TR EN

Dil Seçin

Ara

Matbaa Bize Niye Geç Geldi?

Tarihçi İlber Ortaylı’dan, Türklerin matbaa ile geç tanışmasına farklı bir yorum


 

Akademisyenler geçmişi bir ‘bilim’ olarak ele alır ve ona ‘tarih’ adını verirler. Öte yandan tarihin bir de ‘ideolojik’ boyutu vardır. Güçlüler ve yönetenler geçmişi belli bir açıdan anlatır. Halk da bu hikayeye inanır.

Bugün Türkiye’deki resmî tarih anlayışı çatırdıyor. Artık başka hikayeler dinlemek istiyoruz. Bu talep de bazı tarihçilerin ön plana çıkmasına neden oluyor. İlber Ortaylı gibi...

İlber Ortaylı doğru bildiğimiz birçok şeyin yanlış olduğunu, olayların başka türlü de okunabileceğini gösteriyor. Örneğin matbaa konusu.

Bize ne öğretildi? Özetle şöyle bir şey: Avrupalı matbaayı buldu... Kitaplar yaygınlaştı... Herkes İncil’i kendi dilinden okudu, aydınlandı... Osmanlı’daki gerici güçler ise matbaaya karşı durdu; ülke geri kaldı...”

. . . İlber Ortaylı ise başka açıdan bakıyor olaya. Bakın Yapı Kredi Yayınları’nda yapılan bir ‘Salı Toplantısı’nda neler demiş:

Kitap okumakla bir toplum bir yerden bir yere gelmez. Son 150 yıldır Ortadoğu’da en çarpıcı devrimleri Türkler yapmıştır. Ama kitap basma, okuma, çevirme konusunda İran’dan, Mısır’dan, Lübnan’dan geriyiz.

Türkler aptal bir millet değildir. Her toplumun kendine has özellikleri vardır. Kimi iyi yemek yapar, biz o sınıfa dahiliz. Kimi kavgacıdır, biz de öyleyiz. Kimi teknolojiyi sever, Türkler bu kategoriye girer. Ama bir de müziği, felsefeyi seven; bunları konuşan toplumlar vardır; biz onlardan değiliz.

Sanılıyor ki matbaaya yobazlar engel oldu. Hayır, durum ondan çok daha vahimdir, utanç vericidir. Türkler okumayı sevmez. Okumak yalnız kalmaktır. İçine kapanmaktır. Türkler yalnız kalamaz, bir araya gelip dır dır dır konuşurlar.

Avrupalılar, örneğin İtalyanlar, matbaadan önce elle gazete yazıp dağıtıyordu. 200 nüshayı elle çoğaltıyorlar. Bizde ise bu yok. Bahnameleri, ayıp şiirleri dahi çoğaltmamışız. Peki ne yapılmış? Toplanıyorlar, biri okuyor, diğerleri dinliyor. Çoğaltma ihtiyacı duymuyorlar. Devrimleri dahi işte böyle yapıyorlar. Okumuyor, dinleniyor, tartışılıyor.

Türkler konuşmak yerine okumayı sevseydi, matbaa olmasa dahi kitabı dışarıda basıp getirirlerdi. Ama yapmıyorlar.”

İlber Ortaylının söyledikleri kendimize ve atalarımıza başka bir gözle bakmamız gerektiğini gösteriyor. Belli ki olay basit bir ilerici - gerici kavgasından ibaret değil. (İktibas)