TR EN

Dil Seçin

Ara

Ocak 2006

post-title

Ocak 2006, 349

Otuzuncu Yıla Girerken - 2

Zafer, 30 yıl boyunca kendi sahasında öncü bir dergi olması nedeniyle, yayıncılık tarihinde de bir ilke imza atmıştır. Daha sonra bu yolu izleyen pek çok dergi, aynı gayret ve istikamet üzere, yayın hayatınlarına yıllarca devam ettiler ve hâlen etmekteler. Kıyamete kadar, ışığını Kur’an’dan alan sönmez birer meşale gibi, yanmaya ve yandıkça aydınlatmaya devam edecekler inşaallah.

Zafer’in ilk sayısından itibaren belirlediği birtakım ölçüler vardı. Bunların başında da, günlük siyasî meselelerden uzak durarak, sayfalarında klasik eserler gibi, zamanla değerini kaybetmeyecek, kalıcı ve faydalı konuları işlemek ve yazı seçiminde bu kıstası bir an olsun gözden kaçırmamaktır.

Bize göre okur, fikir ağını attığı zaman hiçbir sayfadan eli boş dönmemeli idi.

Maddenin sığ sularında kulaç atmamalıydık. Maddeyi mânâya bağlayan yolda aydınlatıcı bir fener gibi durmalıydık.

Bütün bunlar kolay mı oldu? Elbette hayır. Birçok gencin cep harçlıklarını biriktirip bir araya getirmesiyle yola çıktı bu dergi. Ne dün, ne de bugün, ne bir kurumun, ne bir şahsın veya grubun maddî desteğini arkasına almadı Zafer. Ama ondan çok daha önemlisi vardı arkamızda; dualar, ihlaslı gayretler, samimi dostlarımız yazarlarımız ve abonelerimiz… Zafer’i bugünlere, böyle taşıdık.

Zafer bir okuldur. Bunu iftiharla söyleyebiliriz. Vatanımızın sınırlarını da aşan yepyeni, taptaze heyecanlarıyla, inançlarıyla ruhunu bezemiş gençler ve şimdi onların çocukları, torunları bu dergiyi, Zafer’i ve misyonunu sahiplendiler. Milyonlara ulaştırdılar. Karanlık köşelerde kalmış, nurunu arayanlara bir hakikat olup üzerlerine katre katre rahmet olup yağdı bu derginin sayfaları.

Zafer, gün ve gün gelişti. 1. ve 3. yıllar, kendini Babıali’de, Cağaloğlu’nda tanıtma savaşı verdi. 4. ve 8. yıllarda ise—yani 1980’le 1984’ten sonrasında—okullarda gençlerin, öğretmenlerin vazgeçemediği kılavuz ve yardımcı bir dergi oldu.

Natüralizm ya da diğer adı ile tabiatçılık, doğacılık ve Darwinizmin saplantıları birçok bilim adamımızı ve öğretmenimizi okullarda zor durumda bırakıyordu. Zafer, gerek tercüme, gerek telif olarak neşrettiği yazılarla bu haksız propagandaların ve yersiz iddiaların üzerine gitti. Onların sığındıkları teorilerin iç yüzünü yine çok güvendikleri bilimin ışığında tartışmaya açtı. Yüzlerce, binlerce makaleler neşredildi bu sahada. Tesadüf, tabiat her türlü yanlış ve yalancı fikirler, insanları aldatmaya dayalı tuzak görüşler, ateizm zırvaları, inançsızlığın arkasına sığınılarak bilim adı altında sunulan yaftalar genç insanları tuzağa düşerecek zararlı fikirler karşısında varını yoğunu, bütün sayfalarını bu mücadeleye, bu zararlı fikirlerle mücadeleye ve doğrularını ortaya koymaya çalıştı.

Ve 10. yıldan sonra ise Zafer artık gerçekten bütün Türkiye’de ve hatta yurt dışında, Almanya’da, Avusturya’da, Fransa’da, Belçika’da, Amerika ve Japonya’ya kadar uzanan bir çizgide okuyuculara ulaştı. Şu anda yenilenen internet sitesi ile de her ay on binlerce insana ulaşmaktadır. Okuyucularımız, geçmiş yıllarda yayınlanan yazıları internet sitesinde zevkle ücretsiz okuyabilmektedir. Üstelik, her ayın yazılarının tamamı da eksiksiz olarak sitede okurların istifadesine sunulmaktadır. Böylece, imkânları en geniş dergilerin bile, “abone sayımıza etki eder” endişesi ile yapmadıklarını Zafer yapmıştır.

Bu yoldaki gayretlerimizin şüphesiz ki en büyük destekleyicisi ve duacısı Zafer’in hizmetine gönül vermiş okuyucuları, onların kalbî duaları olmuştur.

Adapazarı’ndan Musa Alemdaroğlu’nu, Nuri Berk ve Ali Öztürk ağabeylerimizi rahmetle şükranla anıyoruz. Bir çekirdek halindeki Zafer’e sahip çıktılar. İnandılar. Ellerinden geldiği kadar, her türlü desteği verdiler. Şimdi onların çocukları torunları ve bu vatan evlatları Zafer’in davasına ilim yoluyla Hakka ve hakikate gönül vermiş olarak nice 30 yıllara doğru yürümenin azmi içindeler.

Daha pek çok yazarımıza, okuyucumuza ve Zafer’i yıllardır yalnız bırakmayan bütün dostlarımıza ayrı ayrı teşekkür etmek isterdik ancak ne sayfalarımız ne de yerimiz buna müsaade etmiyor. Lütfen gönülden bir borcumuz olsun, bunu mahşerde Rabbimizden talep edeceğiz. Vefakârlığınız, dualarınız, ilginiz unutulmaz. Zerre miskal kim ne yaptı ise mademki karşılığını görecek, buna inanıyoruz, öyleyse sizler de bu hizmetten payınıza düşen hisseyi göreceksiniz. Dualarınızı aldıysak başkaca isteğimiz yoktur. Bizden bu dualara uygun gayretler, sizden gönülden sahiplenmeler… Evet Zafer hepimizindir.

Bir tek dergi için çıkmıştık yolculuğumuza. Şu kadar yıl sonra 350. sayı oldu, hamdolsun Rabbimize devam ediyoruz yolumuza. Hangi şartlar içinde neyin yapılması gerektiğine inanmışsak onu yapmaya çalıştık. Ama şu kadarını söyleyebiliriz ki, sonuçta ortaya çıkan bir tablo var. Bu tablo, bu kadar oldu, çok daha iyisi, fazlası yapılabilir teşvikini veriyor bize. 

Saatler bizim için işliyor. Her şeyin dilini bağlayan zaman, hakikatin sesini yükseltir. Zaman nehrinin suları altına gömemediği tek zirve gerçektir. Ve her şeyi eskiten zaman, gerçeği yeni iken en yeni yapar. Hiçbir başarı kolay elde edilemiyor, hele bu gerçekten ismine layık bir zaferse, hiç de kolay kazanılamıyor.

Kemiyetin keyfiyeti doğurduğuna inanıyoruz. Sağlam bir temele sahip olmadan çıkılacak hiçbir katın yükselmek anlamına gelmediğini de biliyoruz. Bunun içindir ki, hep okuyucusu ile el ele gönül gönüle yürüyerek engelleri aşma yolunda kararlılık gösterirken, bu birlikteliğin meyvesi her ay kazandığımız zaferler olmuştur. Sevdikleriniz için şu günlerde Zafer’den daha güzel bir hediye aramayın. Zafer’i bir kişiye daha ulaştırmak da bir başka zaferdir.

Miladî yeni yılın tüm dostlarımız için hayırlarla dolu geçmesini niyaz ederken, mübarek kurban bayramınızı da tebrik ederiz.

— Selim Gündüzalp

Dergideki Yazılar