TR EN

Dil Seçin

Ara

Dünya Çapında Bi’ İhale Açılsa!..

Dünya Çapında Bi’ İhale Açılsa!..

Dünya çapında bir ihale açılsa ve dense ki: “Bir saatte şehrin bütün yollarını süpürüp, bütün evleri, ağaçların yapraklarını, yerdeki her bir otu ve çiçeği yıkayıp temizleyeceksiniz.”

Dünya çapında bir ihale açılsa ve dense ki:

“Bir saatte şehrin bütün yollarını süpürüp, bütün evleri, ağaçların yapraklarını, yerdeki her bir otu ve çiçeği yıkayıp temizleyeceksiniz.”

Bu ihaleye elbette hiç kimse teklif veremez. Kim böyle bir işi üstlenebilir ki?

Oysa rüzgâr ve yağmur sonrası şehre bakınca, 1 saatte değil, bazen 10 dakikada her şeyin önce süpürülüp sonra da yıkanarak temizlenmiş olduğunu görürüz.

Yaratıcının Kuddüs isminin bütün yeryüzüne dalga dalga yayılan yansımalarıdır bütün bu fiiller.

Kuddüs isminin tecellisi kainatı öylesine kuşatmıştır ki, nezafet, temizlik ihmal edilmeden her an yapılıyor. Devasa bir fabrika gibi işleyen bu dünyada hiç çöp birikmiyor olması bile hayret verici değil mi?

Evimizde biriken çöpler iki gün atılmasa ortalığı bir koku sarıyor örneğin. Bitki ve hayvan artıkları ise mucizevi şekilde, adına ekosistem denilen bir denge organizasyonu içinde temizleniyor. Ve bütün bu inanılmaz hadiseler ülfet perdesi ardında sıradanlaşıyor.

Caddede belediyenin yeni aldığı robotik bir temizlik aracı görsek hayret ediyoruz, ama aynı şaşkınlığı rüzgâra ve yağmura karşı göstermiyoruz.

Her an ve her nefes alıp vermemizde Yaratıcının kudretini, dolayısıyla aczimizi ve fakrımızı bize hatırlatan nice hadiseler meydana geliyor. 

Aslında apaçık görülebilen mucizelerden yalnızca bir tanesi bu temizlenme ve temiz tutulma eylemi...

Uzay çöplerinin insanı dünyaya hapsettiğinden, eğer temizlenmezlerse uzaya uydu göndermenin bile yakın zamanda imkansız hâle geleceğinden bahseden haberler okuyoruz çokça. 

İnsan eliyle üretilen çöplerle başa çıkabilmek için sıfır atık projeleri uluslararası anlaşmaların konusu oluyor. Hal böyleyken, rüzgârlarla ve yağmurlarla âdeta her zerreyi temizleyen, bütün gezegeni pırıl pırıl manzaralarla süsleyen, her gün belki her saniyede sebepleri temizliğe koşturan Yaratıcıyla aramıza giren mesafeler akıl almaz boyutlara ulaştı. Süregelen bu temizlik nimeti, farkına varılmayınca, tefekkür edilmeyince diğer her nimette olduğu gibi israf hesabına yazılıyor bu çağda.

Rüzgara ya da yağmura kulak verince Allah’ın ayetlerinin sadece Mushaf ile sınırlı olmadığını daha iyi anlıyorsunuz. Kainat kitabının ayetleri her an yeryüzüne nâzil olmaya devam ediyor. Ve yalnızca kulak verenlere, gözünü açanlara kendini okutturuyor, fark ediyorsunuz.

“Oku” emri bir yönüyle bunu içeriyor: Her hadiseyi Rabbin adıyla okumak, her adımda hatta her lokmada Yaratıcının ismini ve imzasını görmek yâni o emrin hakkını vermek.

Yağmurun kirpiğimize düşen her damlasında, rüzgârın yanağımıza her dokunuşunda O’nun adını okumak, O’nun adını anmak başka bir hâlet ve gönlümüze inen yeni birer kudret ayetidir.