TR EN

Dil Seçin

Ara

Sebepler Üstü Sebebi Bulmak

Sebepler Üstü Sebebi Bulmak

İnsanoğlu devamlı bir isim bulma arayışı içinde çırpınıyor, sebeplerin arkasındaki sebebi yani ‘Müsebbibül esbab’ı bulamıyor.

İnsanlarda bugünkü bilgilerimize göre 38 trilyon hücre, 200’den fazla hücre çeşidi, 100 milyar sinir hücresi ve her hücre çekirdeğinin içinde de 25 bin gen olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır. İnsanda bulunan hücrelerdeki gen sayıları aynı olduğu halde kan hücreleri, beyin, karaciğer, kalp, pankreas, mide bağırsak, yumurtalık gibi birbirinden farklı işlevleri olan organ ve dokulara sahibiz. Herbir hücrede aynı DNA var ama hücreler hem şekil hem de işlev bakımından bu kadar farklı olabiliyorlar.

Aynı genetik yapıya sahip olan, fiziksel özellikleri de tıpatıp birbirine benzeyen tek yumurta ikizlerinin incelenmesi göstermiştir ki, onların karakterleri, davranış biçimleri ve yakalandıkları hastalıklar birbirinin aynı değildir. Her tek yumurta ikizi dış görünüşü ile kardeşine benzese de o farklı bir bireydir.

Hücre DNA’sının yapısında veya diziliminde herhangi bir değişiklik olmaksızın, DNA’da kodlu olan genetik bilginin açığa çıkmasında meydana gelen değişikliklere “genler üstü genetik” anlamına gelen “epigenetik” adı verilir.

İşte bütün bunların oluşmasında müthiş bir organizasyon olduğu görülüyor. Geçmişte her şeyin sebebi genlere bağlanırken şimdi onun da yetmediği anlaşılınca genler üstü genetiğe geçildi. Tabiattaki canlılarda olayları açıklarken tabiata, tesadüfe, kendi kendine oluşa veya sebeplere havale edilen muhteşem faaliyetler önce genlere verildi, şimdi de epigenetik kavramıyla açıklanmaya çalışılıyor.

İnsanoğlu devamlı bir isim bulma arayışı içinde çırpınıyor, sebeplerin arkasındaki sebebi yani ‘Müsebbibül esbab’ı bulamıyor.

Evet evrende ister makro âleme bakın isterse mikro âleme, canlılardan cansızlara her tarafa bakın, tabi ki sebepleri göreceksiniz. Çünkü sebepler bir perdedir, o perdenin arkasında olan ise “Müsebbibül esbab”tır, her şeyi yaratan Yaratıcıdır ve Onun kayyumiyetidir.

“Size ve hayvanatınıza rızkı yetiştirmek için su semadan geliyor. O suda, size ve hayvanatınıza acıyıp şefkat edip rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından; su gelmiyor, gönderiliyor demektir.

“Hem toprak, nebatatıyla açılıp, rızkınız oradan geliyor. Hissiz, şuursuz toprak, sizin rızkınızı düşünüp şefkat etmek kabiliyetinden pek uzak olduğundan, toprak kendi kendine açılmıyor, birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerinize veriyor.

“Hem otlar, ağaçlar sizin rızkınızı düşünüp merhameten size meyveleri, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, âyet gösteriyor ki, onlar bir Hakîm-i Rahîm’in perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara (canlılara) uzatıyor. İşte şu beyanattan Rahîm, Rezzak, Mün’im, Kerîm gibi çok esmanın matla’ları görünüyor.” (SÖZLER)