TR EN

Dil Seçin

Ara

Neslin Dirilişi ve Öğretmen

Neslin Dirilişi ve Öğretmen

Modern zamanların kadim kültürümüzün değerler manzumesini incittiği günümüzde, öğretmenliği sloganvari birkaç söyleme mahkûm etmek, konuya sathî bir bakış getirir.

Modern zamanların kadim kültürümüzün değerler manzumesini incittiği günümüzde, öğretmenliği sloganvari birkaç söyleme mahkûm etmek, konuya sathî bir bakış getirir. Öyle ki, birçok şeyin hızlı tüketim çağının bir nesnesine dönüştürülmesiyle, özünde kıymet atfedilen hususlar da bu değişim ve dönüşümden nasibini almıştır. Toplumun öğretmene, öğretmenliğe yaklaşımı bu bağlamdan etkilenirken, meseleye zamanın aynasından bakmak, farklı çıkış yolları sunacaktır.

Mazisi yüzlerce yılda mayalanan bu medeniyetin nesilleri, bilgiyi şahsi menfaatleri için araçlaştırdıkları bir meta olarak görmemiş; kitaba, kelâma adeta bir kutsiyet atfetmişler ve bu doğrultuda yüksek gayeler edinmişlerdir. Batı’nın cehalet karanlığında kıvrandığı tarihlerde, ilmin yanı sıra, irfanıyla, ahlakıyla ve insanî değerleriyle dünyaya ışık saçan Türk İslam medeniyeti, öğretmenlik makamına hususi bir paye biçmiştir. Değil mi ki, bu mevhumun özünde peygamberî bir duruş, bilgece bir hâl gizlidir. Zira milli ve manevi kimliğimizde eserleriyle, miraslarıyla mührü olan şahsiyetler tanıtılırken, daima kimlerden beslendikleri, kimin rahle-i tedrisinden geçtikleri ifade edilir. Bir çağ kapatıp bir çağ açan Fatih Sultan Mehmet anlatılırken, hocası Akşemseddin’den ya da gönüller fetheden Yunus Emre tanıtılırken mürşidi Tapduk Emre’den bahis açmak elzem görülür.

Küresel güçlerin bütün dünyada zalimce hüküm sürmek istediği, buna bağlantılı olarak kültürel emperyalizmin son derece tehditkâr bir ivme kazandığı şu asırda, öğretmenliğin ve öğretmenin mahiyeti, yeniden farklı açılımlarla genişler. O, sancağımızın, milletimizin, kimliğimizin ve kimliğimizde örülmüş değerlerimizin ihyası ve bekası için, istikbale uzanan ufka bakan neslin bayraktarıdır. Bayraktarlık vazifesinin yolu ise bir dirilişten geçer. Bu toprakların evlatlarının, bin yıllara uzanan köklerimizden beslenerek yarınlarda yepyeni bir şuurla azmetmeleri, zihnî bir diriliş hareketine bağlıdır. Söz konusu dirilişte, Yahya Kemal’in ifadesiyle “kökü mazide olan âti” bir neslin inşası, öğretmenin esas gayesi, gayreti ve vazifesidir.

Benmerkezciliğin, kibrin, riyanın allanıp pullandığı şimdilerde fedakârlığıyla, mütevazılığıyla, samimiyetiyle yoz ve yaban bir tabloyu alaşağı ediverir bir öğretmen. Zarif geleneğimizden miras duyuş, düşünüş ve hissedişlerin zarafetini öğrencilerine sezdirmek; bu suretle onların hayata bakışında yepyeni ışıklar yakabilmek, öğretmenin eğitim şuuruyla icraata dönüşebilir. Bahsedilen noktada bir gönül köprüsü kurulur. Bu köprüden kimi zaman hoşgörü akar karşı kalbe, kimi zaman vefa, bazen de fedakârlık. Kültürel belleğimizde bir yerlerde var olan, bizi sarıp sarmalayıp içimize sıcacık damlalar akıtan, gelgelelim unutulmaya itilmiş güzellikler, hep bu köprüden körpecik dimağlara ulaşır, ulaşmalıdır. Zira binalara, ağaçlara yiyecek ve su dolu kuş evleri yapan ecdadın torunlarına, gönül köprüsüyle ulaşılır. Bu, kalbe dokunan birkaç mısra ile bir anne şefkatinin nasihate bürünmesiyle yahut samimi bir tebessümle tezahür eder.

Henüz ana kucağından yeni gelmiş ürkek bir yavrunun masumiyetinde veya ilk gençlik yıllarının arayışlarla, bocalamalarla dolu vakitlerinde, onların hislerini kendisine muhatap alan öğretmen, duygularına da hissedar olur. O, öğrencilerinin heyecanlarıyla kendi heyecanını besler, diriltir. İki taraf arasındaki etkileşimle belirginleşip kuvvetlenen ve daima yinelenen bir öğrenme iştiyakı, şevk ve gayret ile yükselerek, başarının duası olur. Ardından gelen galibiyet, salt ham bir bilgiye sahip olmak değildir elbette. İçselleştirilip hükmedilmeyen bilgi yığınlarının itibarı yoktur. Hakiki galibiyet, ilim öğrenmek, edep bilmek, maddi manevi bir teçhizat ile kâinatı okumak ve nihayetinde dönüp kendi özüne bakmaktır. Yunus’un deyimiyle: “İlim ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektir/ Sen kendin bilmezsen/ Ya nice okumaktır.” İşte öğretmenin vazifesi, kıymeti ve konumu, öğrencisinin kendini bilme ve diriliş serüveninde aldığı rol ile izah edilebilir.