılan çocuklar; gününü dört duvar arasında aile büyükleriyle geçiren, sokağa çıkmalarına izin verilmeyen çocuklara kıyasla paylaşmayı, kurallara uymayı, işbirliği yapmayı ve oyun kurmayı daha çabuk öğrenmektedir. Erken yaşta sosyal uyum ve beceri kazanan bu çocuklar kardeşleriyle daha iyi geçinmektedir.

Kardeş kavgalarında anne babaların ve aile büyüklerinin dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalara değinmek ve küçük hatırlatmalar yapmak istiyoruz:

 

Kardeş kavgalarında hakem rolü almayın. Hakemlik yapmaya kalktığınızda, ne yaparsanız yapın, ne kadar adil davranmaya ve tarafsız olmaya çalışırsanız çalışın; bir taraf diğerini tuttuğunuzu, kendisine haksızlık yaptığınızı düşünecektir. Kardeş kavgalarına karıştığınız zaman çocuklar bunu alışkanlık haline getirecek birbirlerini şikayet ederek sizi kavganın içine çekeceklerdir.

 

“Kim başlattı” diyerek kavgaya karışmayın. Çünkü bu sorunun doğru cevabını bulamazsınız. Her çocuk diğerinin başlattığını söyleyecek; birbirini suçlamalar, tartışmalar sürüp gidecektir.

 

Büyük tarafından ezildiğini düşünerek küçüğü korumaya kalkmayın. Küçük çocuk anne ve babanın desteğini arkasında hissettiği zaman büyükle uzlaşma yoluna gitmez. En küçük anlaşmazlıkta çığırtkanlık yaparak veya gelip anne babaya şikayet ederek büyüğü zor durumda bırakır. Büyük kardeş ana babanın koruyucu desteğini gören küçük kardeşten nefret eder. Ana baba, fiziksel şiddet ve yaralama olmadığı sürece çocuk kavgalarına karışmamalı. Küçük, anne baba desteğini alamadığı zaman büyükle anlaşma yoluna gidecek; kavgalar azalacaktır.

 

Otoritenizi ancak kardeşler arasındaki kavga şiddetlendiği zaman kullanın. Anne baba, kimin haklı kimin haksız olduğuna bakmaksızın tarafları ayrı odalara göndererek kavgayı sonlandırmalı. İtiraz etmeleri durumunda şöyle bir açıklama yapılabilir: “Konu kimin haklı kimin haksız olduğu değil; konu kavga çıkararak bizi rahatsız etmeniz. Rahatsız olduğumuz ve kavga etmenizi istemediğimiz için sizi ayrı odalara gönderiyorum.”

 

Mümkün oldukça çocukların kavga etmelerine izin vermeyin ve ortam hazırlamayın. Çocuklar kavga ettikleri sürece tecrübe kazanır; bunu alışkanlık haline getirirler. Anne baba kavgada yumruk ve tekme atma, saç çekme, ısırma gibi fiziksel şiddet içeren davranışların yasak olduğunu, buna izin verilmeyeceğini, birbirine kızdıkları zaman bunu sözle ifade etmeleri gerektiğini kural haline getirmeli; bu konuda tutarlı ve kararlı olmalıdır. Bununla beraber küçük itişmeleri ve ağız dalaşlarını görmezden gelmeli; kendi kendilerine anlaşmaları beklenmelidir.

 

Çocuklarınızı küçük yaştan itibaren paylaşmaya özendirin. Küçük yaştan itibaren arkadaş edinen, sokağa çıkan, grup oyunlarına katılan çocuklar, gününü dört duvar arasında aile büyükleriyle geçiren, sokağa çıkmalarına izin verilmeyen çocuklara kıyasla paylaşmayı, kurallara uymayı, işbirliği yapmayı, oyun kurmayı daha çabuk öğrenmektedir. Erken yaşta sosyal uyum ve beceri kazanan bu çocuklar kardeşleriyle daha iyi geçinmektedir.

 

Kavga eden kardeşlerin birbirini sevmediğini düşünmeyin. Kardeşler arasındaki kavgalara şahit olan çoğu anne babalar onların birbirini sevmediğini düşünür. Gerçekte durum böyle değildir. Kavga eden kardeşler, herhangi bir sebeple, ayrıldıkları zaman birbirlerini özledikleri görülmektedir. Atalarımız, bu gerçeği, “kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş” sözüyle anlatmışlardır.

 

Küçük çocuklar ağabeylerine ve ablalarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Çocuklar büyüklere saygı göstermeyi aile içinde yaşayarak öğrenirler. Anne ve babanın birbirine ve aile büyüklerine saygı duyduğunu, zorda kalınca büyüklere danıştığını ve yardım istediğini gördükçe onlar da kendi büyüklerine, ağabeylerine ve ablalarına saygı duyacaklardır. Ancak henüz kıskançlıklarını, kızgınlıklarını ve öfkelerini kontrol etmeyi beceremeyen küçük çocuklar için bu o kadar da kolay değildir. Tartışmalardan, sürtüşmelerden, çatışmalardan ve küçük kavgalardan sonra, deneye yanıla, ağabeyleriyle ve ablalarıyla iyi geçinmenin daha faydalı ve daha kazançlı olduğunu öğreneceklerdir. Anne baba ve aile büyükleri çocukların tartışmalarına ve küçük kavgalarına karışmadıkları zaman küçükler kendi iradeleriyle, tabi yoldan, büyükleriyle iyi geçinmeyi daha çabuk öğrenirler. Çocuklar bazen aralarındaki tartışmayı konuşarak çözemez, gelip sizden yardım isteyebilir. Bu durumda, anne baba, tarafsız ve soğukkanlı olmalı, iki tarafı da dinleyerek, küçük yönlendirmelerle çözümü onlara buldurmalıdır.

 

Aralarında yaş farkı az olan çocuklar daha fazla kavga eder. Çocuklar arasındaki kavgada yaş farkı da önemli bir rol oynar. Aralarında yaş farkı az olan çocuklar günün büyük bir kısmını, bazen sabahtan akşama kadar, birlikte geçirir, daha fazla yarışır ve pek çok şeyi paylaşmak zorunda kalır. Bu süre içinde anlaşmazlıkların ortaya çıkması ve kavgaya dönüşmesi gayet normaldir. Bununla beraber kavgaları uzun sürmez, çabuk küser, çabuk barışırlar. Oyun sırasında itişip kakışan ve birbirine küsen iki çocuk beş dakika sonra barışır, hiçbir şey olmamış gibi oyuna devam eder. Eğer mahalle maçlarında ve sokak oyunlarında çocukları gözleme fırsatı bulursanız; yaş farkı az olan çocukların basit sebeplerle daha çabuk kavgaya tutuştuğunu; büyük çocukların araya girerek kavgayı önlediklerini görürsünüz. Küçük çocukların kavga ettiğini gören anne çözüm önerisi sunabilir. “Ahmet, lütfen kardeşinin oyuncağını geri ver; oyuncağını ödünç alabilir miyim diye sor” şeklinde yönlendirme yapabilir.

 

Kardeşleri birbiriyle kıyaslamak kavgayı körükler. Anne baba farkında olmadan, kavgayı önlemek için çocukları birbiriyle kıyaslar. “Neden söz dinlemiyorsun? Neden bu kadar dik başlısın? Neden kardeşin gibi uysal değilsin?” dediğiniz zaman yaramazın uysala kin beslemesine yol açar, kıskançlığını ve kavgacı damarını azdırmış olursunuz. Eleştirilen çocuk, kardeşi yüzünden sevilmediği duygusuna kapılır. Kendisini gözden düşüren kardeşine düşmanca duygular besler. Küçük bir anlaşmazlığı bahane ederek kavga çıkarır. İkinci plana itilen, özgüveni zayıf çocuk gerçekte anne babaya olan kızgınlığı kardeşine yöneltebilir.

 

Eşit davranmak adil davranmak değildir. Kardeş de olsalar her çocuğun yeteneği, zevki ver tercihi farklı olacaktır. Bir çocuğunuz köfteyi çok severken bir çocuğunuz sucuklu yumurtayı çok sever. Biri balık etinden hoşlanırken diğeri tavuk etini severek yer. Aynı yemekten tabaklarına eşit miktarda koyup bunu bitireceksiniz demek belki görünürde eşitliktir ama adil değildir.

Yemek seçmek ayrı bir şey, istediği yemekten istediği kadar almak ayrı bir şey. Çocuklarınıza seçme hakkı vermelisiniz. Bir çocuğa seçme hakkı vermek kişiliklerine önem vermek, onu adam yerine koymak demektir. Ona sormadan, seçme hakkı tanımadan en pahalı ayakkabıyı alsanız bile, onun adına rengine, modeline ve markasına siz karar verdiğiniz için zevk alarak giymeyecektir. Çocuklarınıza bir şey verirken veya bir isteğini karşılarken öncelikle bunun bir ihtiyaç olup olmadığını ve bunu hak edip etmediğini düşünmelisiniz.

 

Çocuklara yaşlarına ve yeteneklerine uygun sorumluluk verin. Sürekli beraber olma ve aynı alanı ve aynı eşyayı paylaşma rekabet duygusunu körükler, kavga ihtimalini artırır. Kardeşinden veya kardeşlerinden ayrı olarak kendisine ait bir oyuncağa, bir bisiklete, bir bilgisayara ve bir odaya sahip olan çocukta bağımsızlık, özgüven ve mülkiyete saygı duyguları güçlenmektedir. Ayrıca her çocuğa yeteneğine uygun sorumluluklar verildiğinde ve hobiler kazandırıldığında rekabet ve çatışma alanları azaltacaktır. Aile içinde kendisine ait özel alanlara, eşyaya, sorumluluklara ve hobilere sahip çocukların kardeşleriyle daha az kavga ettiği gözlenmektedir. Anne baba çocuğa bir görev vereceği veya bir hobi kazandıracağı zaman mutlaka çocukla konuşmalı, onun adına karar vermemeli, ona seçme hakkı tanımalıdır.

Bir annenin ilköğretim dördüncü ve yedinci sınıfına giden iki kızı vardı. Büyük kızı bir arkadaşına özenerek müzik kursuna gitmek istediğini söyledi. Anne çocukları arasında eşit davranmaya özen gösteren bir hanımdı. Büyük kızının müzik kursuna gitme isteğini bir şartla kabul eti: “Kardeşin de gelirse.” Bu şartı ileri sürerken küçük kızına müzik kursuna gitmek isteyip istemediğini sorma gereği duymamıştı. Hiç müziğe hevesi olmadığı halde, küçük kız, kıskançlık duygusuyla hareket etmiş, ablasına bu ayrıcalığı yaşatmamak için müzik kursuna gitmeyi kabul etmişti. Büyük kız müzik kursunda arkadaşlarıyla birlikte olmak, birlikte çalışmak istiyor; ancak küçük kız peşini bırakmıyor, çalışmalarına ve sohbetlerine karışıyor, rahatsızlık veriyordu. Abla bu sıkıntıya ancak bir hafta dayanabildi. Okul dönüşü annesine müzik kursuna gitmek istemediğini, kursu bırakacağını söyledi. Küçük kız bunu duyduğuna çok sevindi. Çünkü onun da istediği buydu. Müziği sevdiği için değil, ablasına engel çıkarmak için müzik kursuna gitmeyi istemişti. Anne, çocukları arasında eşit davranmak isterken, büyük kızına haksızlık yaptığının farkında değildi. Sonuç olarak, kardeşler birbirini sevmedikleri için değil, anne babayı ve ortak alanları paylaşmada zorluk yaşadıkları için kavga ederler. Kardeş kavgaları sanıldığı kadar kötü değildir. Anne babanın ve aile büyüklerinin adil davranması, doğru yönlendirme ve rehberlik yapması durumunda kardeş kavgalarının yararlı olduğunu bile söyleyebiliriz. Kardeş kavgaları yardımıyla çocuklar sosyal yönden gelişir ve olgunlaşırlar. Kavga sırasında kıskançlık ve kızgınlık duygularını kontrol etmeyi, çatışmaları şiddet yoluyla değil, konuşarak çözmeyi öğrenirler.

Kazandıkları bu tecrübe ve beceri, aile dışındaki problemleri çözmede ve arkadaşlarıyla iyi geçinmede katkı sağlamaktadır. Ailenin tek çocuğu kardeş kavgası yaşamadığı için okula uyum sağlamada, aile dışı problemleri çözmede, arkadaş edinmede ve arkadaşlarıyla iyi geçinmede sıkıntılar yaşayabilir.