Alberto Manguel, okumanın sahiciliğine dair sarsıcı cümleler kuruyor
Okumalar Okuması adı kitabında. Hele bu kitap O ‘Kitab’ ise bambaşka anlam kazanıyor bu cümleler:
“Bir kitabı kapattığında ideal okurlar, onu okumasalar dünyanın daha yoksul olacağı duygusuna kapılır.” “Yüzyıllar öncesinin bir kitabını okuyan ideal okur, kendini ölümsüz hisseder.” “İdeal okur, bir kitap için yeniden canlanma vaadini taşır.”
***
Muhammed Esat Eroğlu’nun şiiri, gördüğü yere baş koymaya değer.
Evet, evet, her secde insan olmak üzere doğrultuyor bizi.
Ruhların şiirini dokunduruyor alnımıza namaz:
“Ve istiyorum Tanrım/elli rekâtı indirdiğin yere indir beni/insanlığıma eriştir/yoksa başka şiirler yazamayacağım…”
***
Henry David Thoreau, insanın kayıplarından öğrenebileceğini hatırlatıyor:
“Kaybettikleri kazandıkları kadar çok olmadığından, yaşlılık, gençlikten daha nitelikli bir öğretmen olamaz, hatta ona yaklaşamaz bile.”
***
Ahmet Murat, “ıssız ada” fantezisini hayata ihanet olarak okuyor. Yok öyle bir ada, yok öyle terk etmeler… Hiçbir şey ıssız ada hatırına terk etmeye değmiyor. Issız ada’yı hayal edenler belli ki ıssız sanıyorlar yaşadıkları hayatı:
“Issız bir adaya gitsen yanına / Sorusudur en zalimi soruların / Gözleri dolar seni dinlerken / Yaşadığın hayatın.”