TR EN

Dil Seçin

Ara

Görünmeyen Erzak Vagonları

Görünmeyen Erzak Vagonları

Bahar geldiğinde nasıl kalkacak dediğimiz beyaz örtü birkaç günde kaldırılır. Gitmez dediğimiz soğuklar gider ve beyaz örtü yerini yeşil örtüye, soğuk hava ise ılık havaya bırakır. Dallarda rahmet hediyeleri olarak önce yapraklar, sonra çiçekler ve sonra da yaz meyveleri görünmeye başlar. Bir de bunların arkasında görünmeyenler var.

Bahar mevsiminin gelmesiyle bitkilerde izn-i ilahi ile sessiz bir faaliyet gözlenir. Bitkilerin mutfakları olan yapraklarda, görevleri olan besinleri hazırlamak için bir koşturmaca başlar. Yapraklardaki kloroplast fabrikalarında güneşten aldıkları enerji yardımıyla havadan aldıkları karbondioksit gazı (CO2) ve topraktan aldıkları suyun (H2O) hidrojenleri birleştirilir. Bu izdivaç sonucu önce şekerler, sonra protein ve yağ gibi diğer besinler üretilir. Bu olaya da fotosentez diyoruz. Elbette isim koymakla mesele anlaşılmış olmuyor. Bu işte yüzlerce enzim görev yapmaktadır.

Yapraklarda üretilen bu besinler, yapraktan meyve sapına kadar uzanan ve “kalburlu boru” olarak adlandırılan borularla meyveye taşınarak depolanır. Burada biriken gıdalar giderek meyvenin büyüyüp gelişmesine vesile olur. Böylece görünmeyenler meyve olarak gözümüze gösterilir.

Görünmeyen basit maddelerden, yani karbondioksit ve suyun hidrojenlerinden, henüz mekanizmaları tam aydınlatılamamış bir seri işlemlerle gözümüzün gördüğü meyveleri yaratan kim?

Meyveleri yediğimizde ağızdaki diş değirmeninde ve mide asidinde onları öldürüp mide kabristanına gömerek onları tekrar görünmez yapan kim?

Sonra bu ölü besinleri mideden, bağırsaklara ve karaciğerden hücrelerimize kadar taşıyıp burada tekrar adeta dirilten ve bir bedende görünür kılan kim?

‘Haşir Risalesi’ndeki bir dipnotta şu ifade geçer: “Evet bahar, mahzen-i erzak bir vagondur, gaipden gelir.”

Burada bahar mevsimi bir trenin vagonlarına benzetilerek ifade edilmiş. Eskiden kara yolu taşımacılığı ile şimdiki gibi yaygın olmadığından, bir yerde üretilen meyveler başka yerlere genelde trenle nakledilirdi.

Yaprakta üretilen besinlerin meyvelere nasıl taşındığını incelediğimizde de buna benzer bir durumla karşılaşıyoruz. Yapraktan meyveye besin taşıyan kalburlu borular birbirine eklenmiş tren vagonlarına benzemektedir. Vagonları birbirine bağlayan bağlantı tüplerinden besinler adeta süzülerek taşınırlar. Her vagonun bitişiğinde “arkadaş hücresi” olarak adlandırılan küçük hücreler bulunur. Bunlar vagonlardan besin taşınmasında enerji sağlayan bataryalar gibidir. Ürettikleri ATP enerjisini vagona verirler. Vagonda besin taşınmasında görevli enzimler bu enerjiyi kullanarak çalışırlar.

Rabbimizin bahar hediyeleri olan meyveler gözle ve hatta mikroskopla bile görülemeyen CO2 ve H2O’nun hidrojenlerinden üretildiğine göre, meyveler gaipten geliyor diyebiliriz. Hem görünmeyenden görünen yaratılmakta, hem de meyvedeki şekil, tat ve koku gibi özellikler CO2 ve hidrojende bulunmadığından meyveler gaipten geliyor ve yoktan yaratılıyor diyebiliriz.