TR EN

Dil Seçin

Ara

İnsandaki Mükemmel ve Zengin Yaratılış

“Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp düşünmez misiniz?” (Nahl Suresi, 17)

Allah (cc) her insanı ona has detaylar içeren özellikleriyle yaratmış. Dünyada şu an yaşayan ve yaşamış olan her insanın fiziksel özellikleri birbirinden farklı. Her insanın kişiliği de bir diğerinden farklı ve kişiliğine bağlı olarak da farklı davranışlar sergiliyor. İşte bu Rabbimizin sonsuz ilminin, üstün gücünün ve örneksiz yaratmasının tecellilerindendir.

Allah (cc), eşsiz sanatıyla milyarlarca farklı görünümde, farklı mimiklerde, farklı bakış ve duruşlarda, kısacası farklı bir bütünlük içinde milyarlarca insan var etmiş ve ediyor. İnsanlar temelde belli detaylardan oluşuyorlar. İnsan yüzü, kapsadığı küçük bir yerde iki kaş, iki göz, bir burun, bir ağızdan ve aynı malzemelerden oluşuyor ancak milyarlarca farklı görünümle karşımızda. Ve her birine minik detaylarla, farklı anlamlar yerleştirmiş olan Allah’ın, bu muhteşem yaratması karşısında, akıl sahibi bir insanın hayran kalmaması, takdir etmemesi mümkün mü!?

Ancak ne gariptir ki, bu mükemmel yaratılışa itiraz edenler var. Başta Darwinciler… Mesela bunların, “tanrı her şeyi mükemmel yaratsaydı…” ya da “doğaüstü bir şekilde var edilseydik şu anda olduğundan yüzlerce kat daha iyi görüyor olabilirdik” iddiaları gibi… Bunlar inkâra dayalı mantık çöküntüleridir, kendi içlerinde çelişki içerir. “Evrim sırasında, bazı çok ciddi ‘karışıklıklar’ ve ‘hatalar’ meydana gelmiştir” ifadesi de aynı şekilde...

Bazı hayvanların insandan daha güçlü algı düzeyinde olmasını baz alıp, insanın algı seviyesinin bu konudaki zayıflığının, ‘körelmişlik’ten kaynaklandığını ileri sürüyorlar.

Aslında insan eğer bazı canlılara oranla daha zayıf değil de daha güçlü hassasiyete sahip olsaydı, o zaman da evrimin mükemmelliğinden söz edeceklerdi. Canlılar arasında bu gibi karşılaştırmalar yapıp, çeşitli senaryolar üretmek bilimsellikten de uzak bir yaklaşım. Bazı kuşların gözleri de bizim gözlerimizden çok daha keskin ama bu durum bizim kuştan evrimleşip, evrim sırasında görüşümüzün “köreldiği” gibi bir anlama gelmiyor.

Evrimin, “Körelmiş Organlar” listesinde yer alan bazı organlardan bademciklerin, boğazı özellikle erişkin yaşlara kadar enfeksiyonlara karşı koruma rolü var. Bir diğer ‘körelmiş organ’ sayılan timüs bezi, T hücrelerini harekete geçirerek vücudun savunma sistemini aktif hale getiriyor. Yine listedeki pineal bez, önemli hormonların üretilmesinden sorumlu. Ya da tiroid bezi bebek ve çocuklarda dengeli bir büyümenin gerçekleşmesini sağlıyor vs… (Bu konuya bir başka yazıda değinmek istiyorum.)

Kısacası evrimciler tarafından ortaya atılan mantık hataları içeren körelmiş organlar senaryosu, bilimsel olarak da yanlıştır. Hiçbir canlı bir diğer canlıdan tesadüflerle türememiş, bugünkü formlarıyla Allah tarafından eksiksiz ve mükemmel bir biçimde yaratılmışlardır. Mükemmel derken nasıl olması gerekiyorsa tam öyle olması anlamında diyoruz; Allah âdildir, her canlıyı her organı nasıl olması gerekiyorsa o şekilde yaratır. Ne eksik ne fazla… Bazılarının eksik görmeleri kendi eksik bakışlarından ve bilgilerindendir.

“Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin Suresi, 4) buyuruluyor Kur’an’da. Dolayısıyla her yönden mükemmel olan insanın bazı yönlerden kusurlu olması ya da bazı insanların ‘kusurlu’ yanları, insan hakkındaki güzellik ve mükemmellik hükmünü boşa çıkma sebebi olamaz.

İnsanların görünümleri gibi yaratılış özellikleri de değişik renklerde. İnsan karakterinde belirli temel özellikler olan içe kapalılık, dışa dönüklük, sakinlik, olgunluk, heyecanlılık, baskın ve çekingen kişilik gibi belirgin özellikler birçok kişide bulunuyor. Ancak her insanın yapısı, kişiliğindeki diğer özelliklerle birleşip farklı şekillerde ortaya çıkıyor. İnsanın fıtratındaki özelliklerin, kendisini geliştirerek kazandığı diğer özelliklerle uyum içinde bütünleşerek oluşan karakterini de en küçük ayrıntısına kadar yaratan Âlemlerin Rabbi’dir. 

Yüce Allah, davranış bakımından kimlerin daha iyi işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattığını bildiriyor. İmtihan gereği farklı karakterlerde ruh sahibi, düşünen, algılayan, hisseden bir varlık olarak yarattığı insan, her an farklı şekillerde sınanıyor. Renklerdeki çeşitlilik ve içerdiği birbirinden farklı güzellikler insan ruhuna nasıl zevk veriyorsa, insanlardaki fıtrat zenginliği de ruha haz veren bir güzelliktir. Allah, insanları değişik yaratılışlarda ve duygularına sınır koymayarak var etmesiyle, başka başka güzellikler meydana getirmiştir. 

İnsanlardaki çeşitliliğin aksine, hayvanlar tek bir fıtratta. Mesela, Allah’ın benzersiz detaylarla yarattığı arıların tek bir fıtratı var; Allah’ın buyruğuna uyarak çardaklarda evler ediniyor ve bal yapıyorlar. Örümceğin teslimiyetle ağ örmesi de onun yaratılışının bir gereği. Tavşanın, kedinin, köpeğin, bukalemunun ve bunlar gibi Allah’ın eşsiz yaratma kudretiyle yarattığı tüm hayvanların kendilerine ait, duygu ve yeteneklerine sınırlar konulmuş bir yaratılışları var. 

Yüce Rabbimiz, “Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?” (Secde Suresi, 9) buyuruyor. Yapmamız gereken, Allah’ın tüm detaylarda sergilediği sonsuz ilminin, iradesinin ve görkemli yaratmasının delillerini, isimlerinin muhteşem tecellilerini görmek, O’nu gereği gibi tanımak, takdir etmek ve O’na şükretmek… Çünkü çok az şükrediyoruz.