Bazı cahiller kendi yalan yanlış düşüncelerini bilimsel bilgi gibi söyleyerek insanları, özellikle gençleri aldatıyorlar. Bunlardan birisi şöyle sormuş:
“Canlıların genetik materyalı RNA ya da DNA’dır. Örneğin bizde DNA var. Bu DNA her hücre bölünmesinde kopyalanır. İşte bu kopyalamayı en düzgün yapan enzim bile her kopyada 3’ten fazla hata yapar. Bazen iyice saçmalar. Bazılarındaki büsbütün paspal. Allah evrimleşelim diye bile bile hata yapan bir kopyalama mekanizması mı geliştirmiş?”
Böyle bir soruyu soran, ne biyoloji bilgisi ve ne de genetik bilgisi olmadığını ilan ettiği gibi, küfründen kaynaklanan ahmaklığını da ilan etmiş oluyor. Âyette “bir damla sudan yaratıldığı” halde bunu “görmeyip” açıkça “düşman kesiliveren”lerden bahseder. Ve ardından “Kendi yaratılışını unuttu, Bize misal getirmeye kalktı.” buyurulur. Yasin suresinin sonunda okuduğumuz bu ayetler meseleyi ne güzel aydınlatıyor.
Dünkü halini unutup, yarınki halini düşünmekten aciz bu zavallıların, bir de kalkıp Yaratıcısının icraatıyla alay ettiğini sanması ne kadar sefillik ve pespayeliktir.
Bu gibilerin bir enzimin her kopyada 3 hata yaptıvğını iddia etmesi, hücre fonksiyonunu ve DNA yapısını bilmediğinin açık göstergesidir. İnsanda ortalama yüz trilyon hücre vardır. Her bir hücrede bir saniye içerisinde üç bin değişik reaksiyon olmaktadır. Yani bir insanın vücudunda bir saniye içerisinde: 3000 x 100 trilyon = 300 katrilyon kadar hadise meydana gelmektedir.
İnsanda her hücrede 46 kromozom vardır. Bir kromozom iki kromatitden, yani iki DNA’dan meydana gelmektedir. Dolayısıyla bir hücrede 92 adet DNA bulunmaktadır. Bir DNA’da üç hata olursa, 92 DNA’da: 92 x 3 = 276 hata olur. İnsanda ortalama yüz trilyon hücre olduğuna göre, bir insanda DNA’larda kopyalama hatası: 100 triyon x 276 = 2,76 katrilyon hata olur.
O cahilin iddia ettiği gibi, bir enzim üç hata yapıyor olsa idi, böyle soru soracak ne ağzı, ne kafası olurdu. Belki de gözleri sırtında, ayakları karnında, anüsü ağzının içinde, dişlerin karnında olurdu; kedi veya inek başı gibi kafası olurdu, evinin yolunu bulamaz, tuvaletini gideremezdi…
İnsan yatsın-kalksın, kendisine ikram edilen bu sağlıklı beden nimetine ve DNA enzimlerinde hiç hata yapmayan Yaratıcına şükretsin, nankörlük yapmasın. Haddini bilmeyip nankörlük ve alay eder, bu nimetleri hafife alırsa hiç korkmaz mı?.. O enzimlerin evladı veya torunlarında gerçekten dediği gibi olup da, geri zekalı veya noksan azalı evlat veya torunu olmayacağından çok mu emindir? O zaman da taptığı bilim acaba ne fayda verir? Çünkü ilahi bir kuraldır: insan neye güveniyorsa ona havale edilir.
İnsanın her an binlerce hücresi değişiyor ve yenileniyor; o değişikliğin farkında bile değil. Her şey, bizi çok seven ve her an rahmetiyle bizim bütün ihtiyacımızı gören sonsuz bir ilim, irade ve kudret sahibi tarafından en ince ayrıntılarına kadar hesaplanıyor ve zerre kadar hata ve yanlışlık yapılmıyor.
Akıllı insan, Allah’ın âlemdeki icraat ve tasarruflarını görmeye, anlamaya ve Ona şükreden bir muhatap olmaya çalışır.