Alman Johannes Gutenberg ve 1455'de kurduğu matbaa
Kasım 2018 sayısında, Osmanlı’nın bilim ve teknolojide ilerlemesini gerektiği ölçüde sürdürememesinde, yıllarca dillere pelesenk edilen “matbaanın geç geldiği” ve “Batı’nın gerisinde kaldığı için yıkıldığı” lafazanlıklarını inceleyip, ters yüz edilen veya unutturulan tarihi hakikatleri gün yüzüne çıkarmaya çalışmıştık.
Bu sayıda, konuya daha da farklı bir açıdan bakacak ve ezberleri bozmaya çalışacağız: Özellikle matbaa gibi teknolojik icat ve aletlere karşı Batı’da yöneticiler, din adamları, esnaf, işçi ve toplum kesimlerinin gösterdiği şaşırtıcı tepki, hatta düşmanlığı masaya yatıracağız.
OSMANLI’DA HATTATLAR, MÜSTENSİHLER VE MÜZEHHİBLER
Osmanlı’da hattatlar (yazıcılar), müstensihler (kopyacılar), müzehhipler (süsleyiciler) ve mücellitler (ciltçiler), meslek ve geçimlerini kaybetmek kaygısı ve korkusuyla, matbaanın gelmesine haklı olarak biraz direnmişlerdi.
17-18. yüzyıllarda İstanbul’u ziyaret eden birçok Batılı gözlemci de, matbaanın yaygın biçimde kullanılmamasının esas nedenini, hattatların direnişiyle izah etmişlerdi. 1660’lı yılların başında İngilizlerin İstanbul büyükelçiliğinde sekreter olarak çalışan Paul Ricaut, 1668’de bastırdığı kitabında, Osmanlı Devleti’nin hattatların çıkarlarını korumasını gerçek neden olarak zikretmişti.
1679-1680 ve 1692’de İstanbul’da bulunan İtalyan asıllı Kont Marsigli, 1727’de İstanbul’da 90 bin hattatın bulunduğunu söylemektedir ki, yarısı, çeyreği bile doğru kabul edilse, yine de büyük bir rakamdır. Bunlara bağlı olarak sahaflar, kalemciler, ciltçiler, divitçiler ve diğer esnafın baskısı da resmî devlet matbaasının gecikmesinde etkili olmuştur.
Bu gerçeği, 1787’de İsveç’in İstanbul Sefiri Mouradgea d’Ohsson da tasdik etmişti: Yazma kitapların alım satımının, sayısız hattat ortaya çıkardığını, bunların devamlı surette kitap istinsahı (kopyalayıp çoğaltma) ile meşgul olduklarını, sahaf denilen pek çok kitapçı dükkânının doğduğunu, bunların devletin bütün şehirleriyle ticaret yaptıklarını, ayrıca müstakil gezici esnafın, hanları, konakları, şehrin mahallelerini gezerek kitap sattıklarını, yazma eserlerin çokluğu ve matbaanın kurulmasıyla müstensihlerin birdenbire dilenecek hale gelecekleri korkusunun, Osmanlı’da matbaacılığın gecikmesinin en büyük sebebi olduğunu yazmıştı.
Avrupa matbaalarında basılan kitapların Osmanlı sınırları içinde satışına izin verildiğine dair Sultan III. Murad’ın 1588’de neşrettiği ferman (Nasiruddin Tusi’nin, “Tahrîru Usûlü’l-Hendese” adlı geometri kitabının giriş kısmında basılmıştır)
İbrahim Müteferrika’nın matbaa kurmak ve dini eserler dışında eser basmak için hazırladığı arzuhal
Fakat Müteferrika matbaayı kurarken, dini ilimlere ait kitapları basmayıp, bu alandaki eserlerin yazımını hattatlara bırakması, geçimlerini sağlayacak geniş bir sahanın kendilerine kalmasından ötürü hattatlar ve tabii öteki zanaatkârlardan gelmesi beklenen daha büyük tepkileri dizginlemişti.
1884’de II. Abdülhamid tarafından açılan Kütüphane-i Umumi Osmani
BATI MATBAAYI TEPKİYLE KARŞILADI
Ülkemizde yıllardır kitap basmanın dine aykırı olduğu iddiasıyla, Osmanlı ulemasının matbaaya karşı çıktığına dair yanlış bilgi yayıldı. Hâlbuki Orlin Sabev, ulemanın matbaa düşmanı olmadığını şöyle hükme bağlamıştı: “Birçok ulema mensubu gerek Batıda basılan Arapça kitapları, gerek Müteferrika baskılarını evlerinde bulundurur, başta Şeyhülislam olmak üzere önde gelen âlimler de gerek neşriyat projelerinde, gerek tashihlerde Müteferrika’ya yardımcı olurlardı.”
Matbaanın caiz olmadığını ileri süren bazı âlimlerin çıkmış olması mümkün; fakat unutmayalım ki, aynı hâdise Avrupa’da da yaşandı. Modern matbaanın anavatanı olan Avrupa’da bile kurulması ve baskıya geçmesi büyük tepkilere yol açtı:
Avrupa’da modern mekanik matbaanın kurulmasına öncülük eden Johannes Gutenberg
Gutenberg’in matbaasında bastığı ilk kitaplardan biri
Gutenberg ve matbaasıyla ilgili Avrupa kaynaklarında yer alan bir tasvir
Papa Alexsandre VI, 1501’de ruhsatsız yayınlanan kitapların yakılmasını emrettiği gibi, Fransız Kralı II. Henry de, ruhsatsız kitap basanları idamla tehdit etti.
Jacob Burckhadt’ın, “İtalya’da Rönesans Kültürü” adlı eserinde zikrettiği üzere Urbino hükümdarı Federigo, “Basılmış bir kitap sahibi olmaktan utanç duyduğunu” belirtmişti.
Bundan başka İspanya’da Kral Ferdinand ve Kraliçe Isabelle, ülkenin farklı yerlerinden toplattıkları, Arapça ve İbranice basma ve yazma eserlerden oluşan dev yığınları yakmaktan büyük zevk aldılar.
Aynı şekilde birçok Avrupalı hâkim, İncil’e muhalif diye matbaayı şehirlerine sokmadılar.
İngiltere’deki Hereford Katedrali’nde bulunan 18. yüzyıla ait Zincirli Kütüphane
Zincirli Kütüphane’de Ortaçağ’dan kalma 227 yazma (toplam 500) eser yer alıyor
Zincirli Kütüphane Avrupa'nın bir dönem kitaba-ilme karşı duyduğu bağnazlık ve düşmanlığı simgeliyor
1476’da İngiltere Westminster’de ilk matbaayı kuran William Caxton, ilk eserini basması üzerine rahiplerin tepkisiyle karşılaştı ve dinsizlikle itham edildi. Aynı devirde idareciler, matbaacılığa karşı daima düşmanca tutum takındılar.
William Caxton
William Caxton ve kurduğu matbaayı anlatan İngilizce bir tanıtım
Dahası 16-17. yüzyıl Avrupa’sında dahi basım, ancak birkaç sanatkâr ailenin desteklemesi sonucunda, büyük baskılara ve güçlüklere göğüs gerilerek yapılabildi.
Fransa’da sayıları hızla artan matbaacılar, Paris Parlamentosuna şikâyet edildiler. Yakalananlar hapse atıldılar ve bastıkları kitaplar müsadere edildi, yani el konuldu. Tedbirleri bir adım ileriye götüren parlamento, matbaaları kapattırdı.
Batı’da matbaaya başlangıçta karşı çıkıldığına dair Svend Dahl’in, 1968’de New York’da yayımlanan “History of the book” isimli kitabında tafsilat mevcuttur.
Svend Dahl’in “History of the book” isimli kitabının iç kapağı
SANAYİ AVRUPA’SINDA TEKNOLOJİ DÜŞMANLIĞI!
Öte yandan 1800-1804 arasında Fransa’da ipek dokuyan makineli (jakarlı) tezgâhı icat eden Joseph-Marie Charles Jacquard, Lyons’lu işçilerin öfke ve kinini kazandı. Fransa, ülkesinde binlerce dokuma tezgâhı bulunmasından dolayı korkuya kapıldı. İşçiler, Jacquard’a karşı birleşerek Place des Terreaux meydanında büyük bir miting tertiplediler; “geçimlerinden mahrum edeceği endişesinden” ötürü icat edilen makinenin tahrip edilmesi yönünde karar aldılar. 1801’de Jacquard’ın sergi tezgâhını tahrip ettiler. Tepkiler, Jacquard’ın ölümüne, 1834’e kadar sürdü. Üstelik bu tarihlerde Avrupa Sanayi İnkılabını yaşamaya devam ediyordu.
Joseph-Marie Charles Jacquard
İngiltere’deki Bilim ve Endüstri Müzesi’nde sergilenen Jacquard’ın Jakarlı Tezgâhı
Çok daha ilginci, Sanayi İnkılabına ev sahipliği yapan İngiltere’de ise, 1808’de dantel makinesini icat eden ve 1809’da patentini alan John Heatcoat’ın, Loughborough’daki fabrikası ve içerisindeki 55 dantel çerçevesi, elle dantel ören işçiler tarafından, “kazançlarına engel olduğu” gerekçesiyle 1816’da yakıldı. Kral Bench, hasar sebebiyle 10,000 sterlin tazminat ödemek zorunda kaldı.
John Heathcoat
Heathcoat ve yaptığı danteli gösteren bir tasvir
RAKAMLARIN DİLİYLE MATBAA GERÇEĞİ
Osmanlı’ya matbaanın geç girdiğini iddia edenler, şu önemli noktayı gözden kaçırıyorlar: 1494 yılı itibarıyla dünyada 14 ülkede, toplam 30 merkezde matbaa kurulmuş; bu sayı 1728 yılı itibariyle Osmanlı ile birlikte 22 ülke, 89 merkeze yükselmiştir.
1494 yılına kadar matbaaya sahip olan ülkeler ve matbaa sayıları şöyleydi: Almanya 5, İtalya 7, İsviçre 2, Çekoslovakya 1, Fransa 2, Macaristan 1, Belçika 1, Polonya 1, İspanya 1, İngiltere 5, Avusturya 1, Danimarka 1, İsveç 1, Portekiz 1’dir.
1728 yılında bu ülkelere, ABD, Hindistan, Çin, Meksika, Romanya, Litvanya, Rusya ve (resmen) Osmanlı dâhil olmuştur. Üstelik 1728’de, dünyadaki 89 matbaa merkezinin 37’si Osmanlı sınırları içindeydi. (O. Ersoy: 51-53)
HÜKÜM
Avrupa’da matbaa ve diğer teknolojik gelişmelere karşı oluşan bu sert tepkilere bakıldığında, aslında Osmanlı’nın matbaaya geçişinin sanıldığı kadar tepki ve sıkıntı doğurmadığı, iddiaların abartılı ve art niyetli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kaynakça:
1. Paul Ricaut, Türklerin Siyasi Düsturları, Tercüme: Reşat Uzmen, Ad Yayıncılık, İstanbul, 1996, s.45.
2. Signore conte di Marsigli, Stato militare dell’Impero Ottomanno incremento e decremento del medesimo/L’Etat militaire de l’Empire Ottoman, ses progres et sa decadence, Haga/Amsterdam, 1732, s.40.
3. Mouradgea d’Ohsson, 1170 Yıl Önce İstanbul’da Umumi Kütüphaneleri, Tercüme: Şahap Nazmi Coşkunlar, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, c.6, sayı: 3, 1957, s.54.
4. Orlin Sabev, İbrahim Müteferrika ya da İlk Osmanlı Matbaa Serüveni (1726-1746), Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2006, s.43.
5. İmre Karacson, “İbrahim Müteferrika”, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, c.1, Sayı: 3, İstanbul, 1328/1910.
6. Adil Şen, Ibrahim Müteferrika ve Usulü’l-Hikem fi Nizami’l-Ümem, TDV Yayınları, Ankara, 1995, s.56, 59.
7. Server İskit, Türkiye’de Neşriyat Hareketleri Tarihine Bir Bakış, Devlet Basımevi, İstanbul, 1939, s.7.
8. Hüseyin Gazi Topdemir, İbrahim Müteferrika ve Türk Matbaacılığı, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s.27-39.
9. İsmet Binark, Türkiye’ye Matbaanın Geç Girişinin Sosyal-Psikolojik Sebepleri, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, c.26, sayı: 1, 1977, s.23- 47.
10. İsmet Binark, Eski Kitapçılık Sanatımız, Ankara, 1975, s.58-83.
11. http://belgelerlegercektarih.com/2012/08/31/matbaa-osmanliya-ne-zaman-geldi/ Erişim: 04.11.2018
12. Ahmed Rıza, Batının Doğu Politikasının Ahlaken İflası, Tercüme: Ziyad Ebüzziya, İstanbul, 1982, s.119
13. Osman Ersoy, Türkiye’ye Matbaanın Girişi ve İlk Basılan Kitaplar, DTCF Yayınları, Ankara, 1959, s.51-53.
14. Hasan R. Ertuğ, Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi, c.1, Yenilik Basımevi, İstanbul, 1970, s.34-35.
15. https://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&sl=en&u=https://wikivisually.com/wiki/Joseph_Marie_Jacquard&prev=search Erişim: 04.11.2018
16. https://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&sl=en&u=https://www.gracesguide.co.uk/John_Heathcoat&prev=search Erişim: 04.11.2018