TR EN

Dil Seçin

Ara

Hacı Bayram-ı Veli / Bir Hatıra

Hacı Bayram-ı Veli / Bir Hatıra

İnsan bazen yaptıklarına pişman olur, bazen de yapmadıklarına. Bazen söylediklerine, bazen de söylemesi gerekirken söylemediklerine… Belki de hatalarını görmek, onları gidermeye çabalamak insanı olgunlaştırır. Ne mutlu hatalarını düzeltip, eksiklerini telafi edenlere…

Askerliğimi Ankara’da yapmıştım. Mustafa isminde yakın bir arkadaşım, sırdaşım vardı. Onunla çok sohbetler eder, pek çok meseleyi konuşur, tartışırdık.

Malûm, askerlerin hafta sonları çarşı izinleri vardır; o ilin ya da kasabanın çarşısında hem ihtiyaçlarını giderirler, hem de varsa ziyaretlerini yaparlar…

Bir hafta sonuydu. Çarşı iznine Mustafa ile beraber çıktık. Birliğimizden bir minibüse bindik; yolumuz çok da uzun sürmüyordu. On dakika kadar sonra Ulus yakınlarında bir durakta indik.

Mustafa ile yürürken dedim ki:

“Ben Hacı Bayram-ı Veli’yi ziyarete gideceğim, sen de gelmek ister misin?”

Mustafa dedi ki:

“Ben zaten her çarşıya çıktığımda gidiyorum.”

“Çok sevindim maşallah.”

Mustafa bu tepkime şaşırdı:

“Abi buna niye seviniyorsun ki?! Her çarşı izninde gider orada çorbamı içer yemeğimi yerim. Hani şu tarihî Hacı Bayram Lokantası. Kapının önünde dikilip içeri giren her askeri alnından öpen yaşlı amca değil mi o?..”

O an başımdan aşağıya adeta kaynar sular indi. Şok olmuştum… Konuşunca farkettim ki, bizim Mustafa, gerçek Hacı Bayram-ı Veli’yi hiç duymamış; bu ismi duyunca hep o tarihî lokantanın sahibi yaşlı amcayı Hacı Bayram-ı Veli zannediyormuş…

Söylediğim gibi öğrenmemiz gerekirken öğrenmediğimiz; anlatmamız gerekirken anlatmadığımız; söylememiz gerekirken söylemediğimiz onca konu varken boş meselelerle ömür tüketiyoruz. O kadar ay omuz omuza olduğumuz arkadaşıma anlatamamışım.

İnsan böyle; eksiğini görmeden onu gideremiyor. Rabbimiz bizi, eksiğini, hatasını, kusurunu görüp düzeltebilen bahtiyar insanlardan eylesin…