TR EN

Dil Seçin

Ara

Ocak 2019

post-title

Ocak 2019, 505

 

Merhaba sevgili dostlar,

Yeni bir yıla adım attık. Bu yeni yılın, hepimiz için, tüm Müslüman kardeşlerimiz için hayırlara, güzel gelişmelere vesile olmasına duacıyız…

Dünya da bir tarla, bu tarlada ektiklerimizi mahşer meydanında biçeceğiz. Ömrümüz boyu ekiyoruz. Derler ya “Ne ekersen, onu biçersin” diye; ne mutlu iyi ve güzel işler yapanlara…

Dünyayı anlamak için burasıyla ilgili gerçekleri de görmemiz lazım. Bunlardan birisi de ‘dünyada imtihan olduğumuz’ gerçeği. Bu sebeple dünya hayır ve şerrin, iyi ve kötünün, nur ve zulmetin, iman ve küfrün, ahlakın ve ahlaksızlığın.. bir arada olduğu bir yer. Biz de bunlar arasında tercih yapmakta serbes bırakılmışız ve sonucun sorumluluğunu almışız.

İrademiz elimizde de olsa, mıknatıstan etkilenen pusula ibresi gibi etkilenmeye açık. Kimse açık açık “şöyle yap, böyle ol, bunu sev..” demese de insanın düşüncesini etkileyen bir etken, iradesini de yönlendirebiliyor.

Öyle değil mi; sürekli tüketmeye, daha fazlasına sahip olmaya, belli hayat kalıplarına uygun yaşamaya vs. teşvik eden, bunları çok önemli ve olmazsa olmaz gösteren reklamlar, haberler, paylaşımlar, filmler, diziler.. üzerimize yağmur gibi yağıyor.

İnsan ömrünü veriyor; ama sonunda elinde kalan bir hiç, bir hasret, bir pişmanlık… Ama problem yok; ünlü yapılıp parlatılan biri çıkıp “Yaptıklarımdan pişman değilim” der; insanlar da ona bakar ve bütün acıları, kayıpları telafi oluverir!..

Oysa hayatımız bu kadar değersiz değil, bu kadar kolay heba edilemez!

Evet dünya hayatı ise, ebede uzanan hayatımızın uzun şeridi içinde kısacık bir kesit…

Hayat yolculuğumuz ruhlar âleminden başladı, anne karnından, dünyadan, berzah âleminden, mahşerden geçerek devam edecek. Cömert Rabbimiz bize ebede uzanan bir hayat vermiş. Fakat bu hayatın dünyada ve dünya sonrasında nasıl olacağı, nerede olacağı da bize, bizim irademizi nelere kullanacağımıza bağlı…

Unutmamalıyız ki, burada, her iki dünyaya lazım olan şeyleri karşılamamız için verilmiş bir hayatı yaşıyoruz.

Durum bu ancak dünya, ömrümüzü, zihnimizi, her şeyimizi almaya yelteniyor. Hayatımız bize kalmayacak kadar işgal ediliyor. Kendimize, sevdiklerimize ayıracağımız bir zaman kalmıyor.

Burada irademizi ele almamız gerek; dur demek gerek.

Bu hayat benim ve bana lazım!..

Bir düşünsenize bize sınırsız duygular verilmiş, fakat onları sınırlı, geçici, küçük dünya nimetleriyle tatmin etmeye çalışıyoruz. Duygularımızın deniz kadar ihtiyaçlarını, bardak kadar bir suyla gidermeye çalışıyoruz.

Yapamayız, dünya bizi doyuramaz; çünkü buradaki her şey ebedi hayatın numuneleri, örnekleri; asılları ötede, buradakiler ise tadımlık..

Tüketmek, sahip olmak, tuzlu su içmek gibi; içtikçe yanıyor yandıkça içiyor insan fakat yeter diyemiyor. Oysa ebedî bir hayatı kazanıp kaybetmek gibi bir meselesi var her insanın. Bu meseleyi bu dünyada halledeceğiz. Evet, dünyayı bütün bütün değil, kalben terketmek gerek. Dinimiz bize yürümeyi terket demiyor, doğru yöne yürü diyor… Ahirete, cennete hazırlanmalı. Allah’ın rızasını en büyük gaye yapmalı… Peygamber Efendimizi hayat rehberi olarak tanıyıp ona uygun yaşamalı; ticaretini dürüst, işini düzgün ve kaliteli yapmalı…

Evet Zafer Dergisi olarak güzelliğe, iyiliğe, hayra çağıran bir ses olmak için 42 yıl önce yola çıkmıştık. Hamd olsun bu günlere geldik. Nice fedakâr insanın sahiplenmesiyle yürüyen bu kervana sizi de davet ediyoruz. Abone olarak katkıda bulunabilirsiniz. Okumaya vaktiniz olmasa dahi, böyle bir derginin yaşamasında sizin de payınız olur…

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

Selam ve muhabbetlerimizle.

 

 

Dergideki Yazılar