İman bir mânevî Tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî bir Zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor.
(Sözler, 34)
***
Diyebilirsin, “benim Rabb-i Rahimim, dünyayı bana bir hane yaptı; ay ve güneşi o haneme bir lamba ve baharı bir deste gül ve yazı bir sofra-i nimet ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı; ve nebatatı (bitkileri), o hanemin zinetli levazımatı yapmıştır.”
(Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, 297)
***
Hazine-i Rahmetin, en kıymettar pırlantası ve kapıcısı Zât-ı Ahmediye aleyhissalâtu vesselâm olduğu gibi, en birinci anahtarı dahi “Bismillahirrahmanirrahim”dir. Ve en kolay bir anahtarı da salâvattır.
(Sözler, 30)
***
Şimdiki garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, su-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havâic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarurî hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. ... Demek, bu medeniyet-i hâzıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş.
(Emirdağ Lahikası II, 74)
***
Selâmet ve emniyet yalnız İslâmiyet’te ve imandadır. Öyle ise biz daima “Elhamdülillâhi alâ dini’l-İslâm ve kemâli’l-iman” demeliyiz.
(Sözler, İkinci Söz, 23)
***
Bu meydan-ı imtihanda olanlar, başı boş değiller; saadet sarayları ve zindanlar onları bekliyorlar...
(Sözler, Onuncu Söz, 55)