TR EN

Dil Seçin

Ara

Havadan, Sudan...

Halkımız arasında, daha önce yapmış oldukları bir konuşmadan bahsederken, o konuştuklarının pek mühim olmadığını ifade için bazen, “Havadan, sudan konuştuk” denilir.

Bu şekilde, ‘hava’ ve ‘su’ kelimelerinin konuşma dilimizde “ehemmiyetsiz konuşmalar vb şeyleri kastetmek” maksadı ile kullanılmasında aslında büyük bir isabetsizlik ve tezatlı hal vardır.

Çünkü hava ve su, insanların ve diğer canlıların hayatları için en lüzumlu maddelerin başında gelirler. İnsanlar her an havaya ve her gün de suya muhtaçtırlar. Bu görülen âlemde cari olan Âdetullah Kanunlarına göre, insanlar havasız olarak ancak birkaç dakika, susuz olarak ise ancak birkaç gün yaşayabilirler. İnsanlar havasız veya susuz yerlerde muvakkaten de olsa kalacaklarsa, önceden bununla ilgili gereken tedbirlerini ve tedariklerini dikkatle almak mecburiyetindedirler; aksi halde, hayatlarını kaybedebilirler!

Havanın ve suyun insanlar için “en hayatî maddeler” olmalarına rağmen, bazen de sanki en ehemmiyetsiz bazı konuşmalara vb misal olarak veriyormuş gibi “Havadan, sudan” denilmesinin sebebi acaba ne olabilir? Bunun, “nimetlerin kıymetlerini, onların bol ve devamlı oluşları halinde düşünememek” sebebine bağlanabileceği, ilk olarak akla gelebilecek bir cevaptır.

Yine aynı sebepledir ki, senenin diğer aylarında nereden, nasıl, hangi kudret ve rahmet eliyle bize rızık olarak gönderildiklerini hiç düşünmemiş veya pek az düşünmüş isek, o yiyeceklerimizin ve içeceklerimizin kıymetlerini ve önemlerini de, Ramazan-ı Şerif orucumuz esnasında—yiyip, içmemiz gün boyunca yasaklanınca—daha iyi düşünmekteyiz.

Buna benzer şekilde, insanların biraz hayretine de sebep olabilen, ‘satış mallarındaki fiyat değişmelerini’ iktisat ilmi arz-talep münasebetine bağlayarak çok kolay anlaşılır bir şekilde izah etmektedir: “Herhangi bir cins mal çok miktarda satışa arz edilir, fakat buna talep az olursa, o malın fiyatı düşer; aksi halde onun fiyatı yükselir.” 

‘İktisat’ kelimesinin manasını bile bilmeyenler de dahil, küçük veya büyük tüm satıcılar her tür ticarette çok yaygın olan bu fiyatlandırma uygulamasını çok iyi bilirler. Bu uygulamayı herkes kendi alışverişleri esnasında da görebilir.

Bir nimetin bol, devamlı ve kolay istifade edilebilir hali, insanların onun kıymetini bilmeyişinin haklı bir gerekçesi olamaz. ‘Teneffüs edilebilecek’ temiz hava ve ‘içme suyu kalitesindeki’ temiz su da ihtiyaca yetebilecek kadar bol ve devamlı olarak bulunduğunda, insanların onların kıymetlerini ve önemlerini görmezlikten gelişlerine; onlar için de Allah’a şükretmeyişlerine ve üzerlerinde ibretle düşünmeyişlerine hak verilemez.

‘Teneffüs edilebilecek’ temiz hava ve ‘içilebilecek’ temiz su, insanların görünen âlemdeki hayatları için en lüzumlu maddeler ise, bununla birlikte de onlar bol, devamlı ve insanlar tarafından kolayca istifade edilir bir tarzda bulunabiliyorsa, bu vasıfları onların ‘kıymetsiz ve ehemmiyetsiz şeyler’ oluşlarını değil; Kur’an ve Hadîs yoluyla insanlara bildirilen şu hakikati ispat ederler:

Bütün kâinatı ve kâinat içinde yer küresini (arzı) yaratıp orada da ‘düşünen yegâne varlık’ olarak insan neslini iskân ederek ona imtihanı için muvakkat bir ömür veren Allah, Hay, Hakîm, Rezzak ve Rahîm ve diğer bazı isimlerini tecellileriyle insanlara tanıttırmak için, insanları hayatlarıyla ilgili bazı maddelere şiddetle muhtaç kılmış ve o maddeleri de istifadeleri için onlara vermiştir.

Bunun için insanların ‘imtihan mahalleri’ olan yerküresi, başka hiçbir gök cisminde bulunmayan özellikteki ‘atmosfer’ denilen bir hava tabakası ile çevrilmiştir. Ve bunun için yerküresinin üstünde, altında ve atmosferinde—sıvı veya buhar halinde—su ve o suyun devr-i daimi vardır.

Hava ve su kelimeleri aslında insanları bu nimetlerin tefekkürüne sevk etmeleri icab ederken—bunun tam aksine olarak—insanlar tarafından önemsiz, manasız ve faydasız şeylere benzetmek maksadıyla “Havadan, sudan” denilmesi, öyle diyenlerin hakikî maksatları ve öyle demelerinin sebebi ne olursa olsun; muhatapları tarafından, havanın ve suyun “ehemmiyetsiz şeyler” sayıldığı şeklinde anlaşılabilir. Böyle yanlış bir anlamada bulunmaktan ve kendimizin de o sözleri manasız, faydasız ve ehemmiyetsiz şeyleri kastetmek için kullanmakla başkalarına da yanlış bir anlayış telkin etmekten sakınmamız gerekir.

Çünkü, havanın ve suyun vazifeleri çok mühimdir; küçümsenemez. Allah’ın çok vazifeler yüklediği bu nimetlerini, fennî ve dinî ilimleri mezcetmek suretiyle de daha iyi idrake ve Hay, Hakîm, Rezzak, Rahîm gibi bazı isimlerinin bunların vasıtasıyla tecellilerini de hayretle, tahsinle, takdirle tefekküre çalışarak, bu konuda da insaniyetimizin gereğini yapmaya gayret etmeliyiz.

Hafız Şirazî demiş:

“İnsanın her nefesinde iki defa şükretmesi lâzım. Biri nefes aldığı için, diğeri verdiği için. Çünkü verip alamamak, alıp verememek var.”