Hayvanlar da özellikle yavrularını korumak için mimar gibi plan yaparak, bir mühendis gibi teknik çözümler üreterek, gerçek bir usta gibi çalışarak, kimi zaman bir dekoratör gibi yuvasını süsleyerek şaşırtıcı detayları olan yuvalar inşa ederler.
Birçok hayvan türü üreyebilmek, yumurtalarını ya da yavrularını koruyabilmek için büyük fedakârlıklarda bulunur ve hatta bazen bu uğurda ‘ölümü göze alır’. Kimileri yumurtlama dönemi kilometrelerce uzağa göç eder, yapımı çok detaylı yuvalar inşa eder.
Bu canlılar, üşenmeden, bıkmadan güçsüz yavrularının tüm sorumluluğunu yüklenir, her biri Allah’ın kendilerine ilham ettiği görevlerini mükemmel bir şekilde yerine getirir.
Hayvanlar yuvalarının inşasında çok farklı teknikler kullanır, gece gündüz hiç durmadan çalışır, eşleri ile iş bölümü yaparak yardımlaşır ve dünyaya gelecek yavruları için yuvalar hazırlarlar.
Şuuru ve zekâsı olmayan bu canlıların, ilginç tekniklerle inşa ettikleri yuvaları kendilerinin tasarlayıp, planlamadığı açıktır. Hayvanlar yumurtalarının veya yavrularının güvenliği için bir yuvaya ihtiyaçları olduğu gerektiğini kendileri düşünüyor olabilirler mi? Sonrasında yuvaları için en uygun yeri tespit etmeleri gerektiğini?.. Çünkü hiçbir canlı yuvasını rastgele bir yere kurmaz. Ya da yuvanın yapısı ve kullanılan materyalleri, yaşadıkları ortama göre “özel olarak” hayvanların kendilerinin seçtiklerini söyleyebilir miyiz?
Mesela çulha kuşunun ‘sahte yuva’larını duydunuz mu? Bu kuş, yavrularını korumak için bir tek yuva yapmakla yetinmiyor, etrafa çok sayıda sahte yuva kuruyor. Böylece düşmanın dikkatini sahte yuvalara çekerek, yavrularını yerleştirdiği asıl yuvayı gizliyor. Şimdi bu planlı yanıltma taktiğinin, çulha kuşunun kendi zekâsından kaynaklandığı söylenebilir mi?
…
Bazı kuşların ise yuva hazırlamayıp “kuluçka parazitliği” yapması da çok ilginç. Mesela guguk kuşu, yumurtasını saz kamışçını ve dağ bülbülü gibi türlerin yuvasına bırakır ve bu şekilde yavrularının bakımını bir ötücü kuşa devreder. Burada da guguk kuşunun bu davranışı kendi şuuru ile yapma yeteneğinden mi söz edeceğiz?
…
Yuvaların inşa edildiği yeri belirlemek hem bilgi, hem zekâ ve akıl gerektirir. Bir hayvanın onlarca tehlike ihtimalini düşünüp onlardan yavrularını nasıl koruyacağını veya yavrularının görebileceği zararları hesap etmesi mümkün müdür? Bilgisi, şuuru ve aklı olmayan canlıların, bilgiye dayalı, şuurlu ve akıllı ve davranışlarını nasıl açıklayacağız?
Seküler evrimci sitelerde canlıların farklı yuvalar inşa etmelerinin içgüdüsel olmadığı, canlının genlerinin ön koşulları hazırladığı ve geriye kalan her şeyin canlının doğumundan itibaren görerek ve tecrübeyle öğrendiklerinin bir ürünü olduğu ile izahına çalışılır. Yani evrime göre hayvanlar sahip oldukları yetenekleri kendileri tecrübe ederek kazanırlar.
Birçok kuş türü bitki liflerini, ot ve çalı-çırpı gibi malzemeleri örerek, yavrularının rahat büyümeleri için çok sağlam ve hayli ilginç yuvalar yapar. İlk defa yavru sahibi olacak bir kuşun, hiç bilmediği bir yuvayı, gerekli malzemeleri kullanarak daha ilk denemesinde kusursuzca inşa etmesini onların ifadesiyle ‘zihinsel aktivite’ ile nasıl açıklanabilir?
…
Her canlı doğduğu andan itibaren kendi türünün kullandığı yuvanın kurulması ile ilgili tüm bilgilere sahiptir. Aynı tür hayvanlar, dünyanın neresinde olursa olsun yuvasını aynı şekilde inşa eder. Bu, bilgi ve yeteneklerin tümünün hayvanlara tek bir irade tarafından verildiğinin açık delilidir. Onlara sahip oldukları bilgileri ilham eden ve onları üstün yeteneklerle birlikte var eden sonsuz ilim ve güç sahibi ve bir örnek edinmeksizin yaratan Allah’tır.
…
Hayvan yuvaları incelendiğinde anne ve babanın yuva yaparken gösterdikleri fedakârlıklar olağanüstüdür. Büyük zahmetlerle bu yuvaları inşa eder, müthiş enerji sarf ederler. Mesela bir kuş, sıradan yuvası için bile yüzlerce kez uçuş yapar, çalı çırpı toplar. Yüzlerce kez uçar çünkü gagasında her defasında birkaç parça malzeme taşıyabilir. Kuş asla yılmaz, bıkıp usanmaz, yorulup ‘malzemeden çalmaz’, sabırla yuvasını tamamlar.
Eski evimin penceresinin üzerinde üzüm salkımı görünümünde bir kuş yuvası vardı. Anne babanın yuvayı yapım aşamalarına da şahit olmuştum. Gagalarıyla çamur veya kil parçaları toplayıp yuvanın çimentosunu yapmaları ve duvara yapıştırmaları hayret vericiydi.
…
Yuvanın sıcaklığı evin duvarları içindedir ve hepimiz böyle huzurlu ve sıcak bir yuvada yaşamak isteriz. Bunun için ilk yapmamız gereken o yuvayı sevgiyle inşa edip, sevgiyle donatmak, birbirimiz için fedakârlık yapmaktır. Muhteşem bir duygudur fedakârlık. Sevgiyi en güzel gösteren bir duygudur. İnsan sevdiği için kendini feda etmez mi?
Kur’an, “Allah’ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi.” (Ankebut Suresi, 41) ayeti ile bize çok hikmetli bir örnek verir.
Örümcek ipeği aynı kalınlıktaki çelikten beş kat daha sağlam olduğu halde, yuvanın temelinde sevgi olmadığı ve yavruların korunmasından çok avlanmak amacıyla kurulmuş bir ‘yuva’ olduğu için midir dayanıksızlığı acaba?