“İnsanların sanatları içinde nasıl ki, maddenin kıymeti ile sanatın kıymeti ayrı ayrıdır. Bazan müsavi (eşit), bazan madde daha kıymettar, bazan oluyor ki; beş kuruşluk demir gibi bir maddede beş liralık bir sanat bulunuyor. Belki bazan, antika olan bir sanat, bir milyon kıymeti aldığı halde, maddesi beş kuruşa da değmiyor. İşte öyle antika bir sanat, antikacıların çarşısına gidilse, hârika-pişe ve pek eski hünerver sanatkârına nisbet ederek o sanatkârı yâd etmekle ve o sanatla teşhir edilse, bir milyon fiyatla satılır. Eğer kaba demirciler çarşısına gidilse, beş kuruşluk bir demir bahasına alınabilir.” (Bediüzzaman, Sözler, 311-312)
Sanat eseri biçim ve içerik düzlemi olarak ifade edilen iki alandan oluşur. Sanat eserini meydana getiren materyal ve unsurlar onun madde yönünü oluştururken, içerik ve anlam ise onun anlam ve manevi yönünü oluşturur. Mesela resim ve heykel gibi plastik sanatlarda genellikle sanat eserini oluşturan malzeme ve materyaller çok büyük maddi değer taşımazlar.
Sanat eserine değer katan, estetik kaygı ve sanat güzelliğinin yanı sıra, onu yapan sanatçının ruh güzelliği ve duygusal coşkusudur. Ancak sanatçının yaşadığı dönemde veya sanatın tarihi içerisinde edindiği kariyer ve değer de sanat eserine ekstradan kıymet kazandırır. Hatta ilk insanlara kadar uzanan antik bir eserin sanatçısı belli olmasa bile eser, o meçhul sanatçısına ve ait olduğu döneme atıf yapılarak çok büyük bir değer kazanabilmektedir.
Marchel Duchamp, Ready-Made (Hazır Madde) Heykel, 1917, MOMA Müzesi, New York
Bronz veya tunçtan yapılan bir heykelin kilogram olarak metal değeri günün şartlarına bağlı olarak bellidir. Ancak onu yapan Mikelanjelo veya David gibi bir sanatçının kariyerine bağlı olarak sanat ve manevi değeri paha biçilemeyecek kadar çok yüksektir. Hatta Cellini veya Ghiberti gibi bir sanatçının altın ve gümüş gibi değerli metallerle ürettiği sanat eserlerinin maddi değeri dahi sanat değeri yanında çok düşük kalacaktır.
Lorenzo Ghiberti'in altın kaplama bronz rölyefinden detay, 1425-52, Floransa.
Hatta Picasso’nun Sentetik Kübizm dönemi ile başlayan atık maddelerin bir sanat eserine dönüştürüldüğü Kolaj, Asamblaj, Junk ve Ready-Made çalışmalarında kullanılan çöp ve atık maddelerin hiçbir değeri yokken, yapılan sanat eserleri bugün modern sanat müzelerinin en kıymetli eserleri olarak sergilenmektedir.
Picasso'nun nihale (çaydanlık altlığı) kullanarak yaptığı ünlü bir kolaj eseri. 1912, 29x37 cm. Picasso Müzesi, Paris.
Antika kavramında farklı olarak zamanın geçmesine bağlı bir antikite içerme durumu vardır. Arkeolojik veya tarihi eser denilebilecek türden eski bir zamana ait olması, bu eserlere daha farklı değerler de kazandırmaktadır. Günümüzde üretilen bir sanat değeri yine sanatçının sanat kariyerine bağlı olarak müzayede değeri taşıyabilmektedir. Ancak benzer kariyere sahip bir Rönesans veya Barok dönemi sanat eserinin değeri müzayedelerde dile getirilemeyecek kadar yüksektir.
Günümüz sanatçısı ne kadar reklamı yapılan popüler bir sanatçı bile olsa, sanat tarihinde nasıl bir yere sahip olacağı henüz belirsizdir. Ancak sanat tarihine mal olmuş ve müzelerde yer almış bir eser ve sanatçısının sanat değerini ve kariyerini, bugün hiçbir sanat eleştirmeni ya da sanat tarihçisi değiştiremez.
Bir eseri sanat eseri olarak tanımlayan en önemli gösterge şüphesiz sanatçının imzasıdır. Eseri sanatçı ile bağlayan imza, eseri sıradan olmaktan çıkartır ve sanatkârının adıyla değer kazanır. Ancak öyle eserler vardır ki, üzerinde sanatçıya ait bir imza olmasa bile, üslubundan ve sanat özelliklerinden hangi sanatçıya ait olduğu hemen anlaşılır. Bir Picasso veya Dali eseri hemen ressamının kim olduğunu haykırır. Sanat eserinin değeri, gösterge olduğu sanatçı ve sanatı ile ortaya çıkar.
“İnsan, iman ile insanda tezahür eden sanat-ı İlahiye ve nukuş-u esma-i Rabbaniye itibariyle bir kıymet alır. Küfür, o nisbeti kat’eder. O kat’dan sanat-ı Rabbaniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibariyle olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.” (A.g.e.)
İnsan da kâinatın yaratıcısının eseridir. Onu yaratan yüce sanatkârın sanatının büyüklüğünden dolayı özel bir değer kazanır. En değerli varlık olur. İnsan, üzerinde yansıyan İlahi sanat ve güzelliği sergileyen bir model, ilahi kreasyonun mankenidir. Ancak ateist felsefenin tanımıyla, evrimle gelişmiş bir hayvan olarak görüldüğünde, insan bu değeri kaybeder. Kime ait olduğu beli olmayan imzasız, değersiz bir esere dönüşür.