TR EN

Dil Seçin

Ara

Sadece İnsan...

Sadece İnsan...

Siz hiç “ben artık dikilmekten sıkıldım çıkıp bi dolaşacağım” diyen kavak ağacına denk geldiniz mi?

Ya da “ben artık bireysel emeklilik sistemine kayıt olmak istiyorum bu ne arkadaş geleceğe dair en ufak güvencemiz yok!” diyen kertenkele?

“Yüz yüz nereye kadar kumsalda güneşlenmek benim de hakkım!” diyen balık gördünüz mü?

“Bundan sonra fuşya ışık saçacağım hadi bakalım işinize gelirse!” diye atar yapan güneş?

Göremezsiniz, çünkü tüm canlılar fıtratları üzere yaşarlar ve buna itiraz etmeyi bile düşünmeden ölürler.

İnsan dışında...

İnsanın fıtratını zorlayabilmesi aslında ona verilmiş bir rahmettir. İnsan bu merak ve gayreti ile ilerleme kaydetmiştir çağlar boyunca. Yeni şeyler keşfetmiş, yeni yerler görmüştür çok merak ediyor ve çok soru soruyor diye.

Ancak bazen o kadar abartıyoruz ki sınırları zorlamayı, bundan bize bir şey olmaz zannediyoruz.

Dere yataklarına ev yapsak boğulmayız sanıyoruz. Fay hatlarına bina dikince ölmez, o hastalık hiç bize değmez zan ediyoruz. Birini kırsak o bizi affeder, biz her yaradan kesin kangren olmadan kurtulur, hep başkaları ölür, içimizin depremleri ile oluşan o fay hatlarına asla düşmeyiz sanıyoruz.

Boğulanlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre boğulanların büyük çoğunluğu çok iyi yüzme bilen insanlarmış. Kendilerine çok güvendikleri için denize açılır ve geri dönemezlermiş. Haberlerde “aslında çok iyi yüzücüydü nasıl oldu anlamadık” dedikleri bu tipler yani.

Çok iyi araba kullandığına inanan insanlar emniyet kemeri takmıyor, hız yapıyor, kurallara uymuyor sonunda kaza yapıyorlarmış. “Abi bana bir şey olmaz kaç yıllık sürücüyüm” diyenler de bunlar işte.

Sosyal hayatta da bu böyle değil midir? “Bu işi en iyi ben yaparım” diyenlerin iflas ettiğini, en mükemmel benim evliliğim diyenlerin boşandığını, en ahlaklı benim diyenlerin mutlaka hata yaptığını görmüyor muyuz?

Kendimize olan güveni boş fıtri olmayan temeller üzerine inşa edince, ilk sarsıntıda başımıza yıkılıyor kurduğumuz tüm saltanat.

Kendimizi “bir şey” zannetmek iyidir ama sınırını bilirsen.

Yoksa kendi sandalyemize kendimiz tekme atıyor celladı suçluyoruz, cinayetimizin katiliyken maktul süsü veriyoruz.