TR EN

Dil Seçin

Ara

Gölgeler ve Asıllar

Gölgeler ve Asıllar

“Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster.” (Bediüzzaman, Sözler)

“Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster.” (Bediüzzaman, Sözler)

 

Bediüzzaman Hazretleri, Vahdetü’l-Vücûd bahsinde Allah’ın “vacip, ezelî ve ebedî” varlığına nispeten, mümkinatın varlığının zayıf bir gölge olduklarını kaydeder. Devamında Muhyiddin-i Arabî gibi zâtların “Lâ mevcude illâ hu”, yani “Ondan başka mevcut yoktur” derken bu varlıkların “vücud” ismine lâyık olmadıklarını ifade ettiklerini beyan eder. 

Elbetteki mümkin varlıkların da hakikatleri Esmâ-i İlâhîyeye dayanmaktadır ve varlıkları inkâr edilemez; ama Allah’ın vacip, ezelî ve ebedî olan varlığına nispet edildiklerinde zayıf gölgeler gibi kalırlar.

Aynı mana dünya ile âhiret arasında da geçerlidir. Dünyadaki nimetlerin varlıkları herkesçe bilinir ve kabul edilirler. Ancak ahiret nimetleri yanında bunlar gölge kadar zayıf, numune kadar azdırlar.

Bu manayı ders veren bir hadis-i şerif:

“İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.”

Bu hadisi, “Kabir, cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur.” hadisiyle birlikte düşündüğümüzde zihnimizde şu mana canlanır: Bir mümin öldüğünde, kendini cennet bahçesi gibi güzel bir âlemde bulacaktır. Ve dünyadaki bahçeler o cennet bahçeleri yanında uykuda dolaşılan bahçeler gibi kalacaktır. 

Rüyada gördüğümüz bahçeler de bir çeşit varlığa sahiptirler. Uyanıncaya kadar o bahçelerden istifade ederiz. Ama onlar dünya bahçeleri yanında birer gölge gibidirler; o kadar zayıftırlar. 

İşte, dünya bahçeleri ile cennet bahçeleri arasındaki fark da böylesine büyük, böylesine azimdir.