TR EN

Dil Seçin

Ara

Yazar ve Ressam Muammer Erkul Görme Engelli Bir Okuyucumuz İle Röportaj Yaptı

Yazar ve Ressam Muammer Erkul Görme Engelli Bir Okuyucumuz İle Röportaj Yaptı

-Görme engelli bir okuyucumuz olarak ilginç şeyler duyacağımızı sanıyorum senden. Fakat önce seni kendi ağzından bir tanıyalım, olur mu?

-Tabii ki. Adım Ahmet Suiçmez. 32 yaşındayım. Aslen Trabzonluyum ama İstanbul’da ikamet ediyorum. Ailemle yaşıyorum.

 

-Hayata gözlerini açmak diye bir ifade var, senin için bu deyim ne ifade ediyor veya şöyle sorayım gözlerin hiç açılmadı mı yoksa sonradan mı kaybettin?

-Önce ikinci sorudan başlayayım: Gözlerimi, birkaç aylıkken geçirdiğim havale sonucu kaybettim. Yani doğuşta hayata normal bir bebek gibi gözlerimi açmışım.☺️ Hayata gözlerini açmak sözüne gelince, aslında bu deyime herhangi bir mana yüklemedim. açıkçası bunu hiç düşünmedim. Yani insan doğmakla hayata gözlerini açar, öldüğünde de hayata gözlerini kapamış olur. Bu kadar.☺️ 

 

-Eğitimini nasıl aldın veya görme engellilerin eğitimi genelde nasıl oluyor?

-İlk eğitim, görme engelliler okullarında veriliyor. Okuma, yazma gibi herkesin aldığı eğitimleri alıyor görme engelliler. Sadece sistem farklı. Braille adı verilen yazıyı öğreniyoruz ilk etapta. Bu yazıyla okuyup yazıyoruz. Ben de bu okullardan birinde ilk ve orta okulu okudum. Altyapıyı bu okullar veriyor diyebilirim. Bir de rehabilitasyon merkezleri var. Okullarda verilenlere benzer, ancak daha ziyade kişisel eğitimler de buralarda veriliyor. Mesela, bağımsız hareket dediğimiz, dışarda kimseye ihtiyaç duymadan ya da az ihtiyaç duyarak yürüyebilme, kişisel idare adı verilen, kendi işini görebilme, bazı ev işlerinin nasıl yapılacağının öğretilmesi, bilgisayar kullanımı, sonradan gözlerini kaybedenler için Braille yazı ve abaküs eğitimleri, mesleki eğitimler veriliyor. Bu rehabilitasyon merkezlerinden birinden de ben eğitim aldım. Hem bana lazım olan ve yukarıda bahsettiğim bağımsız hareket ve kişisel idare eğitimleri, hem de mesleki eğitim kapsamında çağrı merkezi eğitimi.

 

-Senin çok ilginç özelliklerinden biri, Çekirge Çetin karakterini seviyorsun. Görme engelli birinin bir çizgi roman karakterine müptela olması pek de rastlanan bir şey değil, öyle değil mi?..

-Aslında bu şaşılacak bir durum değil. Ben Çekirge Çetin kitabını okurken şunu düşünmüştüm: Çetin, biraz haşarıca, ailesinin gözbebeği, şaşırtıcı ve bazen tebessüm ettiren işler yapan, sorular soran, sürekli bir şeyler öğrenmek isteyen bir çocuk. Okuyan herkesin kendi çocukluğundan bir iz bulacağından eminim. Öğretici de bir roman. Ama mesela kitap olmasaydı, Çetin’le alakalı belki de çok fazla bilgim olmayacaktı. Mesela Divanyolu Dergisi’nde de Çekirge Çetin var ama oradakiler sanırım görsel olduğundan, onları okuyamıyorum. Sadece kimi sayılarda, fıkravârî bazı tebessüm ettiren yazılar vardı. Çetin’le Dünyanın Tam Ortası kitabı sayesinde tanıştım diyebilirim.

 

-Çekirge Çetin ile nasıl tanıştın, göremediğine göre biri mi tarif ediyordu, anlatıyor muydu? Yazısız bölümleri nasıl anlıyordun?

-Biz görme engelliler için hazırlanan kitaplıklar var. Buralarda, hem ekran okuyucularla dinleyeceğimiz metin formatında kitaplar yayınlanıyor, hem de gönüllü okuyucuların seslendirdiği kitaplar yayınlanıyor. Çekirge Çetin de bu şekilde seslendirilmişti. Kitabı okuyan kişi aynı zamanda görselleri de tarif ediyordu. Çetin’le bu tarifler vesilesiyle tanıştım.

 

-Görmeyen şarkıcı ve ses sanatçıları, hafızlar var. “Kör müsün!..” lafını söyleyip gülen.. hatırlarız. Görmeyenlere şaka espri yapmaktan korkarız çünkü onların hemen alınacağını düşünür kırmaktan korkarız fakat bu durumda da aramıza mesafeler girer, temas kuramayız. Görme engelliler gerçekten neşesiz ve espriden uzak mıdır, eğlenmeyi bilmezler mi, neşeli insanlar değiller mi, onlara fıkra anlatsak ya da şakalaşsak, espiriler yapsak üzülürler mi, kırılırlar mı? Bunlar hep merak edilen şeyler fakat sorulamayan şeyler. Ne dersin?

-Bahsettiğiniz şekilde kendi kendiyle dalga geçen, esprili görmeyenler var ve bunların ekseriyeti, kendiyle barışık, engeliyle yaşamayı kabullenmiş insanlar. Bunlar gerçekten etrafına pozitif enerji yayan, hatta sevilip aranan insanlar. Yolda yürürken yaşadıkları olumsuzlukları bile size öyle mizahi üslupla anlatırlar ki, zaten ister istemez tebessüm edersiniz. Mesela tek başına elinde bastonla yürürken, bir direğe çarpar; ama bunu anlatırken, direğe çarptım demez de, direği kucakladım, direğe kafa attım der. Onu tanıyanlar, alınmayacağını bildiğinden, direğe bir şey olmadı ya deyip onunla beraber gülüşürler. Böyle bir kişiyle gayet rahat konuşabilirsiniz. Aslında bir görme engellinin hal ve davranışları, bir nevi kendisine karşı sizin ona davranışınızı da yönlendirecektir. Herkes bir olmayabiliyor çünkü.

 

-Çekirge Çetin çizgi karakterini nerelerde nasıl okuyordun?

-En kapsamlı bilgileri, “Dünyanın Tam Ortası” kitabından öğrendim. Bazı anekdot ve yazıları da Divanyolu Dergisi’nden. Ama dergide şöyle bir şey vardı: Sayıları pdf olarak, bilgisayardaki ekran okuyucusuyla okuyordum. Yani bir seslendiren olmadığından, Çetin’le alakalı yerleri okuma durumu olmuyordu. O yüzden Dünyanın Tam Ortası kitabı ve bu kitabın sesli olarak okunması Çetin’i tanımamda büyük rol oynadı.

 

-Çok ilginç bir deneme yapalım seninle. Çekirge Çetin’i bana tarif edebilir misin? Yani başka göremeyen bir çocuğa veya çizgi romanları okuyan ve görebilen çocuklara veya çizgi romanı çizen kişi olarak bana anlatmanı istiyorum. Çekirge Çetin ne yapar ne giyer kıyafetleri ne renktir pantolonu üzerindeki yiyecekleri nasıldır. Sen dokunarak tarif edersin fakat dokunmuş gibi, görmüş gibi lütfen tarif et bize.

-Mesela üzerinde kırmızı bir kazak olabilir; gri de bir kot pantolon giymiş olabilir. İkisi de öyle kalınca değil; ince ve ferah giysiler tabii. Yani ince yün kazak, yine hantal olmayan, ince kot pantolon. Bu renklerin nasıl ve nerden aklıma geldiğini de söylemek isterim: İlkokuldayken, bir masal kasetinde, Hey sen; kırmızı kazaklı çocuk! diye bir hitap vardı. Kırmızı kazak oradan aklıma geldi. Gri pantolon ise; telefonda bazı görselleri tarif eden bir uygulama kullanıyoruz. Bu uygulamada renk tarifi de var. Tabii tutturup tutturmadığını tam bilmiyorum. Telefonun kamerasını kendi kotuma tutunca, önce kahverengi dedi, sonra gri dedi. Ben de griyi seçtim. 

 

-Gerçekten bu sohbet çok güzelleşti. Kimsenin aklına gelmeyen şeylere ulaşıyoruz sanırım. Çekirge Çetin’in kendisini de tarif eder misin, teni, yumuşaklığı, kaşı, gözü, kulakları, saçları her şeyi tarif et bize ne biliyorsan veya nasıl hayal edebiliyorsan. 

-Çetin, ne çok zayıf, ne de tombul bir çocuktur.☺️ Yuvarlak yüzlü, rüzgar estiğinde dalgalanacak uzunlukta saçları olabilir. Aklıma gelen bunlar. Unutmadan, yüzünde bir de bant var. Bunu kitaptaki tariften dinlemiştim. Başka bir yerde de geçmişti ama neredeydi hatırlayamadım. (Not: Ahmet Suiçmez kardeşimizden bir selfie istedik. O da bizi kırmadı ve gördüğünüz resmini yolladı. Fakat bu resimde dikkat çekici bir ayrıntı da var: Çetin hayranı Ahmet kardeşimiz, onun yüzündeki yara bantını da taklit etmek istemiş ve resmini çekmeden önce yüzüne bir bant yapıştırmış. Gerçi yatay değil dik olmuş ama zararı yok☺️ Bu selfie konusuna devam edeceğiz inşaallah.)

 

-Benim sormadığım fakat senin söylemek istediğin neler var?

-Şunu söyleyebilirim: Bir çizgi roman karakterini tarif etmeye çalışmak açıkçası zevkliydi. Yani sıradan bir romandaki karakterler, gören görmeyen herkesin zihninde farklı bir şekil alır ama çizgi roman tarifi bunun epey dışında kalıyor. Benim bu tarifimle Çetin’in asıl şekli arasında benzerlik var mı açıkçası merak ettim.☺️

 

-Anlattıkların için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bence çok kıymetli şeyler. Uzun yıllardır görme engellilerle yakın olduğumu bilirsin. Seninle de yıllardır tanışıyoruz. Birbirimizi seviyoruz. Onun için soru sormakta diğer insanlara göre çok daha rahatım. Bütün bunları düşünerek diyorum ki bu cevaplarının göremeyenlere ışık olduğuna eminim fakat bundan da önemlisi, böyle önemli konuşmalar, göremeyenler kadar görenler için de ışık oluyor.

-Evet; insanlar görme engellileri hem tanımak istiyorlar, hem de incitmek endişesinden ötürü çekiniyorlar. Bu konuşmalar onlara da ışık tutacaktır.

 

-Allah yolumuzu açık, bahtımızı açık eylesin ve hepimize iman selameti versin.

-Amin. Çok teşekkür ederim.