TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekolojik Dengeyi Koruma Adına Bediüzzamandan Müsbet Hareket Örnekleri

Ekolojik Dengeyi Koruma Adına Bediüzzamandan Müsbet Hareket Örnekleri

Bediüzzaman hayatı boyunca gayet iktisatlı yaşayarak bizzat müspet hareket örneği olmuştur. Yeme içmede, giyimde ve hayatının her karesinde bunun örneklerini görmek mümkündür. Yemeyle ilgili olarak İbn-i Sina’ya atfen “…Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme, şifa hazımdadır…” demektedir. Çok az yediğinin örnekleri eserlerinde belirtildiği gibi, yanında bulunmuş olan talebeleri de bu iktisatlı yaşantısına şahit olmuşlardır. 

Bediüzzaman, hayvanlara ve bitkilere çok şefkatle bakmış ve onların korunması ve zarar görmemeleri hususunda azami hassas davranmıştır. Böylece ekolojik dengenin korunmasında da örnek olmuştur. Çünkü Allah’ın yarattığı her canlının dünyadaki ekolojik dengede bir vazifesi vardır. Onlara zarar verdiğimizde dengeyi bozan menfi hareket yapmış oluruz. 

Bediüzzaman’ın canlılara olan şefkatiyle ilgili çeşitli örnekler vardır.

Talebesi Bayram Yüksel’in anlattığına göre; Barla’da kaldığı evin önünde bulunan ve üzerinde zikir ve tefekkürle meşgul olduğu çınar ağacı için, “Ben bu çınar ağacını Yıldız Sarayına değişmem. Bu çınar benim için bin altından kıymetli” demiştir.

Yine talebeleriyle kırlara gittiklerinde lüzumsuz yere ağaç kestirmez ve “Ağaçları kesmeyin onlar da zikrediyor” dermiş. Bazan taş lazım olsa taşı kaldırdıklarında altından karınca çıkarsa hemen bıraktırır “Hayvanları rahatsız etmeyin” dermiş. Avcıları gördüğünde “tavşanları ve keklikleri vurmayın” dermiş. Köpek gördüğünde yanında ekmek varsa ekmekten verir ve “Bunlar sadık hayvanlardır” dermiş. Eşekler için, hakaret ifadesi olarak kullanılan ‘eşek’ yerine, çok çalışan anlamında ‘işlek’ dermiş.

Yine talebesi Hamid Ekinci’nin anlattığına göre; Bediüzzaman, Van’da bulunduğu sırada birlikte Erek dağında bir süre kalmışlar. Burada Hamid Ekinci bir gün bir kertenkeleyi öldürmüş. Bunu söylediğinde Üstad buna çok üzülmüş ve kendisine hitaben: “O hayvan sana saldırdı mı? Elinden bir şeyini mi aldı? Onun rızkını sen mi veriyorsun? Senin arazinde mi geziyordu? Onu sen mi yarattın? Onun yaratılış vazifesini biliyor musun?..” gibi sorular sorduktan sonra bu hayvanların yaratılış hikmetleri hakkında ona ders vermiş.

Bediüzzaman gençliğinde, Siirt’te bir türbede ders çalışırken orada bulunan karıncalara kendisine getirilen çorbanın tanelerini verip, kendisi çorbanın suyuna ekmek doğrayıp yermiş. Bunu görenler niçin böyle yapıyorsun diye sorduğunda “Karıncalarda ve arılarda hayat-ı içtimaiyeye malikiyet (sosyal hayat) ve fevkalade vazifeşinaslık ve çalışkanlık bulunduğunu müşahede ettiğim için cumhuriyetperverliklerine mükâfaten kendilerine muavenet (yardım) etmek istiyorum” demiş. 

Bir gün hapishanede sinek ilacı atılmış fakat mahlukata olan şefkatinden dolayı Üstad bundan hoşlanmamış. Atılan ilaca rağmen sinekler bir süre sonra azalacağına iyice çoğalmış. Süleyman Rüşdü isimli talebesi çamaşır ipinin üzerine konan sinekleri kovalamak istediğinde Üstad “sinekleri rahatsız etmeyin” demiş ve onların sanat harikası varlıklar olduklarından, çevreyi temizleme görevlerinden, zararlı mikropları yiyerek bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlediklerinden, insana abdesti ve temizliği ders vermelerinden ve ekolojik dengedeki rollerinden bahsettikten sonra bunları yazdırmış ve daha sonra “Latif Nükteler” isimli kitabında yayınlanmıştır.  

 

Sonuç ve Teklifler

• Çevreyi kirletmenin menfi (olumsuz) hareket olduğu ve bunun bireysel bir olay olmayıp bütün dünyayı etkileyen küresel ısınmaya sebep olacağı ve dolayısıyla bundan bütün canlıların olumsuz etkileneceği için kul hakkına gireceği bilincini vicdanlarda yerleştirmek için eğitimler vermek gerekir.

• İsrafın, kâinatta Allah’ın (cc) koymuş olduğu düzene ters bir davranış olduğu, çünkü kainattaki ekolojik denge denilen ahenk iktisat üzerine kurulmuş olduğundan, israfın ekolojik dengeyi bozması sebebiyle yaşantımızda iktisada riayet etmenin (tutumlu olmanın) önemi eğitime girmeli.

• Canlıları korumanın ekolojik dengeyi korumak olduğu, özellikle nesli tehlike altında olan canlı türlerini yaşatmanın bir sorumluluk olduğu bilinci yerleştirilmeli.

• Küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı çare olarak dünyada yeşil alanları korumak ve artırmak için bitki dikmenin önemi anlatılmalıdır.

• Küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunları artık bir ülkeyi değil bütün dünyayı ilgilendirdiği için, ilgili ve yetkili kimselerin bu sorunlara çare için iş birliği içinde ortak projeler yapmaları gerekir.