“Mahşer günü bir terazi kurulacakmış. İnsanın yapıp ettikleri onunla tartılacakmış. İnanmadan ölenler ya da günahı olanlar cehenneme gideceklermiş... Yandı benim gibiler! Günahlarım diz boyu…”
Mizanda ameller tartılıyor, evet. Hangisi fazla gelecek, bakılıyor. Diyelim ki, sevapların bir miktar fazla geldi, sana iyi bir kul işlemi yapılıyor. Artık bakılmıyor günahlarına, onlar yok sayılıyor.
Günahlar biraz fazla gelirse, ilahi merhamet giriyor ateşle senin arana. Peygamberin şefaati, yardımı imdadına yetişiyor. Günahların yine de fazlaysa, işte onun cezasını çekiyorsun.
Günah bir yazılır. Sevap ise on, yüz. Hatta kutsal gecelerde bazen bin, bazen on bin, bazen otuz bin. Tövbe kapısı hep açık. “Tövbe eden kul hiç günah işlemeyen kul gibidir.” diyor hadis.
Yıllarca inanmadan yaşamışsın, günahlara dalmışsın, dünya dolusu suç birikmiş defterinde. Sonra bir pişmanlık, bir tövbe, bir damla gözyaşı tümünü silip yok ediyor.
Rahmete bak! Hastalıklar, belalar, musibetler, acılar günahların silgisi yapılmış. Yürek yangınları da siliyor kalbin günah pasını. Bir kısım günahı da ölümden önceki kaygılar, korkular, acılar süpürüyor.
Cennet, ilahi bir lütuftur. Cehennem, yaptıklarımızın bedelidir. İnsan cehenneme gitmesin diye nice engeller konmuş ara yere. Cehenneme gitmek neredeyse imkânsız... Gel gör ki bunu da başarıyor insan!
Sevap bir yazılsa, günah on, yüz, bin, on bin, otuz bin yazılsa anlayabilirdim cehenneme gitmeyi. Tövbe kapısı kapalı tutulsa, inkâr eden bir daha asla iman edemese, ilahi af olmasa, şefaat imdada yetişmese, yine anlamak mümkündü.
Bazen de amellerin sayısına bakmıyor, Rabbin. Bir iş yapıyorsun, bu iş onun öyle hoşuna gidiyor ki, siliyor tüm günahlarını. Yapıp ettiklerin tartılırken sevap kefen ağır basıyor.
Meselenin en zor yanı, imansız ölmek... Ne af umudu var ne de cennete dönme umudu. Nokta kadar bile olsa imanı olan eninde sonunda ebedi cennete girecek. İmandan tamamen yoksun olanlarsa hep azapta kalacaklar! Büyük bir kayıp!
Ben, inanmamakta direnen kimseleri anlamakta güçlük çekiyorum. Kişi iman edince kaybı ne olacak ki? Gerçek meydanda. Keşke bir kez daha düşünseler! İnanmak bu kadar mı zor?