TR EN

Dil Seçin

Ara

Mayıs 2011

post-title

Mayıs 2011, 413

Sevgili Zafer Dostları,

Hani çocuğunuzun sabah kalktığınızda birden büyüdüğünü hissedersiniz ya, tarihin de buna benzer kırılma anları vardır. Tarihin akışı birden değişir ve hiç umulmadık olaylar vukua gelir.

Son bir yıl içindeki olaylara bakınca, âlemin yeni doğumlara gebe olduğunu hissediyor insan. Bir yandan büyük doğa olayları, diğer yandan toplumsal çalkantılar, dünyanın yeni bir yere doğru akmakta olduğunu düşündürüyor.

Acaba nereye doğru bir akış olacak bu? İyilikten yana olan kuvvetler, geçmiş yüzyılların miras bıraktığı zulüm yapılarına karşı belli bir süreliğine de olsa galip gelebilecekler mi? Yoksa, doğrudan Kıyamet sath-ı mahalline doğru bir yol mudur yürüdüğümüz?

Kıyamete yakın dönemleri anlatan hadislere bir göz gezdirdiğimizde, gerçekten çok ilginç haberlerle karşılaşıyoruz. Mesela, bir tanesi, ahirzamanda çok tanıdıklar hariç kimsenin kimseye selam vermeyeceğini haber veriyor. Yani, toplumsal ve insani bağların çözüleceğini... Yine bir başkası, adam öldürmelerin, cinayetlerin artacağını...

Bunlara mukabil, belki bu tip insani kusurların artması oranında, doğal afetlerle karşı karşıya kalacağımız yazıyor hadislerde. Söz gelimi, sabah kalktıklarında insanların “Bugün sizin sülalenizden kaç kişi yere battı?” diye soracağı yazıyor. Doğuda, Batıda ve Arab Yarımadası’nda bir bölgenin de batacağı...

Ahirzamanla ilgili hadisler işte böyle tasvirler yapıyor. Olacak olan, elbette olacaktır. Önüne geçmemize imkân yok. Ama bize, Müslümanlara düşen görevler her zamankinden daha çok gibi geliyor. Boşuna Hz. Peygamber, ahirzamanda kendi sünnetinden bir tanesini bile yaşatan bir Müslüman’ın şehit sevabı kazanacağını buyurmuyor!

Öyleyse, başta aramızdaki selamı yaymak olmak üzere, Hz. Peygamber’den (asm) bize intikal eden ne kadar sünnet varsa, hepsini hayata geçirmek, olanı muhafaza etmek adına bütün gücümüzle çalışmalıyız.

Önümüzdeki ay buluşmak dileğiyle hepinizi Allah’a ısmarlıyoruz.

     — Ömer Baldık, editör

Dergideki Yazılar