TR EN

Dil Seçin

Ara

Nisan Yağmurları

Nisanda yağan yağmurların çok bereketli ve besleyici olduğu inancı halk arasında yaygındır. Hatta “ma-i zemzem” yani zemzem suyu olarak adlandırılır. Yine halk arasında Nisan yağmuru altında başı açık yürümenin saçları gürleştireceği ve bir kapta toplanıp içildiğinde şifalı olduğu söylenir.

Bu kuru bir inanç mıdır, yoksa bazı gözlem ve tecrübelere mi dayanmaktadır bilmiyorum. Ama araştırmaya değer bir husus olduğunu söyleyebilirim. Zemzem suyunun hem susuzluğu hem de açlığı giderdiği bilinmektedir.

 

Zemzem gibi nisan yağmuru

Bir kış boyunca aç duran bitkiler Mart ayında cemrelerin düşmesi yani hava, su ve toprağın ısınmasıyla birlikte susuzluk ve açlıklarını gidermeye muhtaç haldedirler. Tam bu sırada inayet-i İlahiye imdatlarına yetişir ve onlara zemzem suyu gibi şifalı ve besleyici özellikte olan Nisan yağmurları gönderilir. Çünkü Nisan ayında yağan yağmur suyu saf su olmayıp, yapısında bol miktarda azot, demir, magnezyum ve potasyum gibi çeşitli besin elementleri bulunur.

Nisan yağmurlarının bitkiler için çok yarayışlı olduğunu şundan da anlıyoruz ki, bu yağmurlarla birlikte bitkilerin birkaç gün zarfında yaprak açtıkları görülür. Yaprak açtıktan sonra ise fotosentez başlayacağından kanun-u İlahiyle bitkilerin ihtiyacı olan organik besinleri sentezlemenin kapısı açılmış olur. Artık yaprak mutfağında ve güneş fırınında pişirilen şekerli, proteinli ve yağlı yemekler bitkilerin damarlarında taşınarak meyvelerine ve bu meyveler de diğer canlılara servis edilir.

 

Cansızlara can verilme vakti

Nisanda tabiat diriltilir. Kışın ölü gibi olan tabiata bir hayat ve canlılık verilir. Başta bitkiler olmak üzere bütün canlılarda bir hareket ve heyecan görülür. Ağaçların damarlarında su yürür. Dallar üzerinde taze sürgünler, sonra da yapraklar ve çiçeklerle süslenir ağaçlar.

Sanki bir resmi geçit törenine hazırlanırlar ki; Yaradan seyretsin kendi tazelendirdiği sanat eserlerini, melekler seyretsin ve biz insanlar seyredelim de dirilişin örneklerini bu dünyada görelim diye.

 

Toprağın can doldurulmuş bağrı

Sadece bitkiler değil toprak da susamıştır ve acıkmıştır. Toprak deyip geçmeyelim. Toprak bir canlılar topluluğudur adeta. Cansızdan çok canlı vardır bu yer altı âleminde. Adeta hayat kaynamaktadır.

Toprak dediğimiz ve cansız zannedip acımasızca üzerine bastığımız toprak. Merhum Akif’in dediği gibi “Bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı; Düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı.” Kefensiz yatanlar şehitlerdir. Çünkü onlar Kuran’ın ifadesiyle “diridirler.”

Bitkilerin kökleri canlı olduğu gibi toprakta yaşayan milyonlarca bakteri, mantar, solucan, kurtçuk, köstebek ve fare gibi toprak canlıları Nisan yağmurlarını beklemektedirler.

Toprak bu canlılarla o kadar zengindir ki; Mesela, 1 gram toprakta 40 milyon bakteri ve 1 milyon mikromantar bulunur. Bu sayı bitkilerin kökleri arasındaki toprakta daha da fazladır.

Toprağı bu kadar canlılarla şenlendiren Yüce Yaratanımız onları aç ve susuz bırakır mı hiç? Nisan yağmurlarıyla onların rızıklarını onların ayağına gönderir. Bize de ibret almak düşer.