TR EN

Dil Seçin

Ara

Mercimek Ahmed Diyor Ki:

Mercimek Ahmed Diyor Ki:

Bugünkü zahmet yarının rahatıdır, yarınki rahatlık da önceki günün zahmetidir.

Kabusnâme, hikmet dünyamızın şaheserlerinden birisidir. Yaklaşık bin sene önce kaleme alınmış olmasına rağmen yeni yazılmış gibi canlılığını koruyor. Mercimek Ahmed tarafından tercüme edilen kitap Sultan Fatih’in babası Sultan Murad’a takdim edilmiş.

Kabusnâme, 11. yüzyılda Kuhistan hanlarından Keykavus'un, oğlu Gilanşah'a nasihatlarından oluşur. Çeviride kullanılan sade, herkes tarafından anlaşılabilir Türkçe, eserin günümüze kadar ulaşmasında etkili olmuştur.

Kitap yıllar önce iki cilt halinde yayınlanmıştı. Bir eğitim ve ahlâk kitabı olan bu eser bir babanın oğluna öğütlerinden ibarettir ama, herkes için her zaman geçerliliğini koruyan prensiplerinden bahseder.

İşte içinde en ufak bir “kâbus” olmayan bu Kabusnâme’den bazı hayat dersleri:

— Birisine yaptığın iyilikten dolayı pişmanlık duyma, kötülük etmekten de sakın. Çünkü iyilik ve kötülüğün karşılığı, ölmeden önce sana erişir.

— İyilik ettiğin kişinin gönlü ne kadar rahat olursa, senin gönlün de o kadar rahata erer. Kötülük ettiğin kişinin gönlüne ne kadar sıkıntı ererse, senin de gönlüne o kadar sıkıntı erer. Belki o kötülüğün tasası ve ağırlığı, sende daha çok olur.

— İnsanın iki hali vardır. Biri sevinçli hali, diğeri üzüntülü hali. İster üzüntülü, ister sevinçli ol, üzüntünü ve sevincini öyle birisine anlat ki, üzüldüğün zaman o da seninle birlikte üzülsün, sevindiğin zaman o da seninle birlikte sevinsin.

— Sana dokunan iyiliğe ve kötülüğe hemen sevinme ve üzülme. Bu çocukların işidir. Olmayacak şey için kendinden geçme; olur olmaz şey için durumunu değiştirme. Çünkü akıllı kişiler böyle yapmazlar, değme yel ile deprenmezler.

— Ummadığın yerden ne gelebilir diye umudunu kesme, bir şey umduğun yerden de olsa sakın fazla umutlu olma. Çünkü kişiye ne gelirse çoğunlukla ummadığı yerden gelir, umduğundan değil.

— Bir bilene akıl danışmayı ayıp sanma. “Görüş benim görüşümdür, başkası bana elverişli olanı ne bilir?” deme, kendi bildiğine gitme. Çünkü sadece kendi görüşüyle iş tutan kişi, sonra pişman olur. Öyle ise akıllı yaşlılarla ve şefkatli insanlarla istişare et, sonra o işe el at.

— Bir gözle görmek, iki gözle görmek gibi olmazsa, iki kişinin görüşü de bir kişinin görüşü gibi değildir.

— Bir doktor hastalansa kendi kendini tedavi edebilir mi? Ne zaman hastalığının arttığını görse, tedavi olmak için hemen bir doktordan yardım ister. Bilgisi ve tecrübesi ne kadar fazla olsa da, o sırada kendisine bir faydası olmaz.

— İhtiyacı olan birisi senin yanına gelecek olsa onun için çalış, çabala, emeğini ondan esirgeme. Bu insan düşmanın veya seni çekemeyen biri olsa da farklı davranma. Ola ki o düşmanlık dostluğa dönüşebilir.

— İyi konuşan ve söz anlayan kişiler sana gelecek olsalar, onlara saygı göster ve iyi davran. Çünkü onların sana gelmeleri seni ağırladıkları içindir. Sen de onları ağırlarsan, bu kez sana gelmeye daha istekli olurlar. Ama şahsiyetsiz adamın yanına kimse gelmez.

— Dostsuz olma. Her kim dostlarının işiyle ilgilenirse dostları da onun işiyle ilgilenirler. Eğer o ilgilenmezse dostları da ilgilenmezler. Her an bir dost edinmeyi âdet haline getirmeye çalış, tâ ki dostların çok olsun. Ama yeni dost tutunca eski dostlarından da yüz çevirme.

— Olur olmaz her suç için kimseyi cezalandırmayı düşünme. Eğer birisi suç işlerse büyüklük göster ve ondan özür dilemesini iste. Küçük bir suç için kimseyi suçlama. Ta ki seni de başkaları yok yere suçlamasınlar. Başkasının sana dil uzatmasını istemiyorsan, sen de kimseye dil uzatma.

— İyilerle kötüleri birbirinden ayırt et. İyilerle gönülden dost ol, kötülerle dil ucuyla dostluğun olsun. Çünkü insanın her zaman iyilere işi düşmez, tersi de olur…

— Dünyada iki şey vardır: Halk birinden kaçar, öbürünü sever. Bunlardan biri zahmettir, öteki de rahattır. Ama ikisi de insana gereklidir. Çünkü zahmet çeken rahata erer, rahat yaşayan da zahmete ermedikçe olmaz. Bugünkü zahmet yarının rahatıdır, yarınki rahatlık da önceki günün zahmetidir.

Mercimek Ahmed, 15. yüzyıl divan edebiyatı yazarı. Farsça'dan çevirisini yaptığı Kabusnâme eseriyle ünlenmiştir. Hakkında pek fazla bilgi yoktur.