TR EN

Dil Seçin

Ara

Gıybet / Mutluluk Çağı’ndan

Peygamber aleyhisselâm ve sahabeleri bir gaza yolundaydılar. Sahabelerden bazıları acıkmıştı. İçlerinden Selman-ı Farisî’yi, kendisinden yiyecek bir şeyler istemek üzere, Allah’ın Resulünün huzuruna gönderdiler. O, arkadaşlarının istekleri üzere, Peygamber aleyhisselâmın yanına doğru yola çıktı. Geride kalanlardan bazıları, onun arkasından konuşmaya başladılar:

Bu, ağzına kadar suyla dolu bir kuyunun başına varsa, o kuyunun suyunu kurutur da, eli boş döner!”

Arkasından söylenenlerden habersiz olan Selman, Peygamber aleyhisselâmın yanına vardığında, arkadaşlarının isteklerini iletti. Peygamber aleyhisselâm ise, ona hiç beklemediği bir cevap verdi:

Git arkadaşlarına söyle, onlar yemeklerini yediler.”

Bu cevaba çok şaşıran Selman, arkadaşlarının nasıl olup da kendisinin gidişinin ardından yiyecek bulduklarının merakı içinde, onların yanına döndü ve sordu:

Siz yiyecek bulmuş ve yemişsiniz!”

Hayır!” dediler. Biz ağzımıza koyacak bir lokma olsun, bulmuş değiliz!”

Arkadaşlarının bu cevabı üzerine hayreti ve şaşkınlığı daha da artan Selman, işin aslını öğrenmek üzere tekrar Peygamber aleyhisselâmın huzuruna döndü ve işin aslını Ondan sordu.

Peygamber aleyhisselâm, kendisine şöyle cevap verdi:

Onlara söyle! Sen buraya gelirken arkandan konuşup, gıybetini edip, senin etini yediler. Bu onlara yeter! Daha ne yemek istiyorlar?”

*Gıybet: Orada bulunmayan biri hakkında hoşuna gitmeyecek, onu üzecek şeyler söyleyip konuşmak. Söylenen şeyler o kişide varsa, konuşan gıybet etmiş olur. Söylenen şeyler o kişide yoksa, o zaman hem gıybet, hem iftira etmiş olur ki, iki kat günahtır.